Field traduction Turc
22,265 traduction parallèle
Just because you're my little perfect angel doesn't mean you can't tear'em up on the baseball field
Sadece benim kusursuz küçük meleğim olman beyzbol sahasında herkesin canına okuyamayacağın anlamına gelmiyor
Bobby, we just want to know what happened in the stump field that day, okay?
Bobby, sadece o gün ağaç kökü sahasında ne olduğunu bilmek istiyoruz, tamam mı?
Bobby, look at me. You were there in the stump field that day.
O gün ağaç kökü sahasında sen de vardın.
Get back in the field!
- Tarlaya geri dön!
I told you explicitly not to put pregnant hands in the field!
Sana hamile kadınları tarlaya gönderme diye açıkça söyledim!
Then you make your way across the field home.
Daha sonra idman alanı boyunca ilerle.
- "Field of dreams"?
- Field of Dreams?
- "Field of dreams."
- Field of Dreams.
- "Something wild." - "Field of dreams."
- Something Wild. - Field of Dreams.
All right, everybody. Before our marching band takes the field with their tribute to the films of Zac Efron, let's hear from our two candidates for Student Council President.
Bando takımımız sahaya çıkıp Zac Efron'un filmlerine övgü gösterisi yapmadan önce okul konseyi başkanlığı için yarışan iki adayımızı dinleyelim.
We reprogram our satellite to generate a specific electric field and then measure any electrical distortions that correlate with a 1-ton walking shark.
Uydumuzu, belirli bir elektrik alanı oluşturup bir tonluk bir köpekbalığının yaratacağı elektriksel bozulmaları tespit etmek için yeniden ayarladık.
It's rigged to mimic and enhance the electric field Barry's body generates.
Flash'in vücudunda bulunan elektrik alanına uygun olarak ayarlandı.
Russian field commanders to the east confirmed.
Doğudaki Rus saha komutanları doğruladı.
In every field necessary to resurrect the Nazi party.
Nazi Partisini diriltmek için her alandan gerekli kişiler.
You heard the doctor. Looks like our field trip has been extended.
Görünüşe göre, gezimiz uzatıldı.
Field trip.
- Evet, okul gezisi.
Because Dr. Sanders was supposed to take us for our tour the day of our field trip.
Çünkü bize burayı gezdirmesi gereken kişi Dr. Sanders'tı.
You will field-test any promising drugs, but the actual research will be done here.
Umut vadeden ilaçları test edebileceksiniz, ama asıl araştırma burada yapılıyor olacak.
My great-grandmother gave birth in a field in Maine and went right back to picking blueberries.
Benim büyük büyük annem Maine'de tarlada doğum yapmış, ve hemen ardından yaban mersini toplamaya devam etmiş.
I'm the one who took us on this field trip in the first place.
En başından buraya turdüzenleyen kişi benim.
If the game is already rigged, why can't I level the playing field?
Oyuna zaten hile karıştıysa ben neden oyun alanının seviyesini arttıramıyorum?
Labourers toiling in that field and in this one, a horse wears diamonds.
İşçiler onca emek sarf ediyor ve elmasları takan bir at.
I care about being taken seriously in my field as an academic and a therapist, not a public expert on all things sexual.
Çünkü tüm cinsel şeylerde umumi bir uzman olmaktansa, akademik ve terapist olarak alanımda ciddiye alınmayı tercih ederim.
Both the president and I think she is the best choice in the field.
Ben ve başkan kendisinin görev için en iyi tercih olduğunu düşünüyoruz.
So we can block their field of vision. Yes!
Görüş alanları kapansın diye.
They were not the only team in the field.
Sahadaki tek ekip siz değilsiniz.
Put him back in the field.
Tekrar toprağa gömün.
Shooting Sergeant Beckett, do you want definitely pick it out of the field?
Topçu Çavuş Beckett, temelli görevden alınmak mı istiyorsun?
I'll still be with the CFC, but direct field operations.
Hâlâ AFM'de olacağım ama direkt saha operasyonlarına bakacağım.
It's no star field I recognize. Where are we?
Bildiğim bir yıldız haritası değil.
Dreyer told me ICO took over another oil field this week. They're growing. Dreyer shares a lot with you, doesn't he?
Dreyer, İHO'nun bir başka petrol bölgesini ele geçirdiğini söyledi.
Each team will have a field agent working with local assets to locate the Ahmadis.
Her timin Ahmadilerin yerini belirlemek için bölgedeki bağlantılarla çalışan saha ajanları olacak.
Caroline and Melissa Miller were rescued at approximately 12 : 30 Eastern Standard Time by FBI field agents.
Caroline ve Melissa Miller, Doğu Standart Saati'ne göre 12 : 30 sularında FBI saha ajanları tarafından kurtarıldı.
You will be permanently removed from your post at Quantico pending reassignment to a local field office.
Quantico'daki görevinizden yerel bir ofise atanmak üzere kalıcı bir şekilde uzaklaştırıldınız.
In the field, what you went through, that's called Monday.
Sahada başınızdan geçen olaya, Pazartesi denir.
It's a situation you will encounter in the field and you need to be able to recognize it so you know you have no choice.
Sahada da karşılaşabileceğiniz bir durum Bu durumları anlayabilmeli ve yapacağınız bir şeyin olmadığını bilmelisiniz.
Tomorrow morning, you will receive a package at the FBI field office.
yarın sabah, FBI saha ofisinde bir paket alacaksın.
Tomorrow morning, you will receive a package at the FBI field office.
yarın sabah FBI binasında bir paket alacaksın.
Field Counselor Pollard would never allow it.
sorumlu Pollard izin vermez buna.
In four short weeks, your training will end and you will be assigned to one of the FBI's 56 field offices.
4 hafta sonra eğitiminiz sona erecek, ve FBI'ın 56 saha ofisinden birine atacaksınız.
Choosing a field office is about more than picking a job.
Saha ofisi seçmek, iş seçmekten fazlasıdır.
I'm sure you're all buzzing at the prospect of your new field offices, but can any of you tell me what this map represents?
Eminim hepinizin kafası yeni çalışma yerlerinizle vızıldayıp duruyor, Bu haritalar neyi gösteriyor söylebilecek olan var mı?
The first team home will get the field office of their choice.
Eve dönen ilk ekip çalışmak için istedikleri yeri seçebilecek.
If you can sneak across so easily, then so can the very traffickers you will be working against in the field.
Siz bu şekilde kolaylıkla sızabiliyorsanız, Sahada karşılaşacağınız İnsan tacirleri de yapabiliyor.
They won not just because of hard work, but because of resourcefulness, which will be one of your most indispensable assets in the field, because this job will force you to confront many difficult questions.
Sadece, çok gayret ettikleri için değil, aynı zamanda kapasiteleri, sayesinde ki.. sahada çalışırken ihtiyacınız olacak buna. Bu işte maalesef birçok zor durumla karşılaşacaksınız.
Out in the field, there is no room for mistakes.
Sahada hatalara yer yok.
Okay, I'm picking up an illegal log-in on the field office server.
Saha ofisi sunucularına yasadışı girişleri kontrol ediyorum.
What were you doing in the field office today?
Saha ofisinde ne yapıyordun bugün?
She's... mourning her hero by adopting her colors, by, by picking up her fallen banner in the field of battle
O... kahramanını, renklerini kullanarak anıyor, savaş alanında düşmüş sancağını kaldırıyor
But there's no FBI field office in West Virginia to store evidence, so they would've sent a team from their Pittsburgh field office to collect it.
Ama FBI'ın Batı Virginia'da saha ofisi yok. Kanıtları teslim almak için Pittsburgh saha ofisinden bir takım göndereceklerdir.
We need to intercept them before they reach their field office.
Kendi saha ofislerine ulaşmadan onları durdurmamız gerekli.