I guess i was traduction Turc
5,647 traduction parallèle
I guess I was a recurring character in Game of Thrones.
Taht Oyunları'ndaki yinelenen karakteri oynuyordum sanırım.
I guess I was right.
Sanırım haklıydım.
I guess I was.
Galiba öyleydim.
I guess I was wrong.
Sanırım yanılmışım.
I guess I was just curious,
Geçmişim hakkımda...
I told myself that I could trust you but I guess I was wrong.
Kendime sana güvenebileceğimi söyledim ama sanırım yanılmışım.
I guess I was in the right place at the right time again.
Sanırım yine doğru zamanda doğru yerdeyim.
I guess I was wrong.
Demek ki yanlış yapmışım.
But you know what? I guess I was wrong.
Anladım ki yanılmışım.
So judging by the angle and the depth of the wound, I would guess that it was you that stabbed Tyler in the back to stop him from throttling Barry here.
Bu açıdan ve yaranın da derinliğine bakılırsa Barry'yi boğmaya çalışan Tyler'ı durdurmak için arkasından kılıcı saplayan sendin.
I guess I knew Pierce was part of a weird, futuristic cult but I wasn't prepared for a funeral with so much beeping.
Pierce'ın tuhaf, fütürist bir tarikata üye olduğunu bilsem de cenazede bu kadar çok ses çıkmasını beklemiyordum.
I guess it was just air.
Rachel geliyor ve gülüşüm üzerine çalışmak istiyorum. Sadece gazmış sanırım.
And I guess part of me was mad at you for siding with her, so I thought you moving in here was some kind of moral victory. What?
Sanırım bir parçam ondan yana olmana sinirlendi bu yüzden buraya taşınmanı bir tür ahlaki zafer olarak gördüm.
The Ambassador was extremely skittish, and I guess understandably so, about talking about evacuation, about sending signals that an evacuation was being planned or even executed.
Büyükelçi ziyadesiyle ürkekti, ve sanırım anlaşılır şekilde, tahliye hakkında konuşma konusunda, bir tahliyenin planlandığı ya da icra edildiği hakkında bir işaret verme konusunda.
I guess Istanbul was too tame for you.
Sanırım İstanbul senin için fazla sakin bir yer olurdu.
I guess I missed you when I was down in your neck.
Sizin oralardayken seni görmemişim herhalde.
I guess it was a bit gross.
Sanırım biraz iğrençti.
And I guess that was the final straw, you know?
Galiba bu da bardağı taşıran son damla oldu.
I guess it's important because I was just such a loser in high school.
Bu benim için önemli bir şey çünkü lisedeyken ezik biri olarak bilinirdim.
I-I guess, in retrospect, it was a little crazy that I wanted to show you my state bar association award.
Şimdi düşününce sana barodan aldığım ödülü göstermek istemem biraz saçmaydı. - Sus.
- If this was vampires, I'm pretty sure that I can guess who gave the order.
Eğer bunu yapan vampirlerse emri kimin verdiğini tahmin edebiliyorum.
Um, yeah, I guess the first time onstage was... fifth grade.
Sanırım sahneye ilk beşinci sınıfta çıktım.
Was, am, and I guess will always remain.
Öyleydim, öyleyim ve sanırım hep öyle kalacağım.
I guess... He was one of us after all.
Sanırım, her şeye rağmen o da bizden biri.
- OK, so I was talking to this guy and he was attractive right? I guess, and things got dull so I told him about Mickey.
Şu çocukla konuşuyordum, çekici biriydi ve sıkıldığımızda ona Mickey'den bahsettim.
I, well, I guess, I was very forward.
Ben, sanırım biraz ileri gittim.
Guess I could say the same, since I was lead to believe you just about swore you're taking the boy to Miami.
- Al benden de o kadar. Çünkü oğlanı Miami'ye götüreceğine söz verdiğine inandırılmıştım.
But if I had to guess, I'd say it was his way of trying to call me out.
Ama eğer tahmin edecek olsaydım, bunun beni çağırma şekil olduğunu söylerdim.
You were the first woman I'd seen in, like, three years. I guess it wasn't enough, was it?
Sen de üç yıl ardından gördüğüm ilk kadındın.
Yeah, I guess that is what I was thinking.
Evet, sanırım benim de aklımdan bunlar geçiyordu.
Because we did do something on the camping trip that was wrong, I guess.
Çünkü kamp gezisinde doğru olmayan bir şey yaptık.
I guess maybe I was a little jealous of Emma.
Sanırım Emma'yı birazcık kıskandım.
I was friendly with her, and I guess she read that as an invitation to say whatever was on her mind, appropriate or otherwise.
Onunla dost canlısıydım, ve sanırım o aklından geçen uygun veya uygunsuz her şeyi söylemek için bir davet olarak algıladı.
Guess how many I was in.
Bil bakalım kaç tanesinde ben varım?
It was just downstairs. I was only gone a minute. You can probably guess the rest.
Alt kata indim, sadece bir dakika yanında değildim ama sanırım gerisini tahmin edebilirsin.
That was the way that professionals received their messages and, I guess, transferred information back in those days, was through a professional answering service.
Mesaj alıp iletmekle yükümlüydüm ve İşimi büyük bir özenle yapardım. O zaman bir servis sağlayıcısı Aracılığıyla işimi hallederdim
Wow. I guess the poor kid was more troubled than I thought.
Zavallı çocuğun düşündüğümden daha çok sorunu varmış.
His stuff was pretty good, I guess, but... only a loser uses a cassette player, right?
Şeyleri oldukça iyiydi, sanırım ama sadece bir ezik kaset çalar kullanır, değil mi?
I guess it was wishful thinking that he might have died in the bombings.
Sanırım onun bombardıman esnasında ölmüş olması daha iyi bir düşünceydi.
- I guess. In fact, didn't Ms. Riggs ask you to arrange a scuba lesson with Mr. Cazorla - a day before this video was taken?
Aslında, Bayan Riggs bu video çekilmeden bir gün evvel, sizden Bay Cazorla ile bir dalış dersi ayarlamanızı istemedi mi?
So I'm gonna guess it was your distant relative Barnert Stinsonheimer?
Şöyle tahmin ediyorum ki, bu da senin uzaktan akraban Barnert Stinsonheimer mı?
I guess that was kinda lame. Yeah?
Sanırım bu biraz ezikçeydi.
I guess there was a struggle.
Sanırım bir mücadele vardı.
And I guess she couldn't hear me... cause it was so far.
Ve sanırım beni duyamadı çünkü çok uzaktı.
I guess I made the mistake of thinking that somehow all this was permanent.
Galiba herşeyin kalıcı olduğunu düşünerek hata yapmışım.
I guess I'll never really know what it was like for you that night, and I understand you not wanting to talk about it.
Sanırım o gece olanların sana nasıl hissettirdiğini asla anlayamayacağım bu konuda konuşmak istemeyişini de çok iyi anlıyorum.
I guess it was a huge waste of time.
Sanırım büyük bir zaman kaybı oldu.
Well, I guess Uncle Eddie was right.
Sanırım Eddie amcam haklıydı.
- Dude was kind of a tool, but you got to vote for somebody, I guess.
- Bu herif aptalın tekiydi... -... ama birine oy vermen gerekiyor. - Evet.
I guess it was a little bit last-minute.
Biraz son dakika işi oldu galiba.
I guess that's not a miracle. Was he repoing the car?
Acaba arabaya el mi koyuyordu?
i guess i was wrong 65
i guess 8481
i guess we'll never know 42
i guess that's it 76
i guess so 1336
i guess i don't 28
i guess not 561
i guess it's okay 20
i guess i do 96
i guess it is 117
i guess 8481
i guess we'll never know 42
i guess that's it 76
i guess so 1336
i guess i don't 28
i guess not 561
i guess it's okay 20
i guess i do 96
i guess it is 117