I'm good at that traduction Turc
903 traduction parallèle
I'm not good at things like that.
Bu tarz şeylerde pek iyi değilimdir.
That's too bad. We could've lived together with me reading all the books that you'd recommend and with me teaching you all the sports that I'm really good at.
Sen bana kitap tavsiye ederdin ben de sana bildiğim sporları öğretirdim.
I didn't get a very good look at that man the night he ran from the Caldwell house.
O gece Caldwell House'dan kaçan adama çok iyi bakmamıştım.
and it is a fact that a wife, even a good one, is not always the right thing to have in a company, if you understand what i'm getting at, but my doucie, my wife,
Ve bir eş iyi bile olsa bir turneye götürülmesi her zaman doğru bir şey değildir. Ne demek istediğimi anlıyorsanız. Ama benim karım, Daucie...
I'm really not very good at that sort of thing, sir.
Bu tür şeylerde gerçekten pek iyi değilimdir efendim.
But I guess I'm what's known in the dime novels as a renegade, and a darn good one at that.
Ama tahminimce şu ucuz romanlardaki yazılanlar gibi bir hain olarak bilinirim ve de aynı zamanda bazılarında iyi biri olarak.
I must look funny to you, but if you went to Mandrake Falls you'd look as funny, only nobody'd laugh at you, because that wouldn't be good manners.
Size komik görünüyor olmalıyım ama Mandrake Falls'a gitseydiniz siz de komik görünürdünüz. Fakat orada kimse size gülmezdi çünkü terbiyeye sığmazdı.
I hope, Godfrey, that you're very good at shining shoes.
Godfrey, umarım ayakkabı parlatmada oldukça iyisindir.
Tonight at dinner, I understood what you said about the good and evil in people and how it's that way in all of us.
Bu gece yemekte, iyi ve kötü insanlar hakkında söylediklerini ve hepimizin içinde olduğunu anladım.
- Sorry, I'm not good at that sort of thing.
- Üzgünüm, bu tip işlerde iyi değilim.
When I got a good look at him, I saw that he wasn't any prowler.
İyice baktıktan sonra onun etrafı gözetleyenlerden biri olmadığını anladım.
I'm really good at that.
Çok iyiyimdir.
Also, I had a good look at this Joe and, well, I'm only being honest with myself when I say that in my opinion, he's even better-looking than I am,
Ayrıca, Joe'ya iyice baktım ve tamamen dürüstçe söylemem gerekiyor ki benim fikrime göre, o benden çok daha yakışıklı.
Well, I was gonna write to you, Cousin Kay... but I'm not very good at those things... and, well, then so much time went by that I...
Sana yazacaktım Kay ama bu tür şeylerde pek iyi değilimdir ve, şey, sonra o kadar süre geçti ki...
I'm not very good at that.
- Şey, o tür işlerden pek anlamam.
I think I'll go take a look at that portrait. Good-bye.
Sanırım gidip o resme bakacağım.
That night in my room in the Wyoming you asked me not to kill your husband and I took a good look at myself in the mirror.
Wyoming'de o gece odamda kocanı öldürmememi istemiştin. Aynada kendime iyice bakmıştım.
I presume that's good, at least most men seem to think so.
Sanırım bu iyi, çoğu erkek öyle düşünüyor.
I'm new at this job, but it's not good to talk that way to a US senator, even if he is an idiot.
Sayın bakan, ben bu işte henüz yeniyim, Ancak bir senatörle bu şekilde konuşmak doğru değil - adam aptal olsa bile.
I think I owe it to you to be frank. - You're all good I'm thinking of... and I really have that at heart, perhaps more than I should. - Yes, by all means.
Açık konuşabilir miyim?
I'm forced to fight him now and crush him but at least he gave me with open hands everything that is at all good in me, and you have never given me anything but your copping mediocrity and your everlasting obsession
Hatta hatta amcan İmparator August gibi yüzlercesi! Onunla savaşmak zorunda kaldım ve şimdi onu ezdim ama... en azından benim için iyi olduğunu düşündüğü ne varsa... cömertçe bana verdi. Ama sen bana, vasatlığınla başa çıkma çabalarım haricinde... hiçbir şey vermedin.
Yes. "You need very little movement... to make a good cast with a spinning reel." I must've missed that.
Evet. "Çok hafif hareket gerekiyor. döner makara ile iyi bir atış yapmak için" Gözden kaçırmışım herhalde.
I'm sure you're very good at that.
Bunda iyi olduğundan eminim.
I'm very good at that.
Bu işte çok iyiyimdir.
I couldn't make out her face at that distance, and I'm not very good at faces anyway.
Bu mesafeden yüzünü seçemiyordum. Gerçi yüz hatları bağlamında pek başarılı olduğum da söylenemezdi.
After some preliminary guessing games, at which I was never very good it was explained by my daughter that she intended to get married and that her intended was a young man whom I'd never met who happened to be a Negro.
Pek beceremediğim tahmin etme oyununu oynadıktan sonra kızım bana evlenmek istediğini söyledi. Müstakbel eşi hiç tanımadığım genç bir adamdı ve zenciydi.
I tried to shoot low, but I'm not very good at that.
Yaralamak için ateş etti ama..., pek başarılı olamadım...
I'll show'em that I'm good at something.
Bir konuda iyi olduğumu onlara göstereceğim.
– No, I wasn't very good at that.
Ama işe yaramadı, bu yüzden sonuna kadar Clermont-Ferrand'da kaldım.
You guys did have a good game that day Yes, I was at the mahjong table that day
O gün siz kankalar iyi oyun çıkarmışsınız evet, o gün ben de mahjong masasındaydım
We both know that I was never really that good at it anyway.
Zaten ikimiz de bu işte fazla iyi olmadığımı biliyoruz.
I'm pretty good at getting people to buy that Apache Herb Tonic.
İnsanlara Apaçi Bitki İlacı satmakta çok iyiyimdir.
I'm no good at that.
Baba olmayı beceremedim.
Look I'm no good at being noble. But it doesn't take much to see that the problems of three little people... don't amount to a hill of beans in this crazy world.
Asi olmayı beceremem ama üç kişinin sorunları bu çılgın dünyada pek önemli değil.
I'm good at that.
O konuda iyiyim
I have friends, lovers, children and a job I enjoy that I'm good at.
Dostlarım, aşıklarım, çocuklarım var. İyi bir işim var. İşimi seviyorum.
I guess I haven't been too good at that, have I?
Sanırım çok iyi davranmadım, değil mi?
I called the man and got him on the line. That didn't do no good neither'cause he said... the man at the first place should've already sent it to my address.
O yüzden adamı aradım, ama o da işe yaramadı çünkü ilk gittiğim yerdeki adamın eve göndermiş olması gerekiyormuş.
I - I decided to come back to the reality of an Francisco, uh, to regain my perspective and my humility... a-and spend more time at the one thing in this world that I'm really good at :
Görüş açımı ve alçak gönüllülüğümü geri kazanmak ve iyi olduğum tek şey olan borsada daha fazla zaman geçirmek için...
Good. I'm going at Melinda's place and I'll see you after that.
Ben şimdi Melinda'nın evine gidiyorum, seninle sonra görüşürüz.
That I'm-good-at-making-money guy is the president of LOEL Department Store.
"Çok para kazanıyorum" var ya LOEL mağazasının başkanıymış.
So I wanted to get a good look at that tread design.
İşte bu nedenle o yer tutuş tasarımına iyice bakmak istedim.
We have to take our possessions and flee. I'm very good at that.
- Tüm mallarımızı alıp kaçacağız.
That's when I get a good shot at him, without a chance of blowing the nitro.
Bu arada dinamitlere değmeden onu kurşunlarım.
I'm a good lawyer and I'll probably wind up going to jail and being disbarred and I don't know what I did that was so goddamned awful.
İyi bir avukatım ve muhtemelen sonum hapishane olacak ve barodan atılacağım ve bu kadar korkunç ne yaptım bilmiyorum.
I'm not good at that sort of thing.
Böyle şeylerde pek iyi değilim.
Of course, I redouble my efforts to look professional... cutting and snipping for all I'm worth... mainly because I know that if those two others so much as suspect my distress... and the implied doubt that this repetitive and smelly work... is doing any social good at all... then I'd be next over the stone.
Tabii ki, Profesyonel görünmek için, iki misli çabalıyorum. Benim için tek önemli olan, parçalamak ve kesmek... çünkü biliyorum ki, eğer diğer iki rahip rahatsızlığımdan kuşkulanırsa... ve ben herhangi bir şekilde, bu tekrarlanan, kokuşmuş işin... hiç bir iyi tarafı olmadını ima edersem... bir sonraki kurban ben olurum.
I'm good at that.
Bu konuda iyiyimdir.
You know, I just didn't get that good a look at him.
Biliyor musunuz, ben ona pek iyi bakamadım.
I respect a man that's good at what he does.
Ben yaptığı işte iyi olan adamlara saygı duyarım.
Sir, I used to rodeo... and I was good at it. That's irrelevant.
Eskiden rodeo yapardım ve bu işte iyiydim.
i'm good 4884
i'm good at it 65
i'm good either way 17
i'm good at this 41
i'm good here 30
i'm good to go 71
i'm good now 27
i'm good at my job 18
i'm good with it 16
i'm good at what i do 20
i'm good at it 65
i'm good either way 17
i'm good at this 41
i'm good here 30
i'm good to go 71
i'm good now 27
i'm good at my job 18
i'm good with it 16
i'm good at what i do 20
i'm good for it 53
i'm good with that 53
at that point 168
at that time 260
at that moment 137
at that 82
at that age 33
i'm going home 825
i'm gonna fuck you up 17
i'm going out tonight 18
i'm good with that 53
at that point 168
at that time 260
at that moment 137
at that 82
at that age 33
i'm going home 825
i'm gonna fuck you up 17
i'm going out tonight 18
i'm going to sleep 71
i'm gonna kill you 458
i'm glad to see you 135
i'm gonna die 222
i'm going to work 99
i'm great 475
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225
i'm gonna kill you 458
i'm glad to see you 135
i'm gonna die 222
i'm going to work 99
i'm great 475
i'm going to die 127
i'm going to take a shower 34
i'm going crazy 146
i'm going to kill you 225