Gardening traduction Turc
621 traduction parallèle
What's the idea of all the landscape gardening?
Bu peyzaj olayları ne iş?
Up for some gardening?
Baylar, ciddi işlerden bahsedelim.
If the Ladies'Gardening Group can adjourn their meeting I've got some news.
Eğer siz bayanların bahçe işleri gurubu toplantısı sona erdiyse, size haberlerim var.
And you'd better get back to your gardening.
Sonra da bahçe işlerinize geri dönün.
- A copy of Amateur Gardening, please.
- Bir kopya Amatör Bahçecilik Dergisi, lütfen.
I'm doing a little home gardening.
Evimin bahçesini yeniden düzenliyorum.
Sometimes he calls me "the gal with the hoe," to kid me about my gardening.
Bahçıvanlığıma takılmak için bazen bana "çapalı kız" diyor.
- I'm rather fond of gardening.
- Bahçe işlerini çok severim.
- You did all of the gardening?
- Bütün bahçe işlerini siz mi yaptınız?
She was fond of gardening.
O.. bahçeyi hep severdi.
Why I better go and finish my gardening, so that I could start to get ready.
Ben gidip bahçedeki işimi bitireyim ki hazırlanmaya başlayabileyim.
Several weeks ago when he was doing the gardening.
Bahçe işi için birkaç hafta önce almıştı.
Yes. Mr Stephen was doing some gardening and needed an extra sack.
Bay Stephen bahçe işleriyle uğraşıyordu ve bir çuvala daha ihtiyaç duymuştu.
I understand you've been gardening.
Bahçecilik yapıyorsunuz.
I often wish I knew more about gardening.
Keşke bahçe işinden daha çok anlasaydım.
- Gardening.
- Bahçıvanlık.
Are you interested in gardening, Mrs. Welles?
Bahçecilikle ilgilenir misiniz, Mrs. Welles?
No, we just play at gardening.
Hayır, bahçe işlerini ciddi olarak yapmıyoruz.
And often, they saw him gardening.
Çoğu kez bahçeyle uğraşırken görülüyordu.
See, it's a gardening hat, like the ladies wear in the magazines.
Bak, bu bahçıvan şapkası, hani dergilerdeki bayanların giydiklerinden.
They get this black from your gardening.
Bahçede çalıştığın zaman nasıl da kir doluyor içleri.
And i can do some gardening.
Ben de bahçe işlerinden anlarım biraz.
- Gardening party, sir.
- Bahçe mıntıkası, efendim.
- Gosh, sir, I... I don't know a thing about gardening, sir.
- Hay allah, efendim... ben bahçivanlıkla ilgili tek bir şey bilmem.
Sports, a library, a recreation hall, and for gardening we will give you tools.
Spor, kütüphane, eğlence salonu... bahçe işleri için de araç gereç vereceğiz.
We trust you to use them for gardening.
Bunları bahçe işinde kullanacağınıza inanıyoruz.
We're going to devote our energies to sports and gardening, all the cultural pursuits as far as they're concerned.
Görünüşte enerjimizi spora, bahçe işlerine ve her türlü kültürel etkinliğe harcayacağız.
The English are keen on gardening.
İngilizler bahçe işlerini severler.
We throw in the 1st year's gardening.
İlk yılın bahçe düzenlemesi de cabası.
Maybe you should try gardening.
Belki bahçıvan olursun?
He had written to his mother and sister to send me a few plants of yellow carnations, for I was a great amateur of gardening.
Annesi ve kızkardeşine bahçe işlerinde fazlasıyla amatör olan benim için biraz fidelik sarı karanfil yollamalarını yazdı.
- Did a little gardening, too.
- Bahçıvanlık merakı varmış.
Do you like gardening, or constructing Meccano sets, or anything like that?
Bahçeyle uğraşmayı, Meccano setleri kurmayı, bunun gibi şeyleri sever misin?
Gardening model airplanes, the sixpenny bottle for the holiday money.
Bahçe işleri, maket uçaklar, tatil parası için 6 penilik şişe.
Gardening, reading, listening to music.
Bahçe işleri, okumak, müzik dinlemek.
- We've always been close companions... sharing the interests, the gardening, the holiday money.
- Birbirimize hep yaren olduk, zevklerimizi, bahçe bakımını, tatil parasını paylaştık.
And later on we'll be talking to a man who does gardening.
Biraz sonra bahçe işleri yapan bir adamla konuşacağız.
Are you skilled in gardening?
- Bahçıvanlıktan anlar mısınız?
I could do your gardening.
Bahçenize bakarım.
Look, we have a gardening service to do that.
Bak, bahçemizle ilgilenen de var.
Looks like it's time for me to take up gardening.
Anlaşıldı, artık bahçe işlerine bakmamın zamanı geldi.
What gardening?
Ne bahçesi?
This afternoon, gardening.
Öğleden sonraları bahçemle uğraşıyorum.
Of course, he's still gonna have the gardening job, you know.
Bahçıvanlık işine tabii ki devam edecek.
There, she enjoyed gardening, played the piano... and continued to write her journal... in her own secret language.
Adele orada, bahçe işleriyle uğraştı, piyano çaldı kendine özgü diliyle günlük tutmayı sürdürdü.
My hobby happens to be gardening, for which I don't expect to be paid.
Benim hobim bahçıvanlık, ki karşılığında para beklemem.
Gardening, cook books, how-to-do-it books.
Bahçe işleri, yemek kitapları, ne-nasıl yapılır kitapları.
I'm much better at books on gardening.
Bahçıvanlık kitaplarında çok daha iyiyimdir.
- You mean about gardening?
- Bahçıvanlık hakkında mı demek istiyorsun?
And I bought seeds, bulbs, a gardening book, tools...
Ben de gittim ve tohum, aletler, saksılar aldım.
Are you now an expert on gardening?
Nesin, bahçe uzmanı mı?