For england traduction Turc
1,005 traduction parallèle
He could sweep the seas for England.
İngiltere için denizleri tarardı.
We'll sweep the seas for England.
İngiltere adına denizleri fethedeceğiz.
And then for England.
Ve sonra da İngiltere.
So I sail for England at once.
Hemen gemiyle İngiltere'ye giderim.
Do you know what time the train leaves Basle for England?
Basle'den İngiltere'ye tren ne zaman kalkıyor biliyor musunuz?
You'll report to Philadelphia and prepare to leave for England.
Philadelphia'ya rapor ver. ve İngiltere'ye gitmek üzere hazırlanın.
Well, I mean we've no proof that Randall's working for England.
Randall'ın İngiltere için çalıştığına dair elimizde hiç bir kanıt yok.
Are you being so foolish as to imagine yourself a martyr for England?
Kendini İngiliz şehidi varsayıp, enayileşmiyor musun?
Holmes, if anything has happened to Tobel, if his invention falls into the hands of Germany, it will be a major disaster for England.
Holmes, Tobel'in başına bir şey gelirse ve icadı Almanların eline geçerse İngiltere için büyük bir felâket olur.
There's a boat leaving for England, with six men on board, maybe more.
İngiltere'ye gidecek bir tekne var. Altı adam olacak. Belki daha fazla.
Because it's good for England.
İngiltere'nin yararına olduğu için.
And so she told us that that very evening there was a plane heading for England, but that there was only one place for one of the two of us.
Bize, bahse konu gece İngiltere'ye bir uçak kalkacağını lakin, uçakta sadece ikimizden birine yer olduğunu söyledi.
When the watch changes, I'm altering our course for England.
Nöbet değiştiğinde rotamızı İngiltere'ye çevireceğim.
France has no ships to spare for England.
Fransa'nın İngiltere'ye verecek gemisi yok.
The Britannia sails for England tonight.
" Britannia bu gece Íngiltere'ye gidiyor.
But for England I'm ready to call John Donne, Dryden, Pope, Wordsworth, Coleridge, Shelley and Keats, Tennyson, Bridges...
Ama İngiltere için John Donne, Dryden, Pope, Wordsworth, Coleridge, Shelley ve Keats, Tennyson, Bridges'i davet etmeye hazırım...
Therefore prepare thyself. The barque is ready, the wind sets fair and everything is bent for England.
Hazırlan, gemi kalkacak, rüzgâr elverişli, her şey hazır gitmen için İngiltere'ye.
But come, for England.
Hadi bakalım, İngiltere'ye.
For England.
İngiltere'ye. - Adım adım izleyin, hemen bindirin gemiye.
It comes from the ambassador that was bound for England - if your name be Horatio, as I am let to know it is.
İngiltere'ye giden bir elçi gönderdi, adınız Horatio ise, öğrendiğimiz gibi.
If for any reason I don't return to England, I want you to see my parents.
İngiltere'ye dönemezsem bizimkilere gitmeni istiyorum.
They ask only the freedom that England expects for every man.
İngiltere'nin herkes için istediği özgürlüğü istiyorlar.
England's waiting for news of my brother.
Bütün İngiltere ağabeyimi merak ediyordur.
And I'll never rest until every Saxon in this shire can stand up, free men and strike a blow for Richard and England.
Bu sancaktaki her Sakson, özgür biri olarak ayağa kalkıp, İngiltere ve Richard için savaşana dek durmayacağım.
Swear to fight for a free England.
Özgür bir İngiltere için savaşmaya.
I banish you and your followers from England for the remainder of my lifetime.
Seni ve yandaşlarını ben yaşadığım sürece İngiltere'den men ediyorum.
There's no place in England for a coward.
İngiltere'de korkaklara yer yok.
He left England for one purpose only. If he succeeded, he said that you would learn by means... that would need no explanation.
Başarılı olursa, bunu açıklamaya gerek kalmayacak şekilde... öğreneceğini söylemişti.
You have sworn as soldiers, if need be, to die for your faith... which is your country, your England.
Askerler olarak, gerektiğinde, inancınız olan ülke... yani İngiltere uğruna ölmeye ant içtiniz.
- My dear Captain... when you have been shot down in a British plane by a German destroyer... 300 miles off the coast of England, Latitude 45... have been hanging on a half-submerged wing for hours... waiting to drown with half a dozen other stricken human beings... you're liable to forget that you're a newspaperman for a moment or two.
- Sevgili kaptan İngiltere kıyılarından 450 km açıkta, 45. enlemde bir İngiliz uçağında Alman destroyeri tarafından vurulduğunuzda akabinde yarı batmış bir kanat üzerinde diğer sıkıntılı insanlarla saatler boyu boğulmayı bekleyince gazeteci olduğunu söylemeyi unutması gayet normal oluyor.
He is largely responsible for tracing Bomasch in England... completely outwitting the British military intelligence.
İngiliz askeri istihbaratını atlatarak Bomasch'ın İngiltere'de bulunmasında payı çok büyüktür.
I can't leave England, my dear, without knowing that you have something for your old age - a woman of your advanced years.
Yıllar sonra, yaşlandığında, bir şeylere sahip olacağını bilmeden İngiltere'yi terk edemem güzelim.
This fortress built by nature for herself, this blessed plot, this earth, this realm, this England.
Doğanın kendi elleriyle yarattığı bu kale bu kutsanmış nokta bu toprak, bu krallık İngiltere.
But the real fight for Polish freedom was led somewhere in England.
Ama Polonya halkının özgürlüğü için yürütülen esas kavga, İngiltere'de bir yerlerdeydi.
There's a charming young man in England... Gave me a message for you.
İngiltere'den genç ve yakışıklı bir adam sizin için bu mesajı bana verdi.
Luckily for you, he needed you to carry the precious message to England.
Şanslısın ki İngiltere'ye o kıymetli mesajı iletmene ihtiyacı vardı.
I shall leave england and not return for a long time.
İngiltere'yi terk edeceğim ve uzun süre dönmeyeceğim.
Men were strangled in england for what he had done, and yet, what evidence was there against him?
İngiltere'de yaptığı şeyin karşılığı ölümdü, ama ona karşı ne tür bir kanıt vardı?
Davidson had been employed for years in a position of extreme trust by the engravings department of the Bank of England.
Davidson Bank of England'ın klişe hazırlama bölümünde çok güvenilir kişi konumunda görev yaptı.
Well, for example, has the Bank of England made any plans to radically change the design of the five pound note so that, say uh, seven years from now notes made from the stolen plates would be worthless?
Acaba, sözgelimi, Bank of England beş sterlinlik banknotların tasarımında köklü değişiklikler yapmayı ve diyelim ki, bundan yedi yıl sonra çalınan laıplardan elde edilen banknotların değersiz hale gelmesini mi planladı?
- For England?
- İngiltere'ye ha?
Do it, England, for like the fever in my blood he rages, and thou must cure me.
Öldür onu İngiltere. Sıtma gibi yakıyor kanımı, kurtar beni bu dertten.
Then her aunt came and took up to New England for the summer.
Sonra teyzesi gelip, yazı geçirmek için New England'a götürdü onu.
Louis D'Ascoyne Mazzini, Duke of Chalfont, you, as a peer of England, are indicted for murder.
Louis D'Ascoyne Mazzini, Chalfont dükü... bir İngiliz asilzadesi olarak, cinayetle suçlanıyorsunuz.
I've seen so many people from here leave, and many others just waiting to leave for Argentina, Australia... the United States, France, England.
Pek çok kişi adayı terk edip gitti bir kısmı da Arjantin, Avustralya, Amerika, Fransa ve İngiltere yolculuğu için gün sayıyor.
In the year 1807 a small ship of the Royal Navy set sail from England for a secret destination.
1807 yılı... Kraliyet donanmasına ait küçük bir yelkenli gizli bir hedef için İngiltere'den ayrıldı.
Forgive me, captain, but I was about to tell you that I require passage to England for myself and my maid.
beni affet, kaptan, ama sana söylemek üzereydim. ingiltereye dönerken beni ve yardımcımıda götürmenizi istiyoruz.
Now every mile closer to England is agony for me.
şimdi ingiltereye yaklaştığımız her mil benim için ıstırap.
You know the England that you fought for.
ingiltere kendisi için yaptıklarınız asla unutmayacak.
And the greatest armada and the vastest movement... of men and arms in the history of the world, rose from England... and set out for the assault on the beaches of Normandy... and the German fortress of Europe.
İngiltere kıyılarından ayrılıp... Normandiya sahillerinden Alman kalesi haline gelmiş olan Avrupa'ya... çıkarma yapmak üzere yola koyulmuştu.
Originated in England in 1823 by an enterprising young man named William Webb Ellis who studied for the ministry, by the way.
İlk olarak İngiltere'de 1823 yılında girişimci genç bir adam olan William Webb Ellis tarafından ki bu arada kendisi rahiplik okuyordu.
england 329
for everyone 132
for everything 480
for example 2752
for everyone's sake 25
for effort 35
for either of us 19
for every 20
for ever and ever 28
for everybody 57
for everyone 132
for everything 480
for example 2752
for everyone's sake 25
for effort 35
for either of us 19
for every 20
for ever and ever 28
for everybody 57