English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Go to the bar

Go to the bar traduction Turc

713 traduction parallèle
Well, go to the bar if you want to, dear.
İstersen bara git sevgilim.
Did you go to the bar?
Dün gece bara gitmişsin?
I have to go to the bar.
Ben dükkâna gidiyorum.
Yeah, it is, but I thought we might go to the bar.
Öyle ama bara otursak daha iyi olur diye düşünmüştüm.
Yukiko, could you go to the bar?
Yukiko, bara geçer misin?
Hum, I wanna go to the bar, where is it?
Ben de gitmek istiyorum o bara. Nerede tam olarak?
- Let's go to the bar and have a drink. - No, I'm very tired.
- Hadi bara geçip bir içki alalım.
But you must try Go to the bar with this.
Bara bununla git.
Let's go to the bar.
Bara gidelim.
If I go to the bar, maybe I'll find her.
Bara gidersem, belki onu bulurum.
I want you to go in the other bar, there are more people in there.
Öteki bara gitmeni istiyorum. Orada daha çok insan var.
I know. Let's go down to the bar.
Hadi bara gidip bir şeyler içelim.
Shake and go to the head of your class.
El sıkışıp barışalım.
Look, you guys go out to the bar, get yourselves a drink on the house.
Bakın, siz bara gidin, kendinize müesseseden bir içki alın.
Look, you don't want to go out in that. Why don't we go back to the bar?
Bak...
If you have the courage to help the person that sent your brother to jail... go ahead.
Seni hapse tıkan elemanla barışmak istiyorsan bilemem.
Let's go down to the bar.
Hadi aşağıdaki bara geçelim.
You were supposed to go over the bar and crash into the glasses!
barın üzerinden aşıp bardakların üstüne şangırtıyla düşmen gerekiyordu!
Let her go to the shelter.
Barınağa o gitsin.
She'll go to a new town, drift up to the right bar stool...
Başka bir kasabaya gider, bir bar taburesine çöker...
Let's go down to the bar.
Bara inelim.
Let's go down to the bar.
Hadi, bara inelim.
Look, you go around there on Eighth Avenue... on the west side next to the corner, and it's a bar and grill.
Bak şimdi, 8.caddeye git.... batı tafafında köşeye yakın bir bar var.
I thought I'd go down to the bar for a nightcap.
Bara gidip bir tek atmayı düşünüyorum.
Maybe so, but we just got to figuring that a man's got to draw the line someplace if he's going to go on living with himself.
Ama biz eğer Allison'la barış içinde yaşayacaksınız... bir kısım kurallara uymanız gerektiğine karar verdik.
It just means I can't climb stairs that are too steep or go to high places like the bar at the Top of the Mark.
Çok dik merdivenlere tırmanamıyorum yüksek yerlerde bulunamıyorum Mark'ın tepesindeki bar gibi.
- Go on back to the bar, Charlie.
Bara dön, Charlie.
Go back to the bar.
Bara geri dön.
Let me go to Rome and approach Octavian, possibly the Roman people and assure them that we want peace.
İzin verin Roma'ya gidip Octavian ve Roma halkıyla yakınlaşayım ve barış istediğimize onları inandırayım.
We'll have a vote - on ghosts, I mean - and then go back to the shelters.
Hortlaklar konusunda bir oylama yapıp... barınaklara gidip yatacağız.
Go tell Mr. Marcello to come to the bar.
Git ve Sn. Marcello'ya bara gelmesini söyle.
- My darling. - Listen, dear. Why don't we go down to the bar and have a nightcap?
Neden bara inip, yatmadan birer içki içmiyoruz?
Well, what'll it be, huh... go to the American ghetto at the bar at the Georges Cinq... or go visit some of your phony friends... learning about life at Les Deux Magots?
Söyleyin bakalım hangisi... Georges Cinq'teki Amerikan mahallesinde bir bara mı yoksa yapmacık arkadaşlarınızdan birini ziyaret ederek Les Deux Magots'da yaşam hakkında bilgi almaya mı?
Why don't I go up to my room, freshen up, and we can meet here again for a drink. And I'll freshen up and we can meet in the bar all fresh and washed and rinsed. Right.
Sonra burada bir içki için buluşuruz.
That you go to the Sudan... supervise the evacuation of Khartoum... do what you can to leave peace and order behind.
- Sudan'a gitmen, Hartum'un boşaltılmasında bulunmak ve ardında barış ve düzeni sağlayarak ayrılmandır.
We will go to the kennel and feed the dogs.
Barınağa gidip köpekleri besleyeceğiz.
Why don't you go back to the bar?
Neden bara geri dönmüyorsun?
Let's go to the tavern!
Hadi bar'a gidelim!
Instead of standing in the front, They chose to go to a Peace Festival and dance.
En önde durmak yerine bir Barış Festivali'ne gidip dans etmeyi tercih ettiler.
Come on. Let's go over to the bar.
Gel, bara geçelim.
Hey, Max, can we go to the Bristol Bar?
Bristol Bar'a gidebilir miyiz?
We limit ourselves to distribute it pamphlets on the German people, saying that it was not good idea to go for the war, that it was a penalty to have done and that perhaps we could arrive at the peace.
Savaş namına yapılan tek şey, Almanlar'ın üzerine savaşın kötü bir fikir olduğuna, bunu başlatmakla iyi birşey yapmadıklarına ama yinede bir barış umudu olduğuna dair propaganda broşürleri atmaktı.
We go to pray so that the peace either returned to the world e that preserves it forever to God.
Barışın dünyada tekrar tesis edilmesine ve Tanrı'nın bunu hep korumasına dua edelim.
So we have to go on in the way of caprona till we find peace.
Bu yüzden barış bulana kadar, Caprona'nın yolunda gitmeliydik.
I need to go, or I'll be thrown out of the Blue Bar for good.
Gitmeliyim, yoksa Blue Bar'daki işimden olacağım.
Let's all go up to the bar and make fools of ourselves.
Hadi hep beraber bara gidelim ve dalgamıza bakalım!
Let's go to the bar.
Baroya gidelim.
Go to the snack bar?
Büfeye gidelim mi?
My father would go into the temple and pray for peace, He prayed for things to get better.
Babam da mabedine gider ve barış için dua ederdi, herşeyin daha iyi olması için dua ederdi.
Is there anyone who would dear tell us to give them up again, without a real guaranty of peace and go home and start preparing our nine and ten year olds for the next war.
Barışın garantisini vermeden,'Evinize gidip dokuz-on yaşındaki çocuklarınızı sıradaki savaşa hazırlayın.'demeye cüret edecek birileri var mı? "
The piece has got a lot of colors to go in there yet.
Taslak henüz yeni olmasına rağmen bir çok renk barındırıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]