Hang on there traduction Turc
473 traduction parallèle
Hang on, Mr. Calvelli, hang on there.
Tutunun, Bay Calvelli, oraya tutunun.
Yeah, Charlie Brown, hang on there!
Evet, Charlie Brown. Böyle devam et!
Hang on there, kid.
Kal orda, evlat.
Hang on there, Manero, hang on.
Dayan Manero, dayan.
- Hang on there, little fella.
- Sık dişini, ufak dostum!
Hang on there!
Sıkı tutun!
Hang on there a minute.
Orada dur bir dakika
Hang on. I'll be right there.
Dayan, hemen geliyorum!
There you are. Now hang on to this.
İşte tamam, Şimdi de bunu tut.
There was a sassy brat who used to hang on the gate and stick her tongue out.
Bahçe kapısında şımarık bir kız bana dil çıkarırdı.
There's a man with both feet on the ground, till they hang him.
İşte ayakları yere basan bir adam. Asılana kadar.
There on the pendent boughs her coronet weeds clambering to hang, an envious sliver broke, when down her weedy trophies and herself fell in the weeping brook.
Orada çelenklerini asmak için belki, tırmanırken söğüdün sarkan dallarına, kırılıvermiş güçsüz bir dal ve düşüvermiş bütün çiçekleriyle ağlayan ırmağın içine.
There's only $ 9000 of Harry's policy left and I wanna hang on to it.
Harry'nin poliçesinden sadece 9.000 dolar kaldı ve ben ona tutunmak istiyorum.
I'm not afraid to die and there was no reason for me to hang on.
Ölmekten korkmuyorum ve dayanmam için bir sebep de yoktu.
There isn't a customer here who doesn't want to hang his fedora on her.
Onunla takılmak istemeyecek bir müşteri yoktur.
I'll hang a shirt on the line and leave it there, until the police have been and gone.
Polisler gelip gidene kadar iplerde asılı bir gömlek olacak.
Try to hang on in there.
Orada beklemeye çalış.
You hang on in there, Luke.
Sen dayan Luke.
Hang it on the grille there, Sergeant.
Parmaklılara as onu Çavuş.
You can hang your clothes right down there on the peg.
Elbiselerinizi şuradaki çengele asabilirsiniz.
I asked them to hang me out there on that clothes line.
Beni çamaşır ipine asmalarını istemiştim.
Ha, tell to your master that tomorrow I'm gonna go there and hang him on the wall from the ears...
Haa Beyine söyle, yarın gelip kulaklarını çekeceğim o keratanın.
If there's any reason we should hold on the story, hang up before I get to 10.
Eğer hikayeyi durdurmamızı gerektiren herhangi bir sebep varsa 10 olmadan telefonu kapat.
Hang a left here, Harry, there's a jam on Bay.
Buradan sola dönelim Harry, Bay caddesi'nde trafik var.
Hang on till I get there, OK?
Bir dakika bekle.
Hang on back there.
Dayan bakalım.
You can hang her on that hook there.
Şuradaki çengele asabilirsin.
Hang on, admiral, we'll be right there.
Dayanın Amiral, orada olacağız.
then there's only one person left to hang it on,
geriye ipi çekilecek tek bir kişi kalıyor.
Come on, Sul, hang in there.
Hadi, Sul, dayan.
Get down there! Hang on! Come on, Linda, you can make it!
Hadi, Linda, yapabilirsin
Come on, bird's on the way, man. Hang in there.
Haydi, helikopter yolda, oğlum.
Come on, Gardner, hang in there.
Haydi, Gardner, dayan.
Hang on. There's no driver's license, but here's a check-cashing card. "Bonita Cruz, Southwest Tenth Street."
Bonita Cruz, Güney Batı, Onuncu Cadde.
You're almost there. Hang on.
Dayan.
Hang on, honey, we'll get you out of there.
Dayan hayatım. Seni oradan çıkaracağız.
Hang on, we're almost there.
Dayanın, neredeyse geldik.
Is Barry there? Hang on a second.
Biraz bekle.
Hang on. I'll be up there in a second.
Dayan, bir saniye sonra oradayım.
Living will, so just hang on and hang in there.
Yaşamak yapar, öyleyse sarılın ve orda kalın.
There has to be another way we can earn some money and still hang on to our pride.
Gururumuzdan ödün vermeden para....... kazanmanın bir yolu olmalı.
You have to hang on and help the music take you there.
Sıkıca tutunup müziğin seni taşımasına yardım etmelisin.
Hang on over there.
Tutun şuraya. - Niçin?
There, on the pendent boughs... her crownet weeds clambering to hang... an envious sliver broke... when down her weedy trophies and herself... fell in the weeping brook.
sarkan dallara çelenklerini... asmaya çabalarken... hayin bir dal karışıvermiş... oda çiçekten dallarıyla birlikte... ağlayan dereye kapılmış.
So my buddy Scott would hang out on the street on a bench down there.
Dostum Scott caddede bir bankta takılacaktı.
We're almost there. Hang on!
Neredeyse geldik.
Why? The war between us has been over for almost 10 years but there are still people on either side who'd hang both of us... -... for this kind of -
Aramızdaki savaş 10 yıl önce bitmiş olabilir ama iki taraftan da hâlâ bazı kişilerin bu tür bir şey için bizi asabileceğini- -
Hang in there! Come on!
Sen bir numarasın!
- Hang in there! - Come on.
Haydi oğlum!
Hang on, we're almost there.
Sabırlı ol. Neredeyse geldik.
Er... hang on, I'm sure there's a card come in yesterday.
Bekle, dün bir kart bırakmışlardı.
hang on 6701
hang on a minute 322
hang on tight 37
hang on a second 520
hang on a sec 167
hang on one second 63
on there 23
therese 78
there 14012
theresa 292
hang on a minute 322
hang on tight 37
hang on a second 520
hang on a sec 167
hang on one second 63
on there 23
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22