Had enough traduction Turc
7,079 traduction parallèle
We've had enough of your wind chimes.
Rüzgar çanların yetti artık.
Um, now, this morning I really only had enough time to do one test, and when I did, we hit a Weissman score of 3.8.
Bu sabah test yapmak için sadece bir kez fırsatım oldu. Ve yaptığımda 3.8'lik Weissman puanı elde ettik.
- I had enough.
- Yeter artık.
Haven't you had enough?
Yetmedi mi bu yaşananlar?
I've had enough.
Bıktım be!
I've had enough!
Bıktım!
All right, all right, we've had enough.
Tamam, tamam. Yeterince dinledik.
I've had enough fun for one day.
Bu günlük yeterince eğlendim yani.
I think we've had enough excitement for one day.
Bir gün için yeteri kadar heyecan yaşadık bence.
- Kraang has had enough games.
Kraang için bu kadar oyun yeterli olmuştur.
I've had enough.
Bıktım, usandım...
I've had enough excitement for one day.
Bir gün için yeterince heyecan yaşadım zaten.
The people had enough.
İnsanların canına tak etti.
We have had enough.
Canımıza tak etti.
Haven't you guys had enough?
Bu kadarı sizin için yeterli değil mi?
I've had enough of this freak!
Bu ucubeden bıktım artık!
We've had enough of that around here.
Buralarda yeteri kadar var.
* Well, I think I've had enough *
* Artık yeter diye düşündüm *
Carolyn had had enough.
Carolyn çileden çıkmıştı.
I've had enough of your Olympus nonsense.
Olimpos saçmalıklarını yeterince dinledim.
I think we've had enough help.
Sanırsam aldığımız yardım yeterdir.
I've had enough.
- Yetti artık ama.
I had enough years ago.
Canıma tak etti.
I thought we had enough fuel.
Yeterli yakıtımız var sanıyordum.
You've had enough of that.
- Sende yeterince varmış zaten.
- I've had enough of this!
- Yeterince dinledim.
.. the relatives. But what's going to happen when they've had enough of her antics?
Onun rezilliklerinden usandıklarında ne olacak?
Had enough yet?
- Bu kadarı yetmedi mi?
You know what? I think we've had enough forgiveness for one week.
- Aslında bir haftada bu kadar affetme yeter bence.
I think you've had enough.
Bence yeterince içtin.
! I've had enough of this shit!
Çok uzattın bu muhabbeti!
I've had enough.
Bıktım artık.
I've fucking had enough.
Bıktım bundan.
Yeah. * * * You and me are no friends to each other, and I'm not gonna miss you when you're gone, no matter how you go, but we've had enough trouble already this year.
- Biz arkadaş değiliz ve nasıl ölürsen öl seni özlemeyeceğim ama bu sene yeterince sorun yaşadık.
Angus, I think I've had enough of the fairy tales for one evening.
Angus, Bence akşamlık bu kadar masal yeter.
I think they might have had enough of her.
- Galiba bu kadarı yetti onlara.
Well, I think you've had enough for one day.
Bir gün için bu kadar yeter.
We just had to be good enough.
Bizim de sadece yeterince iyi olmamız gerekiyordu.
In any event, while I've had my misgivings about... Penny Sheldon spoke very fondly of her, and if she is good enough for him, then she's good enough for me.
Ne olursa olsun, Penny hakkında kuşkularım olsa da Sheldon hakkında çok iyi konuştu ve onun için yeterince iyiyse benim için de yeterince iyidir.
She's had enough.
Yeterli bu kadar.
And even though both men were armed and should have had the upper hand, he was skilled enough to use stealth and the environment to surprise them.
İkisi de silahlı ve avantajlı olsa bile onları şaşırtmak için gücünü ve çevreyi kullanabilecek kadar yetenekliydi.
She must have had just enough residual magic to do herself in.
Kendi içinde ona yetecek kadar güç saklamış olmalı.
! Those Barkers may be a foul lot, but they have money enough, and it was a fine match for the likes of you, and you had to ruin it with your silly ideas.
Şu Barkerlar iğrenç tipler olabilirler, lâkin yeterince paraları var, senin gibisine çok uygun bir izdivaç olurdu, aptalca fikirlerinle işin içine ettin.
I, on the other hand, had the entire jolting journey in the back of the wagon to think. It was my one advantage. I prayed it would be enough.
Diğer yandan arka vagondaki tüm o sarsıntılı yolculuk boyunca düşündüğüm bunun sahip olduğum tek fırsat olduğuydu ve yeterli olması için dua ettim.
Yeah. Well, Stephanie actually had it on her clothes, so, it's enough for a search warrant to match the chemicals that the gardener uses as well as any potential weapons that Steph was stabbed with. That's right.
Evete, Stephanie'nin kıyafetlerinde vardı.
Surely you had time enough to warn me that my husband was alive and sewing alongside you both.
Kocamın yaşadığını ve ikinizin yanında hizmet verdiğini söylemeye vaktin vardı elbette.
If you had been thoughtful enough to get her a gift when I told you about it 10 days ago, I would have been here.
Eğer sen ona hediye alacak kadar düşünceli olsaydın sana on gün önce söylediğimde, Ben burada olurdum.
When I got to the store, I didn't have enough cash, so I had to go home shake down our couch.
Mağazaya gittiğimde yanımda yeteri kadar nakit yoktu o yüzden eve gidip koltuğumuzu sallamak zorunda kaldım.
It wasn't enough that you didn't do the job but now you had to kill someone?
Görevini yerine getirmediğin yetmedi bir de adam mı öldürüyorsun?
It's funny, I thought the Fenians had a policy... - Enough. - Eh?
Çok garip, ben de Fenians'ın bir poltikası var sanıyordum... ~ Yeter. ~... kişisel işlerini siyasete karıştırmıyorlar sanıyordum.
'We had a narrow window during the month of July'when the snow melts just long enough to let us in.'
Temmuz'da, karın gelişimize izin verecek kadar eridiği sınırlı bir çalışma süremiz vardı.