I'm there traduction Turc
95,713 traduction parallèle
- You saw the ring? Yeah, he actually didn't even check to see if I was in the room, he just, like, took it out, and I was right there, um, and then when he saw me he said, " Lucy, hey.
- Evet, odada olup olmadığıma bakmadı bile, yüzüğü çıkardığında oradaydım ve beni fark edince şöyle dedi : " Lucy, selam.
I'm gonna be stuck there all night, unable to leave, and all I feel like doing is staying in with you
Tüm gece orada olacağım ve ayrılamayacağım. Ama ben burada kalıp seninle Shark Tank izlemek istiyorum.
It's no secret we didn't always see eye to eye, but even though I'm leaving the clubhouse today and I won't be there for the doubleheader against the Water Bears and the Sky Grizzlies, I want you to know I will always consider Chattanooga my home, and I will always, always bleed Mud Dog blue.
Her zaman aynı fikirde olmadığımız bir sır değil sonuçta ama yine de bugün kulüp binasından ayrılacak ve Water Bears ile Sky Grizzlies'a karşı oynayacağımız maçlara katılamayacak olsam da, Chattanooga'yı her daim evim olarak göreceğimi ve kanımın her zaman Mud Dog mavisi akacağını bilmeni istiyorum.
I don't know why I'm praying when I know you're not there, but... if this is your plan for me, and you can hear me,
Orada olmadığını bildiğim hâlde niye dua ettiğimi bilmiyorum ama... Benim için planın buysa ve beni duyabiliyorsan senden yardım istiyorum.
There was one lie of Kevin's that I could never break.
Kevin'ın hiç ortaya çıkaramadığım bir yalanı vardı.
I sent a PI down there.
Oraya dedektif yolladım.
I need to find out who was there from our side.
Bizim tarafımızdan kim vardı öğrenmeliyim.
So if there's not a sex offender asleep in the office, I'll kip in there.
Ofiste bir tecavüzcü olmadığı sürece evden çıkmayacağım.
Miss Banville, I have it from on high there is no interest in investigating what may or may not have happened 14 years ago.
Bayan Banville, yukarıdan emir aldım. 14 yıl önce yaşananları soruşturmakla kimse ilgilenmiyor.
I was just wondering if there's been any update?
Bir gelişme var mı diye merak ettim de.
Kyle, the reason I came looking for you in the first place, there's a young man I was locked up with.
Kyle, aslında seni aramaya gelmemin sebebi başka. Beraber hücreye atıldığım bir delikanlı var.
I'll give it a look and see if there's anything we missed.
Ona bir göz atacağım şâyet kaçırdığımız birşey varsa.
Why would you say that? I'm sorry. Erwin mentioned that you were moving there.
Affedersin, Erwin oraya taşınacağınızdan bahsetmişti de.
At the risk of sounding boastful, there are those who said I wouldn't prove the existence of molecules.
Moleküllerin varlığını kanıtlayamayacağımı söyleyenler de vardı. Özel görelilik kuramımı kötülemişlerdi.
So I figure, next week, I'll approach Blaine's customers, let them know there's a new supplier, a new club, new ladies...
Öyleyse önümüzdeki hafta Blaine'in müşterilerine ulaşacağım onlara yeni bir tedarikçinin, kulübün, ve kadınların olduğunu söyleyeceğim...
I'll take a piece of that green gingham over there, thank you.
Şu pötikareli yeşil parçayı alayım, teşekkürler.
When I get in there, I'm going to personally take you apart, Piscatella style.
İçeri girdiğimde seni bizzat lime lime edeceğim, Piscatella-usulü.
I'm done sitting out there and sunbathing.
Oturup güneşlenmekten bıktım.
There was this one guy I dated. He had a foot thing.
Çıktığım bir adamın ayak merakı vardı.
That's what I'm talkin about right there.
- İşte budur.
I'm gonna stop you right there, Officer, uh... uh...
Orada durun Memur...
What if he gets up and I'm not there?
Ya uyandığında yanında olmazsam?
I don't know you, but whatever's going on over there, it sounds rough, and, um... I hope you're okay.
Her ne yaşıyorsan zor görünüyor ve umarım iyisindir.
I mean, I could have stayed in there forever if he hadn't tried to cross state lines with a warrant out on him.
Dayım, hakkında tutuklama emri varken eyalet sınırını geçmeye kalkışmasaydı sonsuza dek orada kalırdım.
There I am... legs spread... breeze blowin'through my south half.
Uzanmış, bacaklarım açık yatıyorum, alttan alttan esiyor.
I'm in there busting my ass, trying to make shit better for all of us by myself, and you bringing me some nonsense? That Suzanne is freaking out?
Hepimizin hayatını kolaylaştırmak için kıçımdan ter damlarken sen bana Suzanne'in kafayı yemesi gibi saçmalıklarla mı geliyorsun?
And I'm in there tryin'to make a difference, and you know what?
Fark yaratmaya çalışıyorum ve bir şey diyeyim mi?
The doctors, they're gonna take care of you, and I'mma be there real soon.
Doktorlar seninle ilgilenecekler ve yakında orada olacağım.
I'mma be there when you wake up.
Uyandığında orada olacağım.
I wanted to die... just sitting there, not being able to help you.
Öylece oturup sana yardım edemediğim için ölmek istedim.
And if I'm going to be perfectly honest... there is such a thing as too big, you know?
Ayrıca dürüst olmak gerekirse aşırı büyük diye bir şey var, anlıyor musun?
I'm kind of tight down there, so...
Benimki dar da...
For a whole year, I'm not gonna be there to watch his little belly at night, make sure he's still breathing.
Bir yıl boyunca yanında olup nefes alıyor mu diye küçük göbeğini izleyemeyeceğim.
I ruined a lot of things for a lot of good people in there, and I didn't do this shit for nothing.
Bak içerideki birçok iyi insan için birçok şeyi mahvettim. Bunu boş yere yapmadım ben.
I was just trying to get, um... just to see if there was food in the kitchen.
Sadece mutfakta yiyecek kalmış mı diye bakacaktım.
I always thought you would be the girl in the relationship though, but I suppose there was always a healthy dose of testosterone in you.
Gerçi hep ilişkideki kız tarafının sen olacağını sanırdım ama sanırım içinde hep sağlıklı dozda testosteron vardı.
So now it looks like I won't get there till tomorrow night.
Yarın geceden önce orada olamayacağım gibi.
I'm just saying, could've saved us a whole lot of valuable time if we knew there was already a report on this UNSUB to work with.
Daha önce elimizde şüpheliyle ilgili böyle bir rapor olsa bayağı zaman kazanabilirdik diyorum.
Records I got from Rome indicate that there's an estate property held by the family trust.
Roma'dan aldığım kayıtlara göre ailesine ait bir mülk var.
I'll call Conte, have him send some officers to meet us there with a search warrant.
Conte'yi arayacağım, arama emriyle birkaç adamını oraya göndersin.
I'm on my way there now.
Ben de gidiyorum.
What if I told you there might be a fallout shelter less than a day's drive from here, a fallout shelter built to sustain thousands?
Orada demiş olsaydım? Bir sığınma evi olabilir Buradan bir günlük sürüş mesafesi daha az,
Well, if you're wrong and there is a hell, then I guess I'll see you there.
Eh, yanlışmısın Ve bir cehennem var, O halde orda görüşürüz sanırım.
I was in there.
Oradaydım.
What I did was record footage before he got there... and just have it playing back on a continuous loop.
Oraya gelmeden önceki görüntüleri aldım ve o görüntüyü oynatıyorum.
What I mean is the same crazy fuck that's been attacking us can open our shields... and there is nothing that we can do about it.
Bütün gün bize saldıran şey kalkanlarımızı açabilir ve bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok.
I'll tell you about it when I get up there, okay?
Gelince anlatırım, olur mu?
Well, I was there.
– Ben vardım ya.
- I'm getting there.
- Şimdi söyleyeceğim.
There's an audition. I'm not running it.
Bir seçme var ama onu ben yürütmüyorum.
I guess what we gotta do now is, I'm gonna sit over there... and you guys are gonna line up, get your headshots out, and I'm also gonna have to have you sign a waiver... in case of, uh, serious injury, and / or death.
Tamam, şimdi yapacağımız şey, ben oraya oturacağım ve siz sıraya gireceksiniz, fotoğraflarınızı çıkartın, aynı zamanda size, ciddi sakatlık ve / veya ölüm durumlarına karşı, feragatname imzalatacağım.
i'm there for you 31
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
there you are 4720
therefore 1419
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275