He's still there traduction Turc
1,189 traduction parallèle
He's still there...
Hala orada.
He's still out there.
Hâlâ dışarılar bir yerde.
He's got a pecker. It might only be this little but it's still there
Dalgaları bu kadar küçük de olsa, önemli olan var olması.
But if he's still there when Roman and Maurice start their game, he's gonna wish he was still inside.
Ama Roman ve Maurice oynamaya başladıklarında sorun çıkabilir. O zaman keşke içerde olsaydım diyecektir.
Then inside he felt his lost country, the years of his childhood on the island, his mother's face who still lived there, wake up inside.
O zaman içinde bir şeyler uyanmaya başlamış kaybettiği ülkesi, adada geçen çocukluk yılları hep orada yaşamış olan annesinin yüzü.
He's still out there.
O hala dışarda biryerde.
There's still no denying the fact that he pursued a married woman.
Bunun doğru olduğuna eminim. Ama hâlâ, evli bir kadını baştan çıkarmaya çalıştığı gerçeğini ortadan kaldıran bir şey yok.
It went well, but he still wants us there for Foote's testimony.
İyi gittiğini söyledi. Ama yine de Foote'un tanıklığı için orada olmamızı istiyor.
What's he still doing out there?
Hala ne arıyor orada?
What's he still doing there?
- Niye hâlâ sizin evde?
He's still not there!
Hala yerinde yok!
And there's still one he hasn't touched.
Ve bir tanesine hala ulaşamadı.
He's still out there.
O hala dışarıda bir yerlerde.
If she's still up there, she probably knows who he is.
Hâlâ oradaysa muhtemelen adamı tanıyordur.
He was in space for half an hour and there's no way that he's still...
Yarım saattir uzaydaydı ve hala yaşadığını söylemenin...
It's nice to know he's still there.
Hala orada olduğunu bilmek çok güzel.
Even if it were perfect, even if he made not one mistake, there's still his motive.
Kusursuz olsa, katil hata yapmamış olsa bile, bir cinayet sebebi gerekir.
He's still there.
Hala orada.
The worst thing is knowing that he's still out there.
En kötüsü hala dışarıda bir yerde olduğunu bilmek.
- And I'm told he's still in there.
Neden sonra hâlâ burada olduğunu öğreniyorum.
I can't believe they're still out there. He's gotta be frozen.
Hâlâ dışarıda olduklarına inanamıyorum.
Even with the cancer, he still passed his physical so there's no reason he can't fly the mission.
Kanser olmasına rağmen Albay Hawkins fiziksel testi geçti bu yüzden uçmaması için bir neden yok.
- He's still over there.
- Hala orda.
Well, I called Uncle Terry where he said he'd be staying... and there was no answer So I don't know if he's still in town
Terry dayının kaldığı yeri aradım... açan olmadı, hala burada mı bilmiyorum.
We gotta get in there, get him stoned off these clovers... grab the flute, and run like hell while he's still trippin'.
Oraya girip, yonca yaprağıyla kafa olmasını sağlayıp... kafası iyiyken flütü aldığımız gibi kaçmalıyız.
Look, he's still out there and he's about to strike again!
O hala dışarıda ve şimdi yeniden saldırıyor!
I think he still works there too.
Sanırım hâlâ orada çalışıyor. Gerçekten tatlı bir adam.
Maybe he is. But what we do know is that my guy is still up there... and they don't know Kessler's out.
Benim adamımın hala orada olduğunu biliyoruz.
Hey, Dan, he's still there.
Hey, Dan, hâlâ dışarıda.
The tower you can see over there, he built with his own two hands to house his still camera equipment.
Şurada gördüğünüz kuleyi sabit kamera teçhizatını yerleştirmek için kendi elleriyle yapmış.
looks like Jyou's still making phone calls, but there's no way he could have brought food or...
Jou hala telefonu deniyor.... Ama onda neler var acaba..
He's still there!
O hala orada.
He died of believing that There's still mystery in this world
O, bu dünya'da hala bilinmeyenler olduğunu düşünerek öldü.
He was right... there's still mystery in this world
O Haklıydı. Hala, Dünya'da şaşırtıcı şeyler var.
My boy's still in there, and he wants out.
Benim oğlum hâlâ içerilerde ve dışarı çıkmak istiyor.
Washington's still there, but he's all smushy.
Washington hâlâ duruyor ama ezilmiş.
So he's still alive, running around out there somewhere?
Yani Anton hala hayatta ve buralarda mı?
- He's still there?
- Hâlâ orada mı?
If that man comes out of that room and tells me he can't do anything that there's no way I can beat it will you still have the baby?
Eğer adam odadan çıkarsa bir şey yapamayacağını, bunu atlatmamın imkansız olduğunu söylerse, yine de bebeği doğuracak mısın?
So he's still out there.
Yani hâlâ serbest mi?
Whoever killed Nasedo is still out there... and he's probably close by.
Nasedo'yu kim öldürdüyse dışarıda bir yerde... Ve büyük ihtimalle çok yakınlarda
He was too fast. He's still in there, though. I can see the back door from here.
Hala orada.
He " s still in there.
HaIa o işin içinde.
Nope, I reckon he's out there still too tired to carry on.
Yo, sanırım hala orada bir yerde ve devam edemeyecek kadar yorgun.
- No, we need to see if he's still there.
- Hayır, hala orada mı, bakmalıyız.
But he's still there.
Ama, o hâlâ orada.
There's hundreds of He's not gonna know you. Just keep still.
Seni tanıması mümkün değil, sadece sessiz ol.
He's still there.
Aslında, hâlâ o yolda.
And he's still out there, flushed with cash and a.45 calibre.
Hâlâ da serbest. Para ve 45'likle beraber.
He's still there.
O hala orada.
Piper says he's still there.
Piper hala orada olduğunu söylüyor.
he's still in surgery 52
he's still sleeping 25
he's still alive 252
he's still here 112
he's still asleep 25
he's still breathing 71
he's still unconscious 20
he's still 19
he's still out there 85
he's still in there 38
he's still sleeping 25
he's still alive 252
he's still here 112
he's still asleep 25
he's still breathing 71
he's still unconscious 20
he's still 19
he's still out there 85
he's still in there 38
still there 93
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275