English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm mary

I'm mary traduction Turc

1,702 traduction parallèle
I have students clamoring to get into my class, and I have offered a little extra credit for anyone that does the bloody mary ritual, and the first kid that dies, I'm giving an automatic "A."
Dersime girmek için, bir ton öğrenci yaygara kopardı. Ve ben de onlara "Kanlı Mary" ayini yapan ve bu yolda ilk ölene, direk olarak A vermeyi teklif ettim.
Well, I'm sure you've heard that the doctor wrglyon pronounced mary dead, but do you know who the doctor was?
Eminim doktorun, yanlışlıkla, Mary'nin öldüğünü söylediğini biliyorsundur. Ama doktorun kim olduğunu biliyor musun?
I can help you, but you have to let mary go.
Sana yardım edebilirim. Ama önce içindeki Mary'nin gitmesi lazım.
You get back, you tell Mary I'm up for parole in three months.
Dön ve Mary ye söyle, üç ay içinde şartlı tahliye olacağım.
W... Well, I will not trouble you to go, Mary dear.
Senin gitmende bir sakınca yok Mary hayatım.
So I hope you'll make it very special for Mary Jane.
O yüzden umarım teklifin Mary Jane için çok özel bir şey olur.
I'm Mary Ilene Caselotti.
... ben Mary Ilene Caselotti.
I'm taking Mary, and I'm going to Mexico.
"Mary'yi de alıp Meksika'ya gidiyorum."
I'm not like those fakers, Mary - those cheap chiselers. I'm like you.
Ben senin gibi ucuz hokkabazlardan değilim Mary.
Mary, I'm afraid...
Mary, korkuyorum.
I have to go to St. Mary's now and deliver a baby.
Şimdi St. Mary's'e gidip bir doğum yaptırmalıyım.
And tell Mary I said I'm sorry.
Mary'e üzgün olduğumu söyleyin.
I don't get you, Mary Jane- - helping her.
Seni anlamıyorum Mary Jane. Ona neden yardım ettin?
Look, I know I'm throwing a real Hail Mary here.
Bak, Biliyorum biraz garip kacacak ama.
- I'm Mary.
- Ben Mary.
I listen to what I'm thinking and I'm sitting in some class or laying around with Mary, and I wonder if it's me.
Aklıma ne geldiyse onu yapıyordum Mary'le aynı sınıfta okuyor ve beraber oluyorduk. Bu ben miyim? diye merak ediyordum.
I'm Mary.
Ben Mary.
Holy Mary, mother of God... I wished badly the other day. I'm sorry.
Kutsal Meryem Tanrının annesi, geçen gün istediklerim yanlıştı.
As you approach the water with your billy or your fishing rod a Mary River crocodile at 12 foot... What does it look like when I'm down there?
Çaydanlığınızla ya da olta kamışınızla suya yaklaşırken 3,5 mt uzunluğunda bir Mary River timsahı...
Oh, Mary, I'm so glad you're back.
- Mary, döndüğüne çok sevindim.
I received a letter only this morning from sister Mary.
Daha bu sabah kardeşimiz Mary'den bir mektup aldım.
- Damn it, Mary, I'm late.
- Kahretsin, Mary, geç kaldım.
I will stay with Mary, Charles.
Ben Mary ile kalırım Charles.
I'm sure she doesn't mean half the things she says, but... you know the kind of life Mary wants.
Söylediklerinin yarısında bile ciddi olmadığından eminim ama... Mary'nin istediği hayatın nasıl olduğunu biliyorsun.
I'm sorry, Mary.
Üzgünüm, Mary.
Otherwise, I'm gonna do Mary Ann a favor,
Nasılsın, kürek kafa?
Don't hide behind Mary Ann. All I'm...
Kocanın 1500 $ ı işe götürdüğünü mü tahmin ediyorsun?
Not with Mary Ann inside. I'll meet you back here, 9 : 00.
Ve eğer bunu size verirsem, sonra kocam yeniden kumara başladığımı öğrenecek, ve çocuklarımı benden alacak.
He thought Jimmy'd be here. I'm sorry, Mary Ann.
Bu iyi, ama başka koşullar da var.
The Virgin Mary had come to her and told her that as long as I wear this medallion everything would be okay.
Bakire Meryem gelmiş ve onu tutmuş o zamandan beri bu madalyonu takarım her şey güzel olacak.
And I, or, Mary Lou, am helping my sisters through this very difficult time.
Ve ben yani Mary Lou kardeşlerime bu zor zamanlarında yardım ediyorum.
I'm Mary Lou Baumgartner.
Ben Mary Lou Baumgartner.
A month ago, regular readers of this column will remember I advocated a little more passion in our native cinema, that perhaps physical love was not best expressed by a small peck on our jaunty hero's cheek by his long-suffering wife, YOUNG MARY : as he sets off for work in the morning whistling.
Bu köşenin düzenli okuyucuları geçen ay, ülkemiz sinemasında daha fazla tutkuya ihtiyaç olduğunu savunan yazımı hatırlayacaklardır belki de fiziksel aşkı en iyi temsil eden şey, sabahları ıslık çalarak işe gitmeden önce karısı tarafından yanağından öpülen neşeli bir erkek değildi.
MARY : I felt myself getting excited.
Heyecanlandığımı fark ettim.
But for you, young Mary Gilbert, I will make an exception.
Ama sizin için, genç Mary Gilbert bir istisna yapacağım.
I know you think I'm a snob, Mary...
Beni züppe bulduğunu biliyorum, Mary...
MARY : I had my chance then.
Fırsatım buydu.
- I'm Mary Gilbert.
- Ben Mary Gilbert.
MARY : I thought, " I should have done that.
"Bunu ben de yapmalıyım" dedim.
MARY : I peered at them.
Onlara baktım.
I was looking for Mary Lewis.
Mary Lewis'e bakmıştım.
I'm sure.
Mary. Mary.
I can't quite work it out but it does remind me of Mrs Royston in the post office back in St Mary Mead.
- Nedenini tam çıkaramadım ama bana St. Mary Mead postanesindeki Bayan Royston'u anımsattı.
Well, I think Mary and I are going to spend it together.
Ben Mary ile beraber geçireceğim sanırım.
I'm the grump's wife Mary.
Oh! Ben huysuzun karısı Mary.
I'm the manager of the Montecito.
Mary Connell, kumarhanenin yöneticisi.
Jal, I'm Mary.
Jal, ben de Mary.
- Mary? Honey, I'm right here.
- Mary. hayatım, buradayım.
Now I have to call Tom and Mary Hall.
Şimdi Tom ve Mary Hall'u aramalıyım.
I call mary my english mare because I ride her so often.
Mary'ye ingiliz atım derim çünkü ona sürekli biniyorum.
I was helping Mary.
Mary'ye yardım ediyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]