Here's the deal traduction Turc
1,774 traduction parallèle
All right, here's the deal.
Anlaşma şu şekilde.
Here's the deal :
Anlaşma şöyle ;
Here's the deal.
Mesele şu.
Here's the deal. Take the peacock.
Olay şu, tavus kuşunu düşün.
let's deal with the future when it gets here, okay?
Bunu zamanı gelince konuşalım, olur mu?
Here's the deal.
Olay şöyle.
MAYBE IT WAS NOTHING AT ALL, BUT HERE'S THE DEAL, OKAY?
Belki de hiç bir şey yok ama beni dinleyeceksiniz, tamam mı?
Yes, we do. So here's the deal.
Evet, o yüzden işte teklifim.
Here's your deal. Accessory after the fact.
Gerçeği söyledikten sonra, suç ortaklığı.
Here's the deal, Don.
Önerim şu, Don.
But what's the deal with the lunch lady here?
Ama buradaki yemekte tanışan çift ilişkisi de ne?
Okay, here's the deal.
Pekala, işin aslı..
- Here's the deal.
- Anlaşmamız şöyle.
- Okay, here's the deal.
Pekala, bir anlaşma yapalım.
Anyway, Brooksy, here's the deal.
Neyse Brooksy. Hikâye bu.
- So, here's the deal, guys.
- İşte anlaşma, beyler.
All right, here's the deal, Vince - -
Tamam, anlaşmamız şu Vince...
Here's the deal.
Durum şu.
Here's the deal - - you can help me withmy samantha problem, period.
İşte anlaşma – Bana Samantha problemimde yardımcı olabilirsiniz.
Now, here's the deal.
İşte anlaşma.
So basically, here's the deal.
Olay şu ;
Listen, I know you're disappointed that I'm not doing anymore treatments, but here's the deal, I just got married and I'm on my way to my honeymoon in less than 5 minutes.
Bakın, biliyorum artık tedavi olmadığım için hayal kırıklığına uğradınız,... ama olay şu, daha yeni evlendim ve 5 dakikadan kısa sürede balayına gidiyorum
I mean, a year ago, I make this big old deal about leaving Chapman Funk to go do great things with my life, and now here I am, working with my mother in this dead-end job, and my ex-boyfriend's sleeping on my couch because I need the rent.
Yani, bir yıl önce,... hayatımdaki en büyük olayı ChapmanFunk şirketinden ayrılarak yaptım,... ve şimdi buradayım, annemle geleceği olmayan işinde çalışıyorum,... ve eski erkek arkadaşım kanepemde yatıyor çünkü kiraya ihtiyacım var.
Here's the deal.
- Bunu söylemeye ne hacet. - İşte teklifim...
I'm sorry, man. I was just trying to climb the ladder over here and anyway, bottom line is the deal's off.
Kurura bakma, daha meslekte yeniyim her neyse asıl önemli olan anlaşma yattı.
- So here's the deal.
İşte anlaşma.
All right, Robyn, here's the deal.
Evet, Robyn. Durum şu.
Here's the deal... i'll come back to the company for 51 % ownership.
Anlaşma şu... Yüzde 51'lik hakla şirkete geri döneceğim.
Okay, look, here's the deal all right?
Al işte hallettim, tamam mı?
So, here's the deal : you do with your depressing little group of kids what I did with my wealthy, elderly mother :
Sana önerim yaşlı zengin anneme yaptığımı sen de sıkıcı, küçük grubuna yap :
Walter, the project that I've been working on was for you. Here's the deal.
Olay şu.
Why don't you tell everybody here Ted, what you're getting paid for this event? What you're getting paid scale, what's the deal?
Bu gece için kaç para aldın, onunla kaça anlaştın Ted?
So here's the deal. You got a choice.
Şimdi durum şu, bir seçim hakkın var.
They cannot be standing here, and the school is responsible, and I am responsible and obviously you don't think it's a big deal!
Burada tek başlarına dikilemezler. Okul onlardan sorumlu. Onlar benim de sorumluluğum.
All right, here's the deal.
Pekâlâ, olay şu.
Here's the deal. Two teams... Boys versus girls.
Olay şu ; iki takım, kızlara karşı erkekler.
It's your last chance, partner, or the deal dies right here.
Bu senin son şansın, ortak. Yoksa burada ölürsün.
Anyways, here's the deal. So. Listen, why are you clung to me?
Neyse, ne diyeceğim sana... Bana bak, neden bana yapışıp duruyorsun?
What's the deal here? Honestly.
Buradaki amacın nedir?
I can hit the call button and I can have the nurses in here to take you into surgery, or I can hit "send" - -that's the deal.
Çağrı düğmesine basıp hemşireleri seni ameliyata almaları için çağırabilirim,... ya da "gönder" tuşuna basarım, seç birini.
Okay, guys, here's the deal.
Pekala çocuklar, olay şu :
Okay, here's the deal.
Pekâlâ, işte çözüm.
Okay, here's the deal.
Kendi kendini tıraş edecek değil ya.
OK, here's the deal.
Pekâlâ anlaşma şu ;
Mama, look, if Charlie's gonna be staying here, then murder is part of the deal.
Oh, anne, bak, eğer Charlie burada kalacaksa cinayetlere alışmalıdır.
Uh, okay, look, uh, here's the deal.
Uh, tamam, bak, uh, iste anlasma.
Here's the deal. I really want to go.
Bak, gelmeyi gerçekten isterim.
- Okay, here's the deal.
- Anlaşma şu.
Okay, here's the deal.
Pekala, anlaşmamız şöyle.
Here's the deal - - You can't take the stand looking like that, george.
Bu görüntünle tanıklık yapamazsın, George.
Here's the deal.
Olay şu.
here's the thing 1106
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the question 18
here's the number 20
here's the story 23
here's the good news 37
here's the money 53
here's the plan 222
here's the address 50
here's the best part 17
here's the situation 47
here's the question 18
here's the number 20
here's the problem 91
here's the key 62
here's the truth 50
here's the keys 22
here's the 78
the deal is off 49
the deal was 29
the deal 34
the deal's off 56
deal 1720
here's the key 62
here's the truth 50
here's the keys 22
here's the 78
the deal is off 49
the deal was 29
the deal 34
the deal's off 56
deal 1720
dealer 65
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283
deal me in 31
dealer's choice 40
deal the cards 16
deal with this 26
deal's a deal 24
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283
deal me in 31
dealer's choice 40
deal the cards 16
deal with this 26
deal's a deal 24