Incidentally traduction Turc
670 traduction parallèle
But, incidentally, I don't like you.
Ama sırası gelmişken söyleyeyim, ben senden hoşlanmıyorum.
Incidentally, our rooms are beneath all contempt, Your Excellency.
Aklıma gelmişken söyleyeyim, odalarımız rezil durumda ekselansları.
Incidentally, I'm wondering why you didn't mention your watch the day you were in my office. The day you fainted.
Bu arada odama geldiğiniz gün saatinizden neden bahsetmediğinizi merak ediyorum.
Incidentally, Mr. Blake, you are the only one who will know who we are.
Bu arada, kim olduğumuzu bir tek siz bileceksiniz.
Incidentally, we'd better get started.
Başlasak iyi olur.
Incidentally, where is the $ 180,000 coming from?
Bu 180.000 dolar kimden geliyor?
And incidentally, it cost him his wife.
Aynı zamanda karısını kaybetti.
Incidentally, what a swell spot that is.
Laf aramızda harika bir yer.
Incidentally, here's my husband coming along.
Bu arada, kocam geliyor.
Incidentally, who are we going out with tonight?
Aklıma gelmişken, bu akşam kimlerle dışarı çıkıyoruz?
Incidentally, the young man's name is Tony Kirby.
Bu arada, delikanlının adı Tony Kirby.
Incidentally, what's his name?
Bu arada, adı ne?
Incidentally, the best man in the country.
Yeri gelmişken, ülkedeki en iyi adam.
Incidentally, I was awfully sorry to hear about your accident.
Bu arada, geçirdiğiniz kaza için çok üzüldüm.
Incidentally, you won't see any nutcracker on the screen.
Bu arada, perdede bir fındıkkıran görmeyeceksiniz.
If we have to submit to save Father's face which, incidentally, doesn't deserve it I'm giving them a picture of life that'll stand their hair on end. No!
Eğer babamın yaptıklarını örtbas etmemiz gerekiyorsa ki, aklıma gelmişken, o bunu hiç hak etmiyor onlara gözlerini korkutacak bir tablo çizeceğim.
A nice story for Spy, incidentally.
Bu arada, Spy için iyi hikayeydi.
Incidentally, I was out on a party on that night, so I didn't get it until the next day.
O gece tesadüfen dışarıda, bir partideydim yani ertesi güne dek mesajı alamadım.
Incidentally, I jolly well liked it.
Aramızda, çok da hoşuma gitti.
Incidentally, your sister's getting chummy with Tommy.
Bir anda kız kardeşin Tommy ile yakınlaşıyor.
- Incidentally, what is it?
- Bu arada, nedir bu?
Incidentally, you dance beautifully.
Bu arada, çok güzel dans ediyorsun.
- Material for your book? - Incidentally!
- Kitabına malzeme mi?
And incidentally, it was he who employed dimitrios in 1926. Oh, really?
Aklımdayken, 1926 yılında Dimitrios'u görevlendiren oydu.
Oh and incidentally make yourself as inconspicuous as possible will you?
Ah ve bu arada mümkün olduğunca kendini farkettirme olur mu?
In addition to the automatic burglar alarm, we have a large number of armed guards all of whom, incidentally, are pretty good marksmen.
Ek olarak otomatik hırsız alarmımız, çok sayıda silahlı güvenlikçimiz var laf arasında, hepsi mükemmel nişancıdır.
Incidentally, Lestrade, I think you'll find that each of these gentlemen has his share of the insurance money probably in a well-stuffed money belt.
Bu arada, Lestrade, sanırım göreceksin ki, bu beylerden her biri sigorta parasından paylarını muhtemelen para kuşaklarının içine doldurmuşlar.
Incidentally, your work would require part - time duties at the soda fountain.
Aklıma gelmişken, bu iş büfede çalışmayı da kapsamakta.
Incidentally, darling, you do need a shave.
Bu arada sevgilim, tıraşa ihtiyacın var.
Incidentally, what time does my beast get in tomorrow?
Bu arada benim çirkinim yarın kaçta gelecek?
- Incidentally... how's that television projector, the one which will reflect a 12-foot image?
- Bu arada televizyon projeksiyonu nasıl gidiyor, hani şu 12-foot yayın yapacak olan?
Incidentally, while we're patting each other on the back... what about your little woman?
Bu arada birbirimizi överken... karına ne demeli?
Incidentally... while we are in rehearsal, I wish you wouldn't be so demonstrative.
Aklıma gelmişken... prova sırasında o kadar taşkın olmamanı dilerdim.
- Incidentally, I'd have fired anyone else for being absent from the office.
- İsterseniz. - Bu arada, mesai saatinde yerinde olmayan herhangi başka birisi olsaydı şu anda kovulmuştu.
Incidentally, since it is of no importance to you, I love you.
Her ne kadar senin için bir önemi olmasa da, seni seviyorum.
Incidentally, since you're being so free with your money...
- Aklıma gelmişken, sormadan para dağıttığından...
Incidentally, you're about the best I've heard.
Bu arada, duyduğum en iyi sessin.
Incidentally... Who's steering the boat?
- Bu arada, tekneyi kim sürüyor?
Incidentally, who's Lise?
Bu arada, Lise kim?
That's five miles out-of-bounds, incidentally.
Aklıma gelmişken, orası sınırın 8 km dışındadır.
Incidentally, he's a she.
Bu arada bu evlat dişi.
Incidentally, is Mr. Emery there?
Aklıma gelmişken, Bay Emery orada mı?
Incidentally, the burgomaster of Zenda is outside to pay his respects at the head of a delegation of loyal peasants.
Bu arada Zenda'nın belediye başkanı size saygılarını sunmak için sadık köylü heyetinin başında dışarda bekliyor.
Incidentally, that chap I met outside your house earlier tonight.
Bu arada, bu akşam evinin önünde bir dostunla tanıştım.
Incidentally, Interested in killing thirty bandits?
Aklıma gelmişken kırk haydutu öldürmek ilgini çeker mi?
Oh, incidentally, I got you that job we talked about.
Bu arada, konuştuğumuz işi aldım sana.
Incidentally, have you heard that Konakri has voted a subsidy?
Bu arada, Konakri'nin sübvansiyon için oy verdiğini duydunuz mu?
Incidentally, congratulations on your Silver Star.
Bu arada, Gümüş Yıldız'ına tebrikler.
Incidentally, that money from Dad is the last were gonna take from him.
Laf aramızda, o para babamdan alabileceğimiz son paraydı.
Oh, incidentally... I thought the little leading lady was rather good, didn't you?
Oh, aklıma gelmişken düşünüyorum da, baş roldeki küçük bayan oldukça iyiydi, değil mi?
Incidentally...
Yeri gelmişken... babanın hesaplarını inceliyordum.