Just a friend traduction Turc
3,172 traduction parallèle
Do you think that he likes Korra as more than just a friend?
Korra'ya arkadaşlıktan öte bir şey hissediyor olabilir mi?
- She's just a friend.
- Sadece arkadaşım.
He says she's just a friend.
O sadece arkadaşı.
To tell you in person. Goldie isn't just a friend.
Goldie'nin sadece arkadaşımız olmadığını doğrudan söyleyebilmek için.
Ah, just a friend.
Ah, sadece bir arkadaş.
No, no. He's just a friend of mine.
- Yok, yok, arkadaşım o benim.
Is he just a friend?
Sadece arkadaş mı?
I just talked to a colleague over at Bellevue who told me that your friend there, Molly Benedict, has had her fair share of psychiatric care over the past decade.
Bellevue'deki meslektaşımla az önce konuştum ve bana Molly Benedict'in on yıl önce psikiyatrik tedavi aldığını söyledi.
Silver, he was just being a friend.
Silver, sadece iyi bir dost oluyordu.
I just need to speak with my friend for a second.
Arkadaşımla konuşmak gerekiyor. Geri çekil.
I just think it's sad that you can't be honest with a man who, as far as I can tell, is the closest thing you have to a friend.
Sadece gördüğüm kadarıyla arkadaşın demeye en yakın olan kişiye karşı dürüst olamaman bence biraz üzücü.
'Cause I swear I'm just holding that for a friend.
Yemin ederim ki benim değil, bir arkadaşım bırakmıştı.
Just... a friend.
Sadece... bir arkadaş.
He is just a friend.
Bir arkadaş.
We're just so glad that Trevor's made a friend.
Trevor'ın bir arkadaşı olduğuna çok sevindik.
He just needs a friend.
Sadece bir arkadaşa ihtiyacı var.
I just walked in on my sister and a friend christening my apartment.
İçeri bir girdim meğerse kardeşim ve arkadaşı vaftiz yapıyormuş.
It's just a good friend.
Sadece iyi bir dost.
I just got an e-mail from my friend from the D. A.'s office.
Biraz önce bölge başsavcısının bürosundaki bir arkadaşımdan bir e-mail geldi.
It's just Larry was a really good friend of mine...
Larry çok iyi bir arkadaşımdı.
While I'm still committed to bring that lunatic to justice, I'll not put innocent lives at stakes, just so you and your friend can play a game.
O manyağı hala adaletin önüne çıkarmayı istesem de sen ve arkadaşların oyun oynayacak diye masum insanların hayatını tehlikeye atma niyetinde değilim.
Yeah, remember sexual predator Matthew Hoffman in 2010? He killed a mother, son, and family friend just so he could take the 13-year-old daughter.
Evet, hatırlarsanız Cinsel Yırtıcı Matthew Hoffman 2010 yılında 13 yaşındaki bir kızı kaçırabilmek için bir anneyi, oğlunu ve bir de aile dostlarını öldürmüştü.
Then Jimmy and his friend suddenly jumped me and started hitting me just because I used to have a penis.
Sonra Jimmy ve arkadaşı sırf eskiden penisim olduğu için üstüme atlayıp bana vurmaya başladı.
Now, when she said I was an old friend, she was just referring to the fact that we've known each other for a very long time.
Eski arkadaşım derken birbirimizi uzun zamandır tanıdığımızı söylüyordu sadece.
The mystery man just took off with a friend.
Kimliği belirsiz adam bir arkadaşıyla birlikte gazladı.
I just got done meeting with a friend of mine who knew Larry, he said there were two other guys who went to Brinkerhoff with him,
Larry'yi tanıyan bir arkadaşımla konuştum. Onunla Brinkerhoff'a giden iki kişi daha olduğunu söyledi.
She was just trying to help a friend.
O sadece bir dostuna yardım etmeye çalışıyordu.
You know, just a CD from that guy that's not your friend?
Hani, arkadaşın olmayan bir adamdan bir Cd sadece.
He's just a colleague, certainly not a friend.
Sadece bir meslektaş, kesinlikle arkadaşın değil.
Now pull my underwear down with your teeth. I'll just go out with her as a friend, just like you do with the guys that you see. No problem.
Şimdi külotumu dişlerinle çıkar.
Well, that's just because you're a good friend, and friends are the second most important thing in life.
Şey, bu senin iyi bir arkadaş olman yüzünden. ve arkadaşların, hayatındaki en önemli ikinci şey.
Let's just say I'm a friend in the CIA.
CIA'den bir arkadaş, diyelim.
My brother's going through a breakup, and my best friend just met a girl.
Kardeşim ayrılık ile cebelleşiyor ve en yakın arkadaşım bir kız ile tanıştı.
She's just a... you know, a new friend.
O sadece... yeni bir arkadaş.
I'm just being a friend.
Dostça davranıyordum.
And I know Carrie must have made boatloads writing her 800-word column for a newspaper no one's ever heard of, but I just spent my last $ 7 having a fight with my best friend who, by the way, is not available at 3 : 00 p.m. on a Wednesday to console me about some guy, because she, too, has a job.
Carrie'nin hiç kimsenin adını bile duymadığı gazetesinde 800 kelimelik makalesini yazarak çizme koleksiyonu yapabildiğini biliyorum ama ben son yedi dolarımı onun da bir işi olması sebebiyle Çarşamba geceleri bir erkek meselesi için danışamadığım en iyi arkadaşımla kavga etmek için harcadım.
He was just a really good friend.
Çok yakın bir arkadaşımdı.
Uh, just some advice from a friend.
Bir dostun tavsiyesi.
Just, um, you know, tell- - tell your friend, uh, drink a lot of water.
Sadece arkadaşına söyle bol bol su içsin.
It's just, as her best friend, it is my duty to warn her when she's making a giant mistake, right?
Sadece en iyi arkadaşı olarak devasa bir hata yaparken onu uyarmak bana düşer, değil mi?
Let me just ask my friend Linus in Naval Intelligence.
Bırakın donanma istihbarattaki arkadaşım Linus'a bir sorayım.
It feels just like meeting a friend you haven't seen in a long time.
Uzun zamandır görmediğim bir dostumu görmüşüm gibi hissediyorum.
I just... went out to meet a friend.
Dışarıdan. Arkadaşımla buluştum.
It's not like I didn't know that you could have been angry... but I think I just thought of you as a comfortable friend, which I shouldn't have done.
Senin kızacağını bilmiyor değildim ama... Senin ne kadar anlayışlı olduğunu bildiğim için yapmamam gereken bir şey yaptım.
Um, just to a friend's.
Aa, bir arkadaşıma.
Governor, I just saw a friend.
Vali, az evvel bir arkadaşı gördüm.
Actually, we're just here meeting a friend.
Aslında, bir arkadaşımızla buluşmaya gelmiştik.
Just giving the, uh, boss's lady friend a quick tour.
Patronun hanim arkadasina içeriyi çabucak gezdirecegiz.
Just celebrating the life of a fallen hybrid friend.
Vefat etmiş melez arkadaşımızın şerefine içiyorduk.
( what you call a friend's wife ) Just call her Park Min Sook ssi.
Park Min Sook desene.
I've just returned from Argon, with a message from an old friend.
Daha yeni Argon'dan bir eski dosttan mesaj getirdim.
just answer the questions 19
just a little 454
just a man 25
just a joke 49
just answer me 27
just answer the question 165
just a second 863
just a moment 860
just a reminder 42
just a sec 327
just a little 454
just a man 25
just a joke 49
just answer me 27
just answer the question 165
just a second 863
just a moment 860
just a reminder 42
just a sec 327
just asking 127
just ask 167
just ask him 36
just a minute 1540
just a bit 103
just answer 21
just a little bit 285
just after 43
just a few days 42
just a few more minutes 52
just ask 167
just ask him 36
just a minute 1540
just a bit 103
just answer 21
just a little bit 285
just after 43
just a few days 42
just a few more minutes 52