English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / His parents

His parents traduction Turc

3,606 traduction parallèle
And he lives with his parents.
Ve ailesi ile birlikte yaşıyor.
Anyway, his parents hated me, So they prosecuted to the full extent of the law.
Her neyse, ailesi benden nefret ediyordu, bu yüzden kanunların son raddesine kadar bütün dava açma haklarını kullandılar.
THEY SAY THAT WHEN HE WAS YOUNG, HIS PARENTS TRIED TO
Anlat bakalım. Söylediklerine göre, daha gençken ailesi onu öldürmeye çalışmış.
But not too long ago, - Matias Nykvist and his parents contacted us.
Ama çok da uzun olmayan bir zaman önce Matias Nykvist ve ailesi bizi aradılar.
The blood test made when he enrolled school doesn't match his parents'.
Okula yazıldığında yapılan kan testi anne babasınınkiyle eşleşmedi.
Anyway, we're waiting for his parents to come down and okay us to pull the plug on him.
Ailesinin gelip, fişini çekmeye izin vermesini bekliyoruz.
Says here there's a disciplinary hearing for Ryder and his parents slash guardians tomorrow.
Burada Ryder'ın ailesi taksim velisi için yarın disiplin toplantısı olduğu yazıyor.
Both of his parents sacrificed a lot for tom's happiness.
Tom'un mutlu olması için ebeveynleri çok fedakarlık yaptılar.
But you could tell he was hurt. - Once this letter came out, This boy and his parents went and shouted it to the world.
Bu mektup ortaya çıkınca bu çocuk ve anne-babası bütün herkese duyurdular.
That he was gay. And I know that was a struggle for him, Because he still hadn't told his parents.
Bununla mücadele ettiğini de biliyordum çünkü daha ebeveynlerine söylememişti.
And she said, "we can't allow non-family members to see him Until his parents arrive."
Hemşire "Ebeveynleri gelene kadar aileden olmayan kimseye görme izni veremeyiz." dedi.
That if there's one thing that I could say to his parents,
Anne babasına söyleyebileceğim tek bir şey varsa o da şu olurdu :
It's not his fault, its his parents who raised him like this.
Onun suçu değil, anne babasının hatası. Onu böyle büyütmüşler.
If I ever meet his parents, I will question them face-to-face.
Şayet ailesiyle karşılaşırsam bu meseleyi yüz yüze soracağım onlara.
His parents took him back home.
Ailesi onu evine götürüyor.
What's weird is that a living person lived here with his parents well into his 60s then they died and he's still here like a paralyzed Peter Pan.
Garip olan, yaşayan birinin burada ailesiyle birlikte 60 yaşına kadar yaşamış olması. Hayır. Sonra ailesi ölüyor, ama o hala burada felç geçirmiş bir Peter Pan gibi.
Joel Summers, the headpiece of our totem pole, was adopted after his parents died.
Totem direğimizin en üst kısmı Joel Summers ailesi öldükten sonra evlat edinilmiş.
Both of his parents were doctors, or something like that.
Anne babası da doktor mu ne öyle bir şeymiş.
And his parents can deal with him.
Ve ailesi onunla başa çıkabilir.
My mom called his parents, and all I could hear her say was how good of a kid he was and how she didn't know how something like that could happen.
Annem ailesini aradı ve onun ne kadar iyi bir çocuk olduğunu ve böyle bir şeyi nasıl yapabildiğini anlamadığını söylediğini duydum.
He moved 1,000 miles away with his parents 6 months ago.
6 ay önce ailesiyle uzağa taşındılar.
His parents are away, so, um, I'm... probably gonna be doing it.
Ailesi burada değilmiş, yani ben... muhtemelen o işi yapacağım.
He lost both his parents that day and that kind of experience can provoke a dissociative disorder.
O gün ebeveynlerinin ikisini de kaybetti bu tür bir deneyim dissosiyatif bozukluğu tetikleyebilir.
Don't punish the boy for his parents'sins.
Ebeveynlerinin günahını çocuğa çektirmeyin.
Look, if you really want to find him, why don't you just start by talking to his parents?
Bak, onu gerçekten bulmak istiyorsan neden işe ailesiyle konuşarak başlamıyorsun?
You know, I'm calling his parents.
Ailesini arıyorum.
Apparently his parents love the fact that Billy's from a special family too and he's invited to the party.
Görünüşe göre ailesi Billy'nin özel ailesi hakkındaki gerçeği takdir etmişler ve onu partiye çağırdılar.
His parents didn't use a sperm donor did they?
Ailesi sperm bağışı kullanmamış, değil mi?
Ah, Luke is looking out for a little boy who is clearly getting far too much pressure from his parents.
Luke sadece ailesi tarafından çok fazla baskı görmüş bir çocukla ilgileniyordu.
His parents will defend him.
Ailesi onu savunacaktır.
His parents say that he's at a party right now.
Ailesi şu an bir partide olduğunu söyledi.
I spoke his parents.
Ailesiyle konuştum.
His parents died when he was two.
Anne babası o iki yaşındayken ölmüş.
He's forgotten he saw his parents die?
Anne babasının ölümünü gördüğünü unutmuş mu?
Instead, he was hiding at his parents'house, watching Star Wars in footie pajamas.
Onun yerine, Ailesinin evinde saklanıp, ayaklı pijamalarla Star Wars izliyordu.
It means his parents pressured the shit out of him because he was Asian, duh?
Asyalı olduğu için anne babasını ona ölesiye baskı yapıyordu demek.
His parents have kept him alive by force-feeding him protein shakes.
Ailesi zorla protein karışımları yedirerek hayatta kalmasını sağlıyor.
Do we know who his parents are?
Ailesinin kim olduğunu biliyor muyuz?
Well, maybe we should go to his home, talk to his parents?
Belki de evine gidip ebeveynleriyle konuşmalıyız?
- Tell that to his parents.
- Ailesine de öyle dersin.
But if Barron's convicted of the murders, then Legoff'll be declared dead and all of his assets will go to his parents.
Barron, cinayetten hüküm giyerse Legoff da ölü ilan edilecek. Tüm malvarlığı ebeveynlerine geçecek.
The boy didn't think about his parents, what he did to them by doing this.
Çocuk bu eylemi yaparak, ailesine neler yaşatabileceğini hiç düşünmedi.
All right, can you go over and talk to Danny and his parents?
Pekâlâ, gidip Danny ve ailesiyle konuşabilir misin?
How did his parents die?
Ailesi nasıl öldü?
Yeah, from his parents'grave.
- Evet ailesinin mezarından.
And, you know, his parents played a big role in that. His mom worked at culver
Annesi Culver'da çalışıyordu.
And we became like his adopted parents.
Sanki onu evlat edinmişiz gibi oldu.
It would be a challenge to come out to his parents. So, he was in Indiana for Christmas.
Noel için İndiana'ya gitmişti.
Parents Tauton discuss every night Then his father moved to apartment near the airport,
Tauton'un anne babası her gece tartışıyordu ve sonunda babası havalimanı yakınındaki bir eve taşındı.
Without his parents.
Yarın akşam yine yapmalıyız dedim. Ailesi olmadan.
The one who spent his entire life without parents,
Tüm hayatını anne babasından uzakta geçiren o çocuğun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]