English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm perfect

I'm perfect traduction Turc

3,220 traduction parallèle
After all these years, I thought I met the perfect woman.
Onca yıldan sonra mükemmel bir kadınla tanıştığımı düşünmüştüm.
[Katie Hampton] ♪ I'm not perfect, I'm no snitch ♪
Ne mükemmel biriyim ne de bir üşütük
I'm telling you, it's the perfect place.
Size buranın kusursuz bölge olduğunu söylüyorum.
Okay, I got the chafing dish, salt and pepper shakers- - perfect matches, both.
Yemek takımını getirdim. Tuzluk ve baharatlığı da. İkisi de takım.
I know I wasn't the perfect father, but I am not that guy you think I was.
Mükemmel bir baba olmadığımı biliyorum ama ben olduğumu sandığın o herif değilim.
I'm happy to take you anywhere you like. Perfect.
Mükemmel.
I think we left "perfect" four bird stories ago.
Sanırım "kusursuzluğu" dört kuş hikayesi önce geride bıraktık.
and be happy one day? And then the minute I actually started living my life, then that would be the perfect time to find out that you had lied to me?
Tam hayatıma başladığım dakikada, bana yalan söylediğini öğrenmem için daha mükemmel bir zaman olamazdı.
So when things fall apart with Spencer and you, Marlowe and I have met the perfect person.
Spencer'le ayrıldığınızda, Marlow'la seni mükemmel insanla tanıştıracağım.
I will not rest until I find you the perfect date.
Sana harika bir randevu bulana kadar huzur bulmayacağım.
I was so close to creating the perfect man.
Kusursuz erkeği yaratmaya çok yaklaşmıştım.
Oh, speaking of, I'm hosting Little Miss Perfect's bachelorette party tomorrow night.
Yarın Bayan Mükemmel'in bekarlığa veda partisini düzenliyorum.
- Wow, I'm with Russell. Perfect.
- Vay, Russell'layım, harika.
I start out with lunch, then I do a little clothes shopping, work out with my trainer, and then end the day with a steam. The perfect sabado.
Öğle yemeği ile başlarım, sonra biraz kıyafet alışverişi yaparım, koçumla egzersiz yaparım, sonra da günü buhar banyosuyla bitiririm.
I will find you the perfect place, or my name is not Suzanne Thomson-Perez-Kline-Jensen.
Benim de adım Suzanne Thomson Perez Kline Jensen'se size mükemmel bir yer bulacağım.
I'm perfect.
Mükemmelim.
No, unlike the rest of humanity, I'm perfect.
Hayır, insanlığın geri kalanının aksine, harikayım.
Look, I know the world's not a perfect place, but Jabbar's world is perfect, okay?
Bak, dünyanın mükemmel bir yer olmadığını biliyorum, ama Jabbar'ın dünyası mükemmel, tamam mı?
- I have to be in perfect
- Bu gece direk eve gideceğim ve hemen uyuyacağım.
Talia, I have to be perfect tomorrow... perfect and glowing and 25 by 10 : 00.
Talia, yarın mükemmel olmalıyım saat 10 kadar 25 yaşında ve ışıl ışıl görünmeliyim.
I just, I wanted to look perfect for you on our wedding day. Are you kidding?
sadece düğün gününde kusursuz görünmeye çalışıyorum şaka mı yapıyorsun?
Because you think I'm perfect, and I didn't wanna disappoint you.
Çünkü beni mükemmel sanıyorsun. Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim.
I know it's silly, but ever since high school, I thought that bigger boobs were the thing that would make my life perfect.
Saçma olduğunu biliyorum, ama liseden biri daha büyük göğüslerin hayatımı mükemmel yapacak şey olduğunu düşündüm.
The reason I've tried to stay young was so that I would have enough time to find the perfect woman.
Hep genç kalmaya çalışmamın nedeni mükemmel kadını bulmak için yeterli zamanımın olması içindi.
I'm telling you, it's the perfect cover.
Diyorum ya sana, mükemmel bir yöntem.
I may not have been the perfect mother, but I was a hell of a lot better to you than Nana was to me.
Bunu kutlamalıyız. Belki mükemmel bir anne değildim ama Nana'nın olduğundan çok daha iyi annelik yaptım sana.
I wanted it to be perfect but she wanted so many different things, which was I supposed to do?
Mükemmel olmasını istemiştim ama çok fazla farklı şey istiyordu. Hangisini yapmalıydım?
Of course, we'll have to make some adjustments, because I'm not as totally perfect as that girl,'cause we can't all be supermodels.
Tabii bazı değişiklikler olacak, çünkü bu kız kadar güzel sayılmam. Hepimiz manken olamayız ya.
I'm sorry if I want things to be perfect when I meet the girl... My son is going to marry.
Oğlumun evleneceği kızla tanışırken her şeyin mükemmel olmasını istediğim için kusura bakma.
I didn't realize how much I missed it, but now that I'm back and I'm with you, New York has never seemed more perfect.
Ne kadar özlediğimi unutmuşum, ama şimdi seninle birlikteyim, ve New York hiç bu kadar harika olmamıştı.
And here those precious souls have waited for the perfect host, a task I was beginning to believe was impossible until this book was brought to me.
Bu kitap bana getirilmeden önce onlara mükemmel bir taşıt bulmanın imkansız olduğuna inanmaya başlamıştım.
I will get back to making your wedding absolutely perfect.
Geri dönüp, düğününü mükemmel bir şekilde yapacağım.
We offer one brand, our brand, like MILF, that you grow and perfect, and I sell.
Tek bir ürün sunacağız, bizim ürünümüz. MILF gibi. Sen kusursuzca yetiştireceksin, ben satacağım.
Until I met you, my life was perfect.
Seninle tanışana kadar hayatım muhteşemdi.
I mean, Casey gave me the perfect opportunity to be my impatient self... you know, to pressure him and demand answers, and... and I didn't.
Casey bana en uygun şansı verdi, sabırsız halim olabilmem için, ona baskı yapıp cevap istemem için ve... ve ben yapmadım.
I'LL HAVE TO TALK TO CRAIG, BUT I THINK YOU WOULD BE PERFECT FOR THE JOB.
Bende Craig ile konuşacaktım, ama bence sen bu iş için mükemmelsin.
Ines, I'm sure he's perfect...
Ines, iyi biri olduğuna eminim...
Dr. Lahiri, I bought the perfect costume for you.
Dr. Lahiri, sizin için muhteşem bir kostüm aldım.
Are you suggesting that because my life isn't perfect, I'm self-medicating?
Hayatım çok iyi olmadığı için kendi kendimi tedavi etmeye çalıştığımı mı söylüyorsun?
Unfortunately, we live in a society that puts a premium on white women with perfect noses, and right now I'm 0-for-2.
Maalesef, mükemmel burunlu beyaz kadınların değerli görüldüğü bir toplumda yaşıyoruz. Şimdi 2-0 gerideyim.
Look, I met the perfect guy named Sean at Java Java.
Bak, Java Java'da Sean adında harika bir adamla tanıştım.
It's perfect'cause I'm sort of a down-home, America's sweetheart type.
Bu oldukça mükemmel, çünkü ben bir çeşit amerikanın sevilen kasaba kızı tipinde sayılırım,.
On the college entrance exam, I got perfect score on Earth Science, you see!
Üniversiteye giriş sınavında yerbilimlerinden tam puan almıştım!
I didn't have the will to give up searching for this - this perfect little soul that we made.
Ben olacak yoktu arama vazgeçmek Bunun için - Bu mükemmel küçük ruh yaptığımız.
Unfortunately, I'm unable to play detective today. But I know somebody perfect.
Ne yazık ki, detektifcilik oynayamıyorum bugün ama bu iş için çok uygun birisini biliyorum.
He works in product development, which is, like, perfect for me because I love products, and he's Jewish.
Ürün geliştirme departmanında çalışıyormuş, bu benim için mükemmel. Ürünlere bayılırım ve çocuk da Yahudi.
I will tell you when we have a perfect take.
Mükemmel bir kayıt yaptığımızda sana söyleyeceğim.
I mean, there I was, wearing the perfect red lipstick, sitting in a hotel lobby listening to stories about Berlin.
İşte oradaydım, mükemmel kırmızı bir ruj sürmüş, otel lobisinde oturmuş, Berlin'le ilgili hikayeler dinliyordum.
I'm nature's perfect choking machine!
Ben doğanın mükemmel boğma makinesiyim!
I'm going to get a tattoo of you somewhere special, and if you grow a little beard, it will look perfect.
Özel bir yerime dövmeni yaptıracağım ve eğer bıyık bırakırsan, süper görünecek.
So, since you are all our closest friends... except you... and you and you, now seems like the perfect time to tell you that Bryan and I are pregnant.
Hepiniz bizim en yakın arkadaşımız olduğunuz için sen hariç ve sen ve sen... Şu an Bryanla bir çocuğumuz olacağını duyurmak için çok güzel bir zaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]