English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm done talking

I'm done talking traduction Turc

409 traduction parallèle
I'm done talking to you, that's it.
Benden bu kadar, seninle konuşmayacağım artık.
Walter near done lost his mind thinking about money all the time, and Beneatha around here talking about things I just don't understand.
Walter sürekli para düşünmekten kafayı yemek üzere ve Beneatha benim hiç anlamadığım şeylerden bahsediyor.
I done all the talking I'm gonna do tonight.
Bu gece yapacağım bütün konuşmayı yaptım.
I'm done talking to a deaf man!
- Sağır bir adamla konuşmam bitmiştir.
My dearest friends, I'm done talking, and you can take it as you like :
Çok değerli dostlarım, konuşmamı bitirdim. Sözlerimi nasıl isterseniz öyle anlayın :
You're talking about things I haven't done yet in the past tense.
Benim daha yapmadığım işleri geçmiş zamanda konuşuyorsun.
- I'm done talking.
- Bir şey demiyorum.
- I'm done talking.
- Ben artık konuşmuyorum.
- If I had, I'd still be talking ; it's done now!
Eğer konuşsaydım, şimdi hala... konuşuyor olurdum ; ama şimdi bitirmiş durumdayım!
What the hell are you talking about? I have done everything - i.
Ben elimden geleni yaptım- - - "Ben", hep "ben".
I know what I'm talking about because I've done a little hustling in my time.
Ne dediğimi biliyorum, çünkü ben de biraz fahişelik yaptım.
I'm not done talking to you.
Konuşmam daha bitmedi.
- I know. And I'm done talking.
- Biliyorum ama konuşmaktan bıktım.
I'm done talking.
Konuşmamı bitirdim.
I thought we were done talking. - No.
Özür dilerim konuşmayı bitirdik sandım.
Somehow, talking to Jennifer telling her all about the past nine years- - about all the things that happened to me what I've done, what I've been thinking about- - it's like telling Mom.
Jennifer ile konuşmak,... geçtiğimiz dokuz yılda olan biten her şeyi,... başımdan geçen tüm olayları, neler yaptığımı,... neler düşündüğümü anlatmak, tıpkı annemle konuşmak gibi.
And son, if I'm talking to you, I'm not getting things done.
Evlat, seninle konuşmaya devam edersem hiçbir şeyi bitiremem.
Trying to do my duty, indeed. Everybody knows I have always done my duty, without talking about it before my face in that rude manner.
Görevimi yapmaya çalışıyorum.Herkes her zaman görevimi yerine getirdiğimi bilir ve bunu böyle kaba bir şekilde yüzüme vurmadan yaparım.
"Fix it, Raymond, talk." I'm done talking!
Ayarla. Konuş. Konuşmuyorum!
Yeah. It totally fell apart... which is actually, you know, a good thing... because the guy was talking to me about signing over all the rights and I never would have done that.
Her şey çöktü ama aslında iyi oldu çünkü adam bütün haklarımı devretmekten bahsediyordu ve asla böyle bir şey yapmazdım.
Simon, I'm not done talking with you yet.
Simon, seninle konuşmamız bitmedi.
Don't walk away when I'm talking to you. - Okay. We're not done.
Seninle konuşurken yürüme!
I'm done talking.
Daha konuşmayacağım.
I think that all the talking has done us a lot of good.
Bence bütün bu konuşmalar bizim açımızdan yararlı oldu.
Lois you thinking I'm having fun... I spent 2 days on this and I even saw a paragraph that really sucked and then I rewrote it. Malcolm had never done this before, but last night, I say look I can not stop talking while you try to read.
Lois burada çok eğlendiğimi düşünebilirsin... 2 Gündür burada zaman harcadık ve bütün parağrafı ezberledim.
- I'm done talking about this.
- Bunun hakkında yeterince konuştum.
I'm not done talking yet.
Henüz sözümü bitirmedim.
Well, she can do whatever she wants, because I'm done talking to her.
Nasıl isterse öyle yapsın, çünkü ben onunla artık konuşmayacağım.
I'm done talking to you.
Bir daha seninle konuşmayacağım.
In fact, I bet that after you two are done playing racquetball or talking or whatever you crazy kids are calling it, you'd like nothing better than to just lie there and watch her sleep.
Aslında konuşmanızı racquetball oynamanızısı bitirdikten sonra anladım. veya sizin gibi deli çocuklar her ne diyorsa, Seni onun yanına uzanıp onu izlemekten başka hiçbirşey daha iyi hissettiremez
If I ever meet a sea turtle, I'll ask him - after I'm done talking to the shark.
Deniz kaplumbağasına rastlarsam sorarım. Köpekbalığıyla sohbetten sonra.
- I'm done talking about this.
- Konuşmaktan sıkıldım. Üzerinden.
I'm done talking now. - Me too.
- Artık konuşmaktan bıktım.
I'm done talking to this guy.
Bu adamla konuşmayın.
I just got done talking with a client... and I have to get ready to meet him.
Bir müşteriyle konuştum ve onunla buluşmak için hazırlanmalıyım.
Keep talking. I'll sweep out the cage when I'm done.
Konuşmaya devam et de işim bittiğinde kafeste temizlik yapayım.
Now, I'm talking about what needs to be done.
Şimdi, ben yapılması gerekenden bahsediyorum.
No, I'm done talking about the book.
- Kitap hakkında konuşmayacağım.
Look, I'm done talking about this.
Bu konu hakkında konuşmayacağım artık.
I'm not done talking with you.
Konuşamam bitmedi daha.
Do you know what? It's been fun, but I'm done talking to the one time.
Bakın, çok eğlendim ama söyleyeceklerim bu kadar.
- I'm done talking to you, Turtle.
- Seninle konuşmuyorum, Turtle.
I think they're done talking.
Sanırım konuşmayı bitirdiler.
TALKING WON'T FIX WHAT I'VE DONE TO HER.
Konuşmak ona yaptığım şeyi tamir etmez.
- I'm done talking.
- Bildiklerimi söyledim.
I'm not done talking to me!
Benimle konuşmayı bitirmedim!
I'm done talking about it.
Bununla ilgili konuşmam bitti.
And I'm done talking to you.
Ben de artık seninle konuşmayacağım.
I'm not done talking to you!
Birazdan orada olurum.
I'm not done talking to you! Hey, body!
Hey, kafasız vücut!
- I'm not done talking. - Leave me alone. Come out!
Henüz sözümü bitirmedim Tobe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]