Get busy traduction Turc
1,086 traduction parallèle
Go to the city and get busy
Sen şehre gidip işine bak!
Then let's get busy.
Öyleyse harekete geçebiliriz.
If I were you, I'd get busy and find that second print.
Yerinizde olsaydım, uğraşır, ikinci kopyasını bulurdum.
You two better get busy on your essays, right now!
Siz ikiniz de denemelerinizi yazmaya hemen baslayin o zaman!
Though I can see he's the type I better get busy and do unto first
Görüyorum, evet Hızlı davranıp, o beni kandırmadan
You'd better get busy And do unto first
O beni kandırmadan
Get busy, idiot
Meşgul ol, salakç
When things get busy, 2 or 3 can be stuffed in.
İşler yoğunlaşınca 2 - 3 ceset.
The moment I set that in motion, it'll cause a few hearts to flutter and a few minds to get busy.
Bunu eyleme geçirdiğim anda, kimi yürekler pırpır edecek, inan bana kimilerinin kafasında kırk tilki faaliyete geçecek.
But I make it a point to get busy as soon as I feel the blues comin'on.
İşler kötüye gitti mi hemen kendimi oyalamanın bir yolunu buluyorum.
I'm not busy, I'm trying to get busy, all right?
Henüz meşgul değilim ama işi bağlamaya çalışıyorum, tamam mı?
I had only to get busy with my guests and he went back to his sofa.
Misafirlerimle meşgul oluyordum ki Ilya Ilyich kanepesine geri dönmüş.
You'll have to get busy with me too.
Benimle de biraz meşgul olsan hiç fena olmayacak.
All right, Cratchit, get busy while I go over my books.
Pekala, Cratchit, ben defterlerime bakarken işe koyul.
- You get busy and you round up that money.
- Şimdi git ve parayı topla.
Let's get busy.
Haydi işe koyulalım.
you get busy with one thing and another. - willie!
- Ancak bilirsin bazen birkaç iş üstüste gelir ve unutursun...
I get busy doing, uh, what it is I do. And I don't seem to have developed...
Yaptığım işle çok meşgul oluyorum ve pek uyum sağlamış görünmüyorum...
So, with no more delay, let's get busy!
Daha fazla uzatmadan, hadi artık başlayalım!
Of course, if things get busy, then maybe more.
Tabii, işler yoğunlaşırsa daha fazla da olabilir.
We got to get busy.
Sıkı çalışmamız gerek.
Why don't you do what you got to do so we can get busy?
Neden başladığın işi yapmıyorsun, böylece sıkı çalışabiliriz.
OK, Joey, we can't put this thing off for ever. Let's get busy.
Okey, Joey, bu işi sonsuza dek erteleyemeyiz Hadi işimize bakalım.
I'm used to being busy and you're seldom home... You will get used to it
Ben eskiden çalışırdım ama şimdi eve kapandım ve sende nadiren eve geliyorsun... buna alışırsın!
She'll get a busy signal.
Meşgul sinyali alacak.
But I think that most of the people of this country... are too busy to get involved deeply... in, uh, uh, on, uh, the kind of things that the dissenters do.
Ama bana göre bu ülkede yaşayan insanların çoğu bu tür fikir çatışmalarının içerisinde yer alamayacak kadar meşgul ve bu muhalifler de bu yüzden kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.
I'm busy. Please get out of the car.
Yetişmem gereken bir yer var, Lütfen gidin!
I don't care how busy you are! Get here right away.
Ne durumda olduğun umurumda değil.
Let's keep him busy, give those kids time to get out of here. Come on.
Çocuklara vakit kazandırmak için onu oyalayalım, hadi!
Snapping is, "Bug off, I'm busy!" Get the difference?
Bağırsam, "Defol git, meşgulüm." derdim. Farkı gördün mü?
Yeah, I know, I was trying to get you and your line was busy.
Evet, biliyorum, size ulaşmaya çalışıyordum, hattınız meşguldu.
You're going to be very busy so try and get some rest.
Çok meşgul olacaksınız bu yüzden biraz dinlenmeye çalışın.
Do get a move on, we've got a busy day, I've got laundrymen coming.
Hızlan biraz, bugün yoğun bir gün. Çamaşırcılar gelecek.
Look, we've had a busy day, and there's 140 of you lot to get up.
Bak, meşgul bir gündü ve 140'ınızı germeliyiz.
When you get to Wednesday, I'm busy.
Çarşambaya geldiğinde meşgul olacağım.
Get busy, Miquel!
Meşgul ol, Miquel!
Get lost, Axel, I'm busy.
Git başımdan, Axel, işim var.
Look, if you don't keep her cousin busy, I'll never get Dana alone in my bedroom.
Bak, kuzenini meşgul edemezsen, Dana ile yatak odamda asla yalnız kalamam.
Listen, we've got a busy day tomorrow, so get some sleep.
Yarın yoğun bir gün. Gidip biraz uyu.
Take the $ 5o set and get the hell out, I'm a busy man.
Şimdi alın şu 50 dolarlık TV'nizi ve defolup gidin! İşim gücüm var!
Get out, I'll keep it busy.
Siz çıkın, ben onu oyalayacağım.
Get busy.
İşe koyul.
I hope you're not gonna get too busy to take my calls.
Umarım benimle konuşacak kadar zamanın vardır.
Are you too busy, or are you coming to get me?
Çok mu işin var? Beni almaya geliyor musun?
- Don't worry. Things were so busy at work that it was really nice to get out of there.
İşyerinde çok yoğundum, oradan çıkabildiğim iyi oldu.
I'd better get Annie home before she flays me alive. Are you busy tomorrow?
- Yarın işin var mı?
Look, don't call between three and five, cos I get real busy, OK?
Bak, üçle beş arası arama, çok meşgul oluyorum, tamam mı?
- I couldn't get my car started. - Too busy jump-starting the old man?
- Arabamı çalıştıramadım. - Külüstürle çok uğraşıyorsun ha?
I know you're a busy man and I respect that so I'll get right to the point -
Meşgul oluşunuzu anlıyorum, bu yüzden direk konuya gireceğim.
Cos these new couples today, they get so wound up in their careers and busy with everything, their personal life suffers, you know?
Çünkü bu zamane çiftleri, meslekleri ve herşey ile öyle meşgullerki, özel hayatları zarar görüyor, biliyor musun?
But I've been busy getting things ready for school that I just didn't get around to it.
Okul hazırlıklarıyla meşgul olduğum için buralarda fazla takılamıyorum.
busy 584
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
get bent 24
get back over here 18
get back 2016
get back to work 326
get back here 635
get back to me 37
busy day 80
busy morning 24
busy night 20
get bent 24
get back over here 18
get back 2016
get back to work 326
get back here 635
get back to me 37