English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Hates

Hates traduction Turc

7,053 traduction parallèle
We have to prove that Cahill is only on this investigation because Woodall hates you.
Cahill'in bu soruşturmayı sırf Woodall senden nefret ettiği için yaptığını kanıtlamalıyız.
It doesn't matter. Woodall hates me :
Bunun önemi yok, Woodall benden nefret ediyor.
I might be in a trouble as my wife hates me drinking.
Karım içmemden nefret ettiği için başım belaya girebilir.
- Everybody hates me.
Bu bir itiraftı. - Peki.
Yeah, and she hates me.
Evet, ve o benden nefret ediyor.
She hates to be left behind when everyone else is getting on
Herkes hayatını yaşamaya giderken arkada bırakılmaktan nefret ediyor.
'She hates me now.
Benden nefret ediyor artık.
I mean, this girl really hates change.
Bu kız değişiklikten tam anlamıyla nefret ediyor.
Plus, he hates me, so I could really use some good news at the end of the day.
Tanrım. Herb'ü mü görmeye gidiyorsun? Sen gerçekten de...
Andrew Garfield hates Mondays and loves lasagna?
Andrew Garfield Pazartesi gününden nefret edip lazanya mı seviyor?
Plus, he hates me, so I could really use some good news at the end of the day.
Ayrıca benden nefret ediyor. Yani günün sonunda biraz iyi haber kullanabilirim.
Anyway, the former television actor who hates our troops has not left his home since his controversial remarks on Monday about how he hates the troops.
Neyse, askerlerden nefret eden eski televizyon artisti Pazartesi günü askerlerden ne kadar nefret ettiğine ilişkin tartışmalı açıklamalarından beri evinden çıkmadı.
May hates coffee.
May kahveden nefret eder.
Nobody hates Star Wars.
- Kimse Star Wars'tan nefret etmez.
She did what Yang couldn't do, and she hates me.
Yang'ın yapamadığını yaptı ve benden nefret ediyor.
Something about 4 feet tall, hairy, smelly, and hates Christmas.
120 cm civarında, kıllı, pis kokulu... ve Noel'den nefret eden bir şey.
She hates being vulnerable.
Korumasız kalmaktan nefret eder.
A Catholic who hates the Catholic Church.
Katolik kilisesinden nefret eden bir katolik.
She hates it, to be fair.
İşin gerçeği bu işten nefret ediyor.
I'm not the only one who hates the business.
Bu işten tek nefret eden ben değilim.
But he hates letters.
Ama mektuplardan nefret eder.
What's the point? Everyone hates us at school and our party's gonna suck.
Okulda herkes bizden nefret ediyor ve partimiz bok gibi olacak.
He hates me now, and that's just fine.
Benden nefret ediyor ve bu benim için sorun değil.
She hates my guts.
Bana günahını vermez o.
But now she hates his guts.
Şimdiyse ondan ölümüne nefret eder.
Listen, I spent the day observing a fetal shunt placement, trying to suck up to a woman who I'm 100 % positive hates me.
Bütün günümü fetal şant yerleştirme ameliyatını izleyerek geçirdim. Benden nefret ettiğinden emin olduğum bir kadına yağcılık yaptım.
Old hates between Protestant Germany and Catholic France.
Protestan Almanya ve Katolik Fransa arasındaki eski husumet yüzünden.
Hates inflamed by Henry's intolerance and prodded by his bankers in Rome.
Henry yüzünden bu nefret arttı, Roma tarafından da körüklendi.
There's nothing she hates more than people mixing up the two.
İnsanların ikisini birbirine karıştırması kadar nefret ettiği birşey yoktur.
Artist who hates his own art.
Sanatçı, kendi eserinden nefret edendir.
He's gonna think he hates it, but then it's gonna be just like you and the "Edge of Tomorrow."
Başlangıçta bundan nefet edecek, ama sonra... "Yarının Sınırında" gibi olacak!
Oh, and, honey, don't forget Mitchell hates raisins.
Hayatım, Mitchell'ın kuru üzümden nefret ettiğini unutma. - İçini doldururken...
Platt hates visiting police.
Platt polisi ziyaret nefret ediyor.
- Yes, but we've looked back over his broadcast commentary for the last three months, and he's disgusted with the murder rate in Chicago and he hates how Castro's fighting it.
- Evet, ama son üç aydır yayın yaptığı yorumlara bakarsak eğer, Chicago'daki cinayet oranlarından iğreniyor ve Castro'nun mücadele şeklinden nefret ediyor.
You know how everyone hates being with their family on Christmas? - Uh-huh.
Noelde ailenle birlikte olmandan dolayı herkesin senden nefret etmesinin nasıl birşey olduğunu bilir misin?
Igor hates rebels.
Igor isyancıları sevmez.
We just got a call from that girl in Loeb who hates parties.
Loed Binası'nda partilerden nefret eden bir kızdan telefon aldık.
Flowers are a gift, and Captain Holt hates gifts.
Çiçekler bir hediye ve Başkomiser Holt hediyelerden nefret eder.
Of course that's why she hates you.
Senden nefret etmesinin sebebi kesinlikle bu.
She hates you because she doesn't hate you at all.
Senden nefret ediyor çünkü senden bir türlü nefret edemiyor. Pardon.
She hates because she's got a thing for you, mate.
Senden nefret ediyor çünkü sana karşı bir şeyler hissediyor dostum.
He hates it when I'm late for dinner.
Yemeğe geç kalmamdan nefret ediyor.
Everyone hates those people.
Onu isteyenleri kimse sevmez.
A tornado that hates computers.
- Bilgisayarlardan nefret eden bir fırtına.
He hates flying.
Uçmaktan nefret eder.
I'm not sure how effective I'll be at my job if half the town hates me.
Kasabanın yarısı benden nefret ederse işimi ne kadar yapabilirim bilmiyorum.
He hates returned.
Geri dönenlerden nefret ediyor.
She... she doesn't... she hates you.
Seni sevmi... Senden nefret ediyor.
Everyone hates you.
Herkes senden nefret ediyor.
- Jordan hates you.
+ Jordan senden nefret ediyor
She hates me.
Kadın benden nefret ediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]