Hated traduction Turc
7,838 traduction parallèle
I hated him.
Ondan nefret ediyordum!
Marrying his son to the last of the Starks gives him more legitimacy in the North than an alliance with a hated southern house.
Oğlunu kalan son Stark ile evlendirmek, Güneyli bir hane ile ittifaka nazaran Kuzey'de daha fazla hak iddia etmesini sağlar.
How's it feel to be friends with the most hated man in Castle Black?
Kara Kale'deki en sevilmeyen adamla arkadas olmak nasil bir his?
The Lannisters and the Martells have hated each other for years, but you've fallen in love with Trystane.
Lannister ve Martell aileleri yillardir birbirine düsmandi ama sen Trystane'e asik oldun.
She hated everything and everyone, especially me.
Her şeyden ve herkesten nefret etti. Özellikle de benden.
My mother hated white wine, and she was convinced that she was poisoned.
Annem beyaz şaraptan nefret ederdi ve onun, kendisini zehirlediğine inanmıştı.
Yeah, but he hated me more.
Evet, ondan ziyade benden nefret ediyordu.
Your wife hated me after the divorce.
Karın, boşanmadan sonra benden nefret ediyor.
Oh, no, she hated you before the divorce.
Hayır, senden boşanmanızdan önce nefret ediyordu.
Yeah, I hated school.
Evet, okuldan nefret ederdim.
Yeah, you hated that, didn't you?
İğrençti değil mi?
Funkhauser, you and Jacocks check out her job... who liked her, who hated her...
Funkhauser, sen ve Jacocks kadının iş yerine bakın. Kim severdi, kim sevmezdi, kimin köpeği vardı diye.
Okay, um, no one hated her ; everyone loved her.
Peki, kimse nefret etmiyor, herkes onu seviyordu.
It's just, before the divorce, they were perfect, and then... afterwards, they were just human. And I hated them.
Yani, boşanmadan önce mükemmeldiler ve sonrasında sadece insandılar ve onlardan nefret ediyordum.
Man, I really hated them.
Dostum, onlardan sahiden nefret ettim.
- The client hated the layout.
- Müşteri fikirden hiç hoşlanmadı.
If a white person said he hated blacks, then shot a black, you know you would charge him with a hate crime.
Bir beyaz siyahlardan nefret ettiğini söyler ve bir siyahı vurursa onu nefret suçuyla yargılayacağını bilirsin.
What I never knew was that he always hated me.
Bilmediğim şeyse benden ölesiye nefret etmiş olduğuydu.
We were hated and cursed wherever we went.
Nereye gitsek nefret edilip lanetleniyorduk.
I hated to see him go.
Gitmesine üzüldüm.
His old boss said that he was one of the best agents he ever worked with and he hated to see him go.
- Eski patronu dedi ki... şu ana kadar çalıştığı en iyi ajanmış ve gitmesine üzülmüş.
Oh. Well, uh, his boss said that he wasn't demoted and that he hated to see him go, but he was lying.
Patronu dedi ki, rütbesi düşürülmemiş ve gitmesine üzülmüş ama yalan söylüyor.
I hated the way she treated you.
Sana davranış şeklinden nefret ediyordum.
- No. I hated ninth grade.
9. sınıftan nefret ederdim.
You burnt up his body, you got that picture of him from the Navy, he hated the damn Navy, you got this freaking...
Bedenin yaktınız, donanmada çektirdiği bu fotoğrafı buraya koydunuz, adam donanmadan nefret ederdi, bu kahrolası şeyi de...
Well, sometimes, you said the victim was hated for being gay and others, that he was hunted for robbery.
Bazen, kurban eşcinsel olduğu için nefret ettiğini söylemiştiniz, ve diğerleri, o soygun için avlandı.
By all accounts, great-grandmother was a very difficult person, who told my father he was a terrible cook, and hated the way he made the patra ni machhi.
Söylenene göre, büyük annem zor biriymiş ve babamın çok kötü bir aşçı olduğunu ve Patra Ni Machhi yapma şeklinden nefret edermiş.
I know that if it was you that had fainted just before you were to marry me, oh, dear, I'd be absolutely sure that you hated me and that you didn't want anything to do with me.
Evlenmeden önce bayılan sen olsaydın benden nefret ettiğini ve benimle birlikte bir şey yapmak istemeyeceğini düşünürdüm.
I was the kid everyone hated.
Herkesin nefret ettiği çocuktum.
I hated that locker room.
O soyunma odasından nefret ettim.
I thought you hated that plan, that I would get myself killed.
Kendimi öldürtebileceğim bu plandan nefret ettin sanmıştım.
- Tony would've hated this place.
- Tony bu mekandan nefret ederdi.
You said you hated her.
Ondan nefret ettiğini sen söyledin.
Yeah, it's funny,'cause I've always hated that name.
Aynen öyle. İşe bak, yıllarca bu isimden nefret ettim.
I hated the fact that mom let Allan adopt me because she knew how bad I wanted to be your son.
Annem, Allan'ın beni evlatlık edinmesine izin verdiğinde sinir olmuştum. Senin oğlun olmayı ne kadar istediğimi biliyordu.
I don't know which group I hated more.
Hangi gruptan daha fazla nefret ettiğimi bilmiyorum.
I hated it the first time.
İlk öldüğümde çok kötüydü.
You hated him anyway.
Zaten nefret ederdin.
Now I know there is a way to defeat our hated enemy
Artık Freya olmadan ezeli düşmanımızı nasıl öldürebileceğimizi biliyorum.
I hated that cunt.
O karıdan nefret ediyordum.
Black Panthers there, they hated Cassius for having the good taste to straighten nappy hair to look like ours.
Kara Panter orada, Cassius bizim gibi görünen afro saçlarını düzleştirmesinden nefret ederlerdi.
Who hated you enough to do something like this?
Kim böyle bir şeyi yapacak kadar senden nefret ediyor?
She hated the prosecutor and she wanted to avenge What he did to me, so I gave her a tutorial.
Savcıdan nefret ettiğini, bana yaptıklarından ötürü intikam almak istediğini söyledi.
He hated drugs.
Uyuşturucudan nefret ediyormuş.
- I hated being a forensic artist.
- Adli ressam olmaktan nefret ediyordum.
Have always hated it, but at least it masked the sedative.
Hiçbir zaman hoşuna gitmedi. En azından yatıştırıcının kokusunu aldı.
I mean, I know she fucking hated you 'Cause you fucked my dad over, but...
Babama ihanet ettiğin için senden nefret ettiğini biliyorum, fakat...
I've always hated these fucking things.
Şu boktan şeylerden hep nefret ettim.
Like she hated me.
Benden nefret eder gibiydi.
Always hated these.
Bunlardan hep nefret etmiştim. Yerine yeni şeyler gelecek.
You hated her for that, didn't you?
Bu yüzden ondan nefret ettin değil mi?