He's right there traduction Turc
1,668 traduction parallèle
He punched me right there in the ribs just for fun.
Sırf zevk olsun diye, beni tam kaburgalarımdan yumrukladı.
The bungees were attached there and there, and he was released... from right about here.
Elastik ipi şuraya ve şuraya bağlamış. Serbest kaldığında yaklaşık buradaymış.
every time I turn on the tv, he's right there, cruising to the nomination.
Televizyonu her açmamda, orada duruyor, adaylığının sefasını sürüyor.
I-I went over to orson's to ask him to get you off my back, and the poor sap- - he--he'd written the whole sordid tale down and left it right there on the table.
Seni yakamdan düşürmesini istemek için Orson'a gittim, ve o aptalcık.. tüm pis hikayenizi yazıp, masanın üzerine bırakmıştı.
He's right there!
O hemen orada!
Just don't go moaning to me when some traffic cop pulls your serial killer over for speeding and he grabs your 15 minutes of fame and you realize the asshole could have been standing right there in front of you and it would have taken you 1000 light years to nail him.
Ancak trafik polisinin biri, seri kâtilinizi aşırı sürat nedeniyle kenara çektirip yakalar ve o küçücük şöhretinizi elinizden kaparsa ve sizin bin ışık yılında yakalayabileceğiniz o herifin aslında burnunuzun dibinde olduğunu fark ederseniz boşuna sızlanmayın.
He's right over there.
Şurada.
He's my brother. I can still be there for support, right?
O benim kardeşim, yine de destek olmak için yanında olabilirim, değil mi?
He's right there at his post.
Orada nöbet yerinde.
- He's right there.
- İşte orada. - Git.
And you know, he's up there watching us right now.
Bilyorsun, Şu anda burada biryerde bizi seyrediyordur.
Right now, he's in there.
Şu anda içerde.
There's gotta be some kind of line he's crossing here, right?
Burada bir sınırı aşıyor olması lazım, değil mi?
He's right over there.
İşte şurası.
Careful, he's pulling out right there.
Dikkat et, şuradan çıkmak üzere.
There's requirements for what he has to study, right?
Dersleri için gerekenler var, değil mi?
He's right there.
İşte orada.
He said there's some new stuff going up right now.
Yeni şeyler çıktığını söyledi.
He's doing great down there, right?
Orada işini iyi yapıyor, değil mi?
He's sitting out there right now, staring at your front door.
Şu an gözlerini kapına dikmiş oturuyor.
Yeah, he's right in there.
Evet, hemen orada.
- He's right back there.
- Hemen arkada.
He's sitting right there.
- Joe, orda oturuyor, tabi ki de dinliyor.
He's right there.
Adam orada olacak.
He's gonna do it right there.
Tam burada yapacak.
No, he's not! he's right there, and he just saw me!
Hayır, değil, işte şurada ve beni gördü.
He's sitting right there!
İşte şurada oturuyor.
He's gonna be okay in there, right?
Orada başına bir şey gelmez, öyle değil mi?
He's just there to make sure you're all right.
Orada sadece iyi olduğunuzdan emin olmak için bulunuyor.
He's, uh... he's right through there.
Hemen şurada.
Come on. He's right there.
Hadi ama, adam tam şurada oturuyor.
He's right there in the cooler.
Soğutucuda.
He's been frozen. He was right there!
Tam buradaydı.
And he explained to me that there was this network, right, and it got bombarded with all these hits, and it slowed it way down, and disabled the camera.
Bana açıkladı. Bir ağ varmış. Tıklama bombardımanına tutulmuş.
{ \ You know, } Your husband sat { \ right } there in that chair and told me that he dropped her in SoHo, where she called you from a pay phone.
Kocanız onu SoHo'da bıraktığını söyledi. Ariana sizi oradaki bir kulübeden aramış.
He's right. We got turned down by...? There was 127 other possible investors?
Gelecek ayki kiramızı ödeyebileceğimiz bir paramız bile yok şuan.
He's gonna find out, right now, because you are not going in there.
Hatta şimdi öğrenecek, çünkü oraya girmiyorsun.
Be discreet, he's right there.
Sessiz olsana, adam dibimizde oturuyor.
Well, he may be in custody, but that just means There's another psycho out there right around the corner.
O belki gözetim altında ama etrafta başka bir psikopat var.
He's right there.
Orada işte.
He's there right now, no lawyer.
Şu anda oradaymış, yanında avukatı yokmuş.
That's what he's out there talking to Detective Crews about right now.
Şu anda dışarıda, detektif Crews ile bu konu hakkında konuşuyorlar.
If we prove he killed the sheriff, that's a life sentence right there.
Eğer şerifi öldürdüğünü kanıtlarsak müebbet cezasını aldı demektir.
He's probably out there right now, scared and lonely.
Büyük ihtimalle şuan dışarıda, korkmuş ve yalnızdır.
What if I were to position him in a way where I get behind him, and then Frank could throw that blanket that he's got right there over us, and then that way you can't see the penetration.
Arkasına geçtiğimde onu şöyle bir pozisyona sokarsam, ve Frank olduğu yerden üzerimize bir battaniye atarsa, arkadan yasladığım görünmez.
Yes, he's sleeping right over there, just the way you like'em.
Evet, orada öylece uyuyor, tam sevdiğin gibi.
He's right, if the work stops, there are fines.
Haklı, eğer iş durursa borçlanırız.
For all you know he's probably back there rubbing out some special sauce for your veal parm right now...
Yine de, büyük ihtimalle dananı güzelce bir soslayıp önüne getirecek.
Hey guys, he's right there!
Hey çocuklar, bakın geldi.
All right, now he's finally gonna look at his cards there.
En sonunda kartlarına bakmaya başladı.
He's right bloody there.
Burada.
he's right 2452
he's right behind me 20
he's right outside 22
he's right over there 72
he's right about that 26
he's right behind you 25
he's right here 197
right there 2847
therese 78
there 14012
he's right behind me 20
he's right outside 22
he's right over there 72
he's right about that 26
he's right behind you 25
he's right here 197
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213