Important to me traduction Turc
4,163 traduction parallèle
There's something I've been thinking about that's very important to me ; about our parents.
Son zamanlarda benim için çok önemli olan bir konu hakkında düşünüyordum, ailemiz hakkında.
And that you are more important to me than anyone.
Ve senin benim için herkesten daha önemli olduğunu.
Look, I know that prom isn't important to you, but it's important to me.
Bak, bu balonun senin için önemli olmadığını biliyorum ama benim için önemli.
- It is important to me.
- Bana göre önemli.
This work is very important to me.
Bu çalışma benim için çok mühim.
You're too important to me for that.
Benim için çok önemlisin. Teşekkürler.
It's, you know, it's also important to me that Jenna remember my tender side.
Jenna'nın yumuşak tarafımı anması da önemli sonuçta.
Colors are not important to me but my uncles are.
Benim için önemli olan renkler değil, önemli olan amcalarımın yanımda olması.
Her friendship is important to me, and I probably just ruined that.
Arkadaşlığı benim için çok önemliydi. Biraz önce muhtemelen onu mahvettim.
It's very important to me.
O benim için çok önemli.
It's important to me that you know that.
Bunu bilmen benim için çok önemli.
Before I do this next song, I wanna take a moment to talk about somebody really important to me.
Edgehill için Highway 65'i bırakmamı istiyor ama bilmiyorum.
This is more important to me.
Bu benim için daha önemli.
Does anyone here know why it's so important to me that you all dress appropriately?
Burada kimse düzgün giyinmenin neden benim için bu kadar önemli olduğunu biliyor mu?
It's important to me that you treat my mother well, but also that you treat yourself.
Anneme baktığın kadar kendine de iyi bakman benim için çok önemli.
Me faith's very important to me.
- İmanım her şeyden önce gelir.
Because life is more important to me than money.
Çünkü bana göre hayat paradan daha önemli.
He sold something very important to me.
Bana çok önemli bir şey sattı.
I don't know yet, but I want you to know that it is very important to me to find out.
Henüz bilmiyorum ama şunu bilmeni istiyorum bu olayı aydınlatmak benim için çok önemli.
It's very, very important to me.
Benim için çok önemli.
Fellas like you and me, where we come from, can't be passing up opportunities, can't be breaking a commitment to important people.
Sizin ve benim gibi dostlar, Biz nereden geldiğini, kadar geçen olamaz fırsatları, bir taahhüt kırma edilemez önemli insanlar için.
It's amazing How everyone else decides what's important for me to know. Everyone?
Başka herkesin neyi bilmemin benim için önemli olduğuna karar vermesi ne harika.
No, there has to be something in his things that he wanted to show me something important enough that they had to stop him.
Hayır, eşyalarının arasındaki bana göstermek istediği şey, onu engellemek zorunda kalacakları kadar önemli olmalı. Cat, hadi ama.
My family is the most important thing to me.
Ailem benim her şeyimdir..
- Mm. And they chose me to edit the spring supplement this weekend, but my parents told me I had to go to this stupid reunion, that it was more important to pretend not to hate people I hate.
Bu hafta sonu bahar ekini düzenlemem için de beni seçmişlerdi ama annemle babam bu aptal akraba toplantısına gitmek zorunda olduğumu ve nefret ettiğim insanlardan nefret etmiyormuş gibi yapmanın bundan daha önemli olduğunu söyledi.
Let me explain to you just how important you are to this process.
İzin ver, bu süreçte ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu açıklayayım.
You're too important to me for that.
Benim için çok önemlisin.
I never told her how important she was to me, and... now I'll never get that chance.
Ona ne kadar önemli olduğunu söyleyemedim, birdaha da artık şansım yok.
Well, you know, Gob told me that you wanted to start selling these things, not just renting them, and I knew it was important to you.
Gob bana bu evleri sadece kiralamak istemediğini, onları satmak istediğini söyledi ve bunun senin için önemli olduğunu biliyorum.
It made me realize how important your friendship is to me.
Bana, arkadaşlığınızın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
And if you want to complain to Master Robert, he'll be out on important business today... with me.
Geç kaldın. Efendi Robert'e şikayet etmek istersen bugün önemli bir iş yüzünden dışarıda olacak.
Ben, he was about to tell me something important.
Ben, bana önemli bir şey söylemek üzereydi.
For me, the most important thing is to find Adam.
Benim için en önemlisi Adam'ı bulmak.
I just never realized How important my car was to me, you know?
Arabamın önemini daha önce hiç fark etmemiştim, biliyor musun?
You know how important this is to me.
Benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun.
He gave me every opportunity to jump in at the ground floor, and I said no, not because I thought it was a bad idea, but because- - and this is very important- -
Bana başlangıçta katılmam için her türlü fırsatı sundu, ve ben hayır dedim, fikrin kötü olduğunu düşündüğümden değil, ama- - şu çok önemli ki- -
You know how important this is to me.
Bunun benim için önemini biliyorsun.
Did you ever think about talking to me instead of our most important client?
Benimle bunları konuşmak için en önemli müşterimizi mi seçtin?
It was important for me to be able to trust somebody, all right, to get it off my chest.
Birilerine güvenebilmek ve içimi dökebilmek benim için çok önemliydi.
Eren... Why are you entrusting such an important decision to me?
Eren, neden bu kadar hayati bir kararı bana bırakıyorsun?
What? You said it was important for me to make friends.
Arkadaş edinmem gerektiğini söylüyordun.
Seems to me, laddy, that we let winning a medal get in the way of what's really important here.
Delikanlı, anladığım kadarıyla, madalya kazanmayı esas önemli olan şeyden üstün tutmuşuz.
And it's also important to remember that this isn't about me.
Ve bunun benim hakkımda olmadığı unutulmamalıdır.
Now what was so important that you just had to see me?
Beni görmek isteyecek kadar önemli olan şey nedir?
So what was so important that you just had to see me?
Beni görmen gerekecek kadar önemli olan şey nedir?
Meeting my curiosity is the most important thing to me.
Beni meraklandırmıştı bu benim için en önemli şeydir.
- This is fun. I told you not to talk to me unless it's something important.
Önemli bir şey yoksa benimle konuşmamanı söylemiştim.
So, excuse me, I have more important things to do than talk about where I left my coffee cup.
Kusura bakma ama fincanı nereye koyduğumu konuşmaktan başka çok daha önemli işlerim var.
But listen, Jedikiah is taking me to Ultra headquarters to meet someone important.
Jedikiah önemli biriyle tanışmam için beni Ultra karargâhına götürüyor.
I'd like to thank Stacey and Roberto for making me realize just how important it is to protect a dream.
Stacey ve Roberto'ya bir şeyi fark etmemin ne kadar önemli olduğunu anlamamı sağladıkları için teşekkür etmek istiyorum. ... bir rüyayı korumanın.
So, are you going to tell me what was so important that you had to blow off our first date and hang up on me?
Söyle bakalım, ilk randevumuzdan kaytarıp beni ekmen için bu kadar önemli olan şey de neymiş?