English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He's just a friend

He's just a friend traduction Turc

299 traduction parallèle
- I was just telling her, miss... right here, in front of me very eyes, his friend... his best pal, as you might rightly call him, takes out a pair of handcuffs, and snap, snap, and he's a prisoner.
Ben de tam ona anlatıyordum hanımefendi -... hemen burada, gözlerimin önünde arkadaşı, en iyi arkadaşı, tabii bunu siz diyebilirsiniz cebinden kelepçe çıkarttı ve şak, şak ; o bir hükümlü oluverdi.
He's just a friend.
O sadece arkadaşım.
He's just a friend, like I told you.
Daha önce de söylediğim gibi, sadece arkadaşız.
If you really think that, Del you'd be a poor friend to go back on him when he just got home starting the biggest and hardest job he's ever had.
Del, gerçekten öyle düşünüyorsan eve yeni dönmüş, çok önemli bir göreve getirilmiş birine sırtını dönmen arkadaşlığa sığmaz.
He's just a friend, Nate.
O sadece bir arkadasım Nate.
He's just a friend, an old school mate.
Sadece bir arkadaş, eski bir okul arkadaşı.
He's just a friend-boy not a boyfriend.
O sadece bir arkadaş erkek arkadaş değil.
No, he's just a friend.
Hayır, arkadaşım.
- Madero won't protect me just because he's a friend.
Madero beni sırf dostum olduğu için mi korumayacak? Hayır?
- He's just a friend.
Yalnızca bir arkadaş.
Now, just because he's a friend of yours, it...
Arkadaşlarınızdan biri olduğu için...
You kill a man, he's got a friend or a kin, just has to come against you.
Birini öldürdüğünde, arkadaşı ya da akrabası sana kan davası güder.
A friend of mine, Amos Lindville, down in Sacramento, California he once spent $ 5 to find out, $ 5 just to have a look, and he said it's true.
Amos Lindville diye bir arkadaşım var, Sacramento, Kaliforniya'da oturur... Bir keresinde meraktan 5 dolar bayılmış, sırf görmek için 5 dolar. Hepsi doğruymuş.
- He's just a friend.
- O sadece bir arkadaş.
He's just a friend.
Kendisi arkadaşım olur.
What, just last week, a man who's a very good friend of the head of casting for UFA asked me to sit at his table, and he's...
Geçen hafta çok ünlü bir kast ajansı sahibinin en yakın arkadaşı beni masasına çağırdı ve...
He's just a friend.
O yalnızca bir dost.
He's just helping a friend.
Sadece bana yardım edecek.
But if he wins, and this turkey just might, you make sure you're thought of as a good friend.
Ama diğer yandan, eğer kazanırsa ki bu hindi kazanabilir, seni iyi bir arkadaş olarak gördüğünden emin olmalısın.
- He's just a friend.
- Sadece bir arkadaş.
He's just a friend.
O sadece arkadaş.
Just look what he's done to Judy's good friend, Mr. Punch.
Judy'nin arkadaşı Bay Punch'a neler yaptığına bir bak.
He's just a funny friend. - Hey, Chris.
Sadece komik bir arkadaş.
He just happens to be a very good friend of mine... and he's going to be very pleased with me when he finds you... all tied up and ready for the police.
Kendisi benim yakın bir arkadaşım olur. Seni böyle eli kolu bağlı ve polis için hazır halde görünce beni çok takdir edecektir.
Really, he's just a friend of mine.
Sadece bir arkadaş.
Oh, he was just a friend of Greta's.
Oh, o Greta'nın sadece bir arkadaşıydı.
Well, he's just a sort of friend.
Pekâlâ, bir arkadaş.
He's just a friend.
- Bir arkadaş.
You know, Elaine he's the best friend I got. He just needs a place where he can lick his wounds for a while and put about maybe 50, 60 pounds back on.
Yaralarını sarıp üstesinden gelebileceği ve belki 20, 25 kilo da alabileceği bir yere ihtiyacı var.
So, Mr. Orange... you're telling me that this good friend of mine... who did four years for my father... who, in four years, never made a deal, no matter what they offered him... you're telling me that now that he's free... and we're making good on our commitment to him... he's just gonna decide, out of the fucking blue... to rip us off?
Ve sen, Mr. Orange... kalkmış arkadaşım olan bu adam hakkında... babam için dört sene hapiste kalmış... dört sene boyunca önerdikleri hiçbir pazarlığa girmemiş... bu adam hakkında, tam şimdi serbest olduğunda... ve biz ona hakkını ödeyebildiğimiz bir zamanda... bize kazık atmaya ve yeryüzünden silmeye karar... verdiğini mi söylüyorsun?
He's really just a guy, a friend.
Bir adam gerçekten, bir arkadaş.
But as one person who sees another in pain someone whom he considers a friend, or at the very least an ally I just want you to know that I'm willing to listen.
Ama karşısındakinin acı çektiğini gören biri olarak hele ki karşısındakini dost, en azından bir müttefik olarak gören biri olarak konuşmaya ihtiyacın olursa dinlemeye hazır olduğumu bilmeni isterim.
He's just a friend of mine I was trying to help.
Sadece arkadaşım. Yardım etmeye çalışıyordum.
He's just a friend, and he's gay and he was from Canada, and he needed a Green Card.
Bir dostumdu, eşcinseldi Kanada'ya girmek için yeşil karta ihtiyacı vardı.
Well, see, my friend Dignan didn't realize that this was a voluntary hospital... and he got this whole escape thing worked out... and he just got so excited about the thing...
Arkadaşım Dignan bu hastaneye zorla kapatıldığımı sanıyor. Bu kaçışı planladı.
He's not really a lawyer. He's just a friend! No he's a friend of mine from school.
O aslında bir avukat değil, sadece bir arkadaş, benim okuldan arkadaşım.
No. No. He's just a friend.
Sadece bir arkadaş.
Oh. Sleeps over sometimes, but he's just a friend.
Bazen yatıyoruz, ama sadece bir arkadaş.
Or he's just a friend.
Ya da bir arkadaşıdır filan. İris başı bağlı bir ev kızı değil ki.
Edwin Poole is a friend... he seems just go off the high dive...
- Bunun dışında, odandan bu kokaini çıkarmak için hiç çaba sarf etmedin? Kardeşimden oradan götürmesini istedim. - Etmedim.
He's just a friend.
O sadece bir dost.
I'm just trying to be a friend, which I'm sure that he needs right now.
Sadece yardımcı olmaya çalışıyorum, bu sıralar buna ihtiyacı olduğuna eminim.
He's a friend from home. He just came in to take a shower.
Eski bir arkadaşım.
If he's your friend... He's just a business contact
Sadece bir iş bağlantısı.
Well, he's not just a friend.
- Sadece dostum değil, müşterimdir.
He's just a friend.
Sadece arkadaşım.
He's just a misunderstood little boy who needs a friend.
O arkadaşa ihtiyacı olan gariban bir çocuk.
He's just a friend.
O sadece bir arkadaş.
He's just a friend.
Xander'la. O sadece arkadaşım.
He's just a friend of Amadou's, he gave me some pills.
Bazı ilaçlar verdi. Amadou'nun arkadaşlarından biri işte.
first, i don't have a boyfriend second, i'd like to have one third, he's just a friend and one spends entire nights with a'friend'?
Birincisi, benim bir erkek arkadaşım yok, ikincisi bir tane edinmek istiyorum, üçüncüsü, arayan sadece bir arkadaşım. Yani "arkadaşınla" bütün geceyi mi geçiriyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]