Improvising traduction Turc
207 traduction parallèle
You understand it's purely improvising.
Tamamiyle doğaçlama dans edecek.
He's improvising.
Doğaçlama söylüyor.
One night, at Terry's, he made a tape, improvising on guitar
Bir gece Terry'nin evinde, gitarla yaptığı doğaçlamayı kaydediyordu.
Did you rehearse all this, or are you improvising?
Bunca şeyi daha önce prova ettin mi yoksa şu anda içinden geleni mi yapıyorsun?
We'll be improvising all along the way according...
Operasyon boyunca doğaçlama yaparak...
'His courage, his brilliance in improvising in the heat of battle,''his colourful garb of riding britches, boots and pearl-handled Colt.45''soon earned him the nickname The Iron Horseman.'
Cesareti, çarpışma sırasında parlak taktikler uygulaması...' '.. süslü binici takımı, çizmeleri ve kabzası inciden Colt-45 liğiyle...''... kısa zamanda "Demir Süvari" lâkabıyla anılır oldu.'
Absolutely no improvising.
Doğaçlama olmasın.
The improvising last year was pathetic.
Geçen yılki doğaçlama çok dokunaklıydı.
- No, we're improvising!
- Ama doğaçlama yapıyoruz! Doğaçlama!
Improvising.
- Doğaclama.
I have had to do more improvising than an Italian actor.
Bir İtalyan aktörden daha çok rol yapmam gerekti.
Improvising is in.
Doğaçlama çok "in".
We'd be back where we started, improvising.
Başladığımız yere geri döneriz, doğaçlama yapmaya.
Once he set that feel for us, we just started improvising everything that was happening on the boat.
Bir defasında o hissi yakalamak için teknede olan her şeyi doğaçlamamızı istemişti.
- Improvising. - We're improvising.
Doğaçlama.
I was improvising on your security techniques.
Sizin güvenlik tekniklerinizi uyguluyordum.
- Keep her busy all afternoon. - I'll just keep improvising.
- Onu akşama kadar meşgul et.
Orton may be improvising.
Orton doğaçlama yapıyor olabilir.
- Have you been improvising?
- Doğaçlama mı yapıyorsun?
From this moment on, we are improvising a new mission.
Şu andan itibaren yeni bir uçuş planı çıkaracağız.
I was wondering... maybe could we try improvising the scene a little bit?
Düşündüm de, sahneyi biraz doğaçlama ile denesek?
You're improvising.
Doğaçlama yapıyorsun.
If we continue desperately improvising solutions, our own efforts may ultimately kill us.
Bu çaresizce, çözüm girişimlerine devam edecek olursak kendi çabalarımız büyük ihtimalle bizi öldürecek.
No second-guessing, no improvising.
Hiçbir şeyi şansa bırakmayın.
We're improvising here.
Biz doğaçlama yapıyoruz.
I never thought VuIcans had much of a knack for improvising.
Vulkanların, bir şeyi geliştirmekte bu kadar usta olduğunu düşünmezdim.
- Improvising.
- Uyduruyorum.
He's like a jazz singer, continually improvising, and different males develop different singing styles.
Bir caz şarkıcısı gibi sürekli uyduruyor. Farklı erkekler farklı söyleme stilleri geliştirir.
I can lie very well, and I'm used to improvising.
İyi yalan söylerim, doğaçlamada iyiyimdir.
We're improvising.
Doğaçlama yapıyoruz.
GRADY : As for me, I was through improvising.
Benim için artık duruma uygun bir şeyler bulmak bitmişti.
- Improvising.
- Doğaçlama.
Just improvising.
- Doğaçlama yapıyorum işte.
- I'm improvising here, okay?
- Burada doğaçlama duyuyorum, tamam
Damn. I thought you were improvising.
Kahretsin, ben de doğaçlama yaptığını sanmıştım.
Well, if it's Leon's work, he's improvising.
Bu Leon'un işiyse, doğaçlama kullanmış.
But just to warn you first, we might have to do a bit of improvising.
Ama sizi önce uyarmalıyım, biraz doğaçlama yapabiliriz.
I was improvising as I went.
Gittiğim gibi uyduruyordum.
I'm improvising.
Doğaçlama yapıyorum.
I'm pretty good at improvising... as long as it's written down for me.
Benim için yazmaya başladılarından beri... doğaçlamada oldukça iyiyimdir.
Just improvising.
Çocuk oyuncağı.
- Improvising, like tonight.
- Doğaçlama, bu gece gibi.
- Just improvising on a theme.
- Konuyu anlatıyorum.
I found there was too much improvising on his wretched harmonica.
O korkunç mızıkasıyla çok fazla doğaçlama yaptı bence.
I can't stand the smell so I'm improvising.
Kokuya dayanamıyorum yani doğal olarak böyle yapıyorum.
You can't start improvising now.
Şu anda hiçbir şey yapamazsın.
I hired you because countless times you've proven yourself capable of improvising solutions where others have failed.
Seni işe aldım çünkü başkalarının başarısız olduğu durumlarda çözüm yaratmakta usta olduğunu gösterdin.
He was improvising like a mother bitch.
O bir patroniçe gibi doğaçlama yaptı.
I was improvising.
Doğaçlama yapıyordum.
He's improvising.
Rol yapıyordur.
Give us, and of course them, the great pleasure... of improvising, here and now, a fugue in three parts.
Bizlere, ve tabi onlara da, doğaçlamanın büyük hazzını tattırın.