He's got me traduction Turc
1,826 traduction parallèle
He stabbed me in the back every chance he got.
Eline geçen her fırsatta, beni sırtımdan bıçakladı.
He's barely spoken to me since I got back to campaign.
Kampanyaya döndüğümden bu yana benimle çok az konuştu.
Next time floyd brings some corn pone tranny back to his apartment, all he's gonna be thinking about is me, standing there in the snow, looking like the one who got away.
Bir dahaki sefere evine travestinin tekini getirdiğinde Floyd'un düşüneceği tek şey ben olacağım ; karda bekleyip neyi kaybettiğini hatırlatırken.
But, thank you, the pièce de résistance? Saul, who signed off on the deal that got the business obliterated, after being arrested for a DUI for plowing his car into a tree, because apparently he's lost the will to live, finally came out to me.
Ama - teşekkürler günün yıldızı - işin imhasına neden olan Saul, görünüşe göre yaşama isteğini kaybettiği için arabasını bir ağaca çarparak sarhoş araç kullanmaktan tutuklandıktan sonra sonunda bana açıkladı.
Pick up the phone it ´ s me, Xime again. I don ´ t know if you got my message yesterday well the thing is... I mentioned to lñigo that it would be good to come see you and he thought it was a great idea.
Telefonu aç. Yine ben, Xime. Dünkü mesajımı alıp almadığını bilmiyorum.
I'm sure, the guy who gave me the watch. He got stiffed, it's easy.
Onu da aldatmışlar, oldukça basit.
My daddy can't hardly expect me to best reach Paxton when he's got a whole colored goddamned army behind him.
Babam, arkasında bir ordu varken Paxton'ı yakalamamı beklemiyordur herhalde.
Believe me, he won't feel like he got off easy.
İnan bana, rahatça sıyrıldığını hissetmeyecektir.
No, no, the doc's the one who got me hooked on this stuff, And then he took it away.
Hayır, hayır, doktor beni bu şeyin içine çekti sonra da geri almak istedi.
He's got to be younger than me.
Kesin benden daha genç.
Let me just pitch a whole new heist, something where he's got to bring you in.
- Mikey, Bırak, seninde dahil olmanı gerektirecek yeni bir soygun planlayalım.
He's got this fucking business trip he wants me to go on.
Şu lanet iş seyahatine benim de katılmamı istiyor.
He's got me.
Ben varım burada.
He says he's got a song that'd be perfect for me.
Benim için mükemmel olacak bir şarkısı olduğunu söyledi.
GUY'S GOT HIS FAULTS, BUT HE'S NEVER JUDGED ME.
Kusurları var ama beni asla yargılamıyor.
Yeah, well, uh, that's too bad, 'Cause, uh, the sucker behind me got pockets so deep, he write a check and the bank bounce.
Evet, şey, bu çok kötü, çünkü arkamdaki enayinin çok derin cepleri var, bir tahsil çeki yazdığında banka sallanır.
It looks to me like he's got cancer, which means he's dying.
Bence kanser hastasi ve ölüyor.
He's got his back to me.
Arkası bana dönük.
And Anvil, they tour, they don't make a lot of money and, you know, he's basically telling me, "It's got to happen or I'm done."
Ve Anvil'se turladıklarında çok para getirmeyen bir şey. Bana normalde "Ya bu iş olacak ya da ben bittim" diyor.
Comrade Pooty-Poot, with all the problems he's got in Chechnya he's got the balls to feel bad for me.
Yoldaş Pooty-Poot, Çeçenya'daki onca sorununa rağmen benim için kötü hissetmeyi ihmal etmiyor.
For God's sake, I went to Brown and he's got me out here tied a post like...
Çok güzel, Tanrım, Dave... Muhteşem... Evet, öyle.
But if Walter Ayotte comes looking and expects me to go quietly, then he's got another think coming.
Ama şayet Walter Ayotte beni gelip sessizce beklerken bulacağını sanıyorsa bir kez daha düşünse iyi eder.
He's got a scar on his face, And I think it's me from the fut- -
Yüzünde bir yara izi var, ve sanırım benim gelecekte- -
And I've got a dead mobster Telling me he's the voice of god.
Ve ben de, bana Tanrı'nın sesi olduğunu söyleyen ölü bir canavara sahibim.
And get this, when I asked him how he got the body across the floor without being seen, dave told me he took the dead guy's arm, put it around his shoulder, and walked him out.
Ve şunu dinle, görünmeden nasıl olup da cesedi o dükkana taşıdığını sorduğumda, Ölü adamın kolunu alıp omzuna attığını, böylece onu yürüterek götürdüğünü söyledi.
Got some burnt skin and fabric here on the muzzle which makes me think that this was the gun that was pushed up against felix's shirt when he was shot.
Namlu üzerinde yanık ten ve... kumaş parçacığı var, ki bu da bana... öldürüldüğünde Felix'in tişörtüne dayanan.. silahın bu olduğunu düşündürüyor.
and he's got at me gathering evidence to do it, and I'll tell you, his case against Graham Stacey isn't getting weaker.
Graham Stacey'e karşı davası zayıflamıyor. Anlaşma yap Manny.
Me husband Stanley says he's got the nerve up to take it to Roddy.
Kocam Stanley, Roddy'nin sinirlerini ayağa kaldırdığını söyledi.
And believe me, he's got money.
İnanın, onun yeterince parası vardı.
No, he's got his back to me.
Hayır, arkası dönük.
Well, he said researcher, but most of the time he's got me fetching and carrying.
Araştırmacı demişti ama genelde getir-götür işlerini yaptırır.
He's got the truck for me.
Benim için aracı vardı.
{ I don't know. } It seems like ever since I got mad about him benching me, he's been mad at me, like he's holding a grudge { or something }.
Bilmem, ona yedek kalmamdan dolayı kızdığımdan beri,... bana karşı soğuk davranıyor, sanki bana kinlenmiş gibi.
And tell your dad it took me a while to enhance them, but I am a Photoshop God, so I got those old pictures he wanted.
Babana, istediği eski fotoğrafları büyütmemin biraz zaman aldığını ama bir Photoshop Tanrısı olduğumdan, hazır olduklarını söyle.
I guess he got sick of me.
Sanırım benden sıkıldı.
I could tip Pezuela off keep alive the fiction he's still got a hook in me.
Benimle ilgili elinde bilgi varken kurguyu canlı tutmak için Pezuela'ya bilgi verebilirim.
Derrek's got it in his head that he's gonna make enough fighting get me the surgery.
Derrek, maçlardan ameliyat olmama yetecek parayı kazanacağını kafasına koymuş.
I know the Bible hit you, but there's a decent chance He was aiming at me. I once got pregnant with the Devil's baby. The Devil's the mascot at the local junior college, but still.
İncil'in sana çarptığını biliyorum, ama bana nişan almış olması da büyük ihtimal Bir zamanlar şeytandan hamile kalmıştım Şeytan bizim ilkokulun maskotuydu ama yine de...
Promised to teach me his curve ball when he got back.
Döndüğünde bana falsolu atışı öğreteceğine söz verdi.
You got to... you got to meet me in the middle.My boss... he's gonna hammer me on this one.
Sen benimle ortak bir noktada buluşmalısın. Yoksa patronum beni öldürür.
Like he's got something against me, maybe against all outsiders.
Bana bir garezi var sanki. Belki tüm yabancılara karşı öyledir.
And he explained to me that there was this network, right, and it got bombarded with all these hits, and it slowed it way down, and disabled the camera.
Bana açıkladı. Bir ağ varmış. Tıklama bombardımanına tutulmuş.
Are you telling me that he's got you at gunpoint?
Namlunun sana doğrultulduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?
He's got his whole family in town, and... Excuse me. I wasn't being sarcastic.
Özür dilerim, iğnelemiyorum.
Ed, he's got me vacuuming in my bra.
Ed, beni, süteyenle, temizlik yaparken çizmiş. Ben öyle bir şey yapıyor muyum ki?
Honestly, if he's willing to throw me overboard because I got a little nervous the other night, then he wasn't worth it.
Dürüst olmam gerekirse, eğer beni geçen gece gergin olduğum için hayatından çıkarmak istiyorsa buna değmeyecek birisidir.
Hey! He got some good stuff from me, Like the piano he's gonna rock at the talent show tonight, huh?
Bir kere, benden kaptığı iyi özellikleri de var....... bu akşam piyanosuyla bütün yetenek gösterini kasıp kavuracak olması mesela.
You know, I've got a husband with a bad back and he's playing a game called Slamball so you just let me know when I can breathe again.
Sırtı kötü durumda olan bir kocam var şu an Uçan Top denen bir oyunu oynuyor bu yüzden tekrar nefes alabildiğimde bana haber verirsin.
No, but his assistant assured me he got the message.
Hayır, ama yardımcısı mesajımızı ileteceğine garanti verdi.
My governess used to tell me the story of a sculptor whose hands got cut off for disobedience and then he started sculpting with his feet.
Mürebbiyem bana eskiden bir hikaye anlatmıştı. İtaatsizliği yüzünden elleri kesilen bir heykeltraş ayaklarıyla yapmaya başlamış heykelleri.
He's got a knife on me.
Beni bıçaklayacak.
he's got a gun 260
he's got a point 133
he's got 182
he's got a girlfriend 23
he's got the money 17
he's got a knife 47
he's got you 20
he's got cancer 17
he's got a job 17
he's got a 50
he's got a point 133
he's got 182
he's got a girlfriend 23
he's got the money 17
he's got a knife 47
he's got you 20
he's got cancer 17
he's got a job 17
he's got a 50