English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Go out there

Go out there traduction Turc

4,876 traduction parallèle
I'm just gonna go out there, see my dad, and help Logan weed out the shysters.
Sadece gidip babamı göreceğim ve fırsatçı avukatları eleyerek Logan'a yardım edeceğim.
Don't go out there!
Dışarı çıkma!
I got to fucking go out there.
Dışarı çıkmam lazım.
- No, no. You can't go out there.
Dışarı çıkamazsın.
You can't go out there.
Dışarı çıkamazsın.
You go out there and win today.
Bugün, oraya çık ve kazan.
- Marcus, don't go out there.
- Marcus çıkma oraya.
Marcus, do not go out there.
- Marcus, çıkma oraya.
How could you let my son go out there?
Oğlumun dışarı çıkmasına nasıl izin verirsin?
We'll go out there with Cynthia Piermont soon.
Cynthia Piermont ile yakında oraya gideceğiz.
He wants to go out there and confess... lt ´ s the right thing to do!
Dışarı çıkıp itiraf etmek istiyor. Doğru şey bu!
Go out there and talk.
Çık dışarı, konuş.
- You let her go out there alone?
- Tek başına oraya gitmesine izin mi verdin?
You can't go out there by yourself.
Kendi başına gidemezsin.
Well I'll go out there with you.
Seninle mi geleyim?
We could go out there, and we could really fuck some shit up.
Birlikte katılırız ve gerçekten bir şeyler başarabiliriz.
So they asked me to go out there.
Benden oraya gitmemi istediler.
Go out there and show'em what you got.
Git ve onlara neler yapabildiğini göster.
To get there, go back out and turn left.
Oraya varmak için, geri dönüp sola döneceksin.
So I guess we'll just figure out who wants to go in there first.
Sanırım oraya ilk kimin girmek isteyeceğini belirleyeceğiz.
He said there's all these, like, old stones out in the woods, people go to, like, worship.
Ormanda eski taşlar falan varmış. İnsanlar gidip tapınıyormuş.
Well, get back out there and find an excuse to go to your car call the police.
Buradan çık ve arabana gitmek için bir bahane bulup polisi ara.
We're going to go in there, get the money, and get out of town.
Oraya gideceğiz, parayı alıp şehri terk edeceğiz.
A gang dressed as Germans go bananas out there?
Alman askerleri gibi giyinmiş bir grup olay mı çıkarmış?
She's in the camp with the men and it's, " Come on, Jack, let's go kill everybody and see if we can't get her out of there.
Kız adamlarla kamptayken, "Hadi ama Jack hepsini öldürelim de kızı kurtarmaya çalışalım."
Where'd she go? There was a woman out there.
Dışarıda bir kadın vardı.
Hey, Kenneth, let's go check out that... creepy house over there.
Hey Kenneth, hadi gidip şu ürkütücü eve bir göz atalım.
So get out there, enjoy the sun, go to the park, get outside if you can... because it's not gonna last long.
Çıkın, güneşin tadını çıkarın, parka gidin, mümkünse dışarı çıkın. "... uzun sürecek.
Erik and I are gonna go over there and find out what's going on.
Erik'le oraya gidip neler olduğunu öğreneceğiz.
The only option i have is to go in there and find out what it wants.
Sahip olduğum tek seçenek gitmek ve ne istediğini bulmak
Idiot, there's no way she'd go out with you
Aptal mısın? Onun seninle çıkma ihtimali bile yok.
- He's still out there, though. - Go where?
- Nereye gideceksin?
Come on, can't you just go down there, whip out your credentials, show'em whose are bigger?
Hadi ama. Sadece oraya gidip kimliğini çıkarıp, kimin daha büyük olduğunu gösteremez misin?
I still can't believe your mother's making you go all the way out there.
Annenin seni o kadar yola gönderdiğine hala inanamıyorum.
Let's go down there... And knock them all out.
Haydi oraya gidelim ve hepsini güzelce benzetelim.
I want to go back out there.
Tekrar okula gitmek istiyorum.
Why don't you go in there and organize a raid or something and bring him out?
Neden gidip bir arama falan başlatıp onu buraya getirmiyorsunuz?
Every time I go to the mall there's a parking space right out in front.
Ne zaman alışveriş merkezine gitsem kapının dibinde park yeri buluyorum.
Did you go out there?
Oraya çıktın mı?
You want to get out of there, go shopping or something?
- Evden çıkmak, alışverişe falan gitmek ister misin?
So tell me, Paul. How did she go missing if her guide dog was out there with her?
Anlat bakalım Paul kılavuz köpeği onunla olmasına rağmen nasıl kayboldu?
There have been many obstacles for us to overcome in order to be here today, not least the death of our colleague, Samir Meshal, to whose family our thoughts go out, particularly today.
Bugün burada olmak için üstesinden gelmemiz gereken çok zorluk vardı. Özellikle meslektaşımız Samir Meshal'in ölümü. Düşüncelerimiz bugün onlara gidiyor.
I wonder if it's better to go through life thinking that a loved one who's missing could still be alive out there.
Kaybedilen sevgilinin hâlâ bir yerlerde hayatta olduğunu düşünerek yaşanır mı diye düşünüyorum.
I was down there visiting my friend Kirby Siber, who was about to go out in the field and collect some fossil whales and, uh...
Arkadaşım Kirby Siber'ı ziyaret ediyordum.
The government says right over there, on the other side of the fence, is this fabulous fossil, and they're basically saying that Pete and Neal and Bob and whoever was out there would go, step over the fence, wrongly, knowingly pick up the fossil that they're not supposed to pick up, carry it back over the fence, put it in their car.
Ve temel olarak dedikleri Pete, Neal, Bob ve diğerleri çitin üstünden atlayıp haksız yere olduğunu bilerek, almamaları gereken fosilleri alıp çitin diğer tarafına geçip arabalarına yüklediler.
Pete's the kind of guy that can go out and then find another half-a-dozen more T. rexes, but there was only one Sue.
Pete, dışarı çıkıp yarım düzine daha T-Rex bulabilecek türde biriydi ama sadece bir tane Sue vardı.
Don't you think I wish I can go there and help him out some more?
Oraya gidip ona biraz yardım etmeyi istemiyor muyum sanıyorsun?
But there's five children out there on the side of the road, and a woman outside this hall bawling her eyes out, unless any of you want to go out and see her.
Fakat dışarıda yolun kenarında beş çocuk duruyor, Ve gözleriyle haykıran bir kadın salonun dışında bekliyor, Çıkıp kendi gözlerinizle görün isterseniz.
When I go out, there's always someone asking about you.
Ne zaman dışarı çıksam, her zaman birileri orada senin hakkında soru soruyorlar.
We should go talk to him, see if there's anything he can remember from that night to keep the both of you out of jail.
Gidip onunla konuşalım, belki ikinizi de hapisten kurtarmaya yarayacak bir şeyler hatırlıyordur dün gece ile ilgili.
Go on. Get out of there.
Hadi çık şuradan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]