Inflated traduction Turc
229 traduction parallèle
Just wait'til you get back home, you inflated tadpole.
Eve dönünceye dek bekle, seni İri-kıyım Dombili.
He has an inflated view of himself, so... Stroke his ego and he'll purr?
Kikui kendini dahi sanar, yani... onu okşuyalım da mırıldasın.
Perhaps they can do something about your over-inflated ego.
Belki şişirilmiş egonuz için onlar bir şey yapabilir.
He inflated it with this gas cartridge.
Şuradaki siboptan şişirilmiş.
- I sell books at inflated rates.
- Kitap satıyorum.
Or has he got the exaggerated manliness... of the West Point position with the inflated chest... and the held-in belly, you know, and the hard expression?
West Point konumundaki gibi şişirilmiş göğüs, abartılı bir erkeksilik içine çekilmiş bir göbek ve sert bir yüz ifadesi.
I think that one of us should swim ashore and it should be the one who's already inflated.
Bence aramızdan biri kıyıya yüzmeli ve bu, cankurtaran simidi şişik biri olmalı.
He always did have an inflated opinion of himself.
Hep kendini dev aynasında görürdü.
If I can get the raft out, get that damn thing up and inflated, the search parties'll hear it.
Eğer salı çıkartıp ve bu lanet şeyi şişirip, çalıştırabilirsem, tüm araştırma gurupları duyacaklardır.
Luis, get that thing inflated.
Luis, bu şeyi şişir.
But the opening bid is mighty inflated.
Ama açılış teklifi muazzam şişirilmiş.
Even volleyball is racketless team ping-pong played with an inflated ball and raised net while standing on the table.
Voleybol bile masanın üzerine çıkılarak şişme bir top ve yüksek bir fileyle oynanan raketsiz pinpondur.
We can expect them to feed him with inflated estimates of Soviet research in the field.
Senatöre bu alandaki Sovyet araştırmalarına dair şişirilmiş tahminler sağlayacaktır.
Three guards in the booth, plus the one with the corsage... a dozen security cameras... and four new cars with inflated sticker prices parked in the lobby.
Danışmada üç kişi ve bir de korsajlı kadın. Bir düzine kadar güvenlik kamerası. Ayrıca şişirilmiş etiket fiyatlarıyla lobiye park edilmiş 4 araba.
Ben, we've inflated the budget to two million now.
Ben, bütçe şimdiden iki milyon doları geçti.
We salute you, our half-inflated dark lord!
Seni selamlıyoruz, yarım şişmiş Karanlıklar Lordu!
You have an inflated opinion of yourself.
Kendine dair çok kibirli bir bakış açın var.
We can... defuse it before it becomes inflated.
Bunu şişirilmiş hale gelmeden yatıştırabiliriz.
Luring our bees to your sugar and selling them back at an inflated price.
Arılarımızı şekerle çekip bize pahalıya satıyorsun.
Sure, I'm all dizzy and nauseous but where's the inflated sense of self-esteem?
Başım dönüyor ve midem bulanıyor ama aşırı güven duygusu nerede?
Now, there's the inflated sense of self-esteem.
İşte aşırı güven duygusu.
You know, I think she's fully inflated.
Sanırım yeterince şişirdiniz.
His head just inflated like a balloon.
Kafası balon gibi şişmiş.
Balloon's inflated.
Balon şişirildi.
They like to know that inflated fees buy fancy offices.
- Robin Hood. ... koltuğun arkasından fırlayıp babasını öldürmüş bir çocuk var.
The tires are very inflated, typical of Germans.
Ön Lastikler fazla şişirilmiş tipik bir Alman tarzı.
I thought things were going to work out for him, until the day he over-inflated her.
Kıza aşırı ego patlaması yaşatana kadar işler onun için yolunda gidecek sanıyordum.
I think the price is still a little inflated, but I think we can get him to his floor.
fiyat hala biraz yüksek ama sırtını yere getirebiliriz.
Because the PIE ratio really points out the inflated value of the company, don't you think?
Çünkü onlar şirket değerinin şişirildiğini gösteriyorlar, Sence?
Oh, heh. I thought things would work out until he over-inflated her. Oh, dear God!
Ve onunla birşeylerin yürüyebileceğini düşündüm.. taki kız arkadaşını fazla şişirene kadar.
A pair of tits as hard as newly inflated tires and a big dick as well.
Yeni şişirilmiş bir çift lastik gibi sert göğüsler... bir de büyük bir alet.
38-year-old male driver... broke his nose when the airbag inflated.
Yaş 38, erkek, kırık burun.
Professor, excuse me but we should get the balloon assembled and inflated if we want to ascend in the morning.
Profesör... Özür dilerim efendim, ama bence sabah tırmanmak istiyorsak balonu birleştirmeli ve şişirmeliyiz.
Yeah, but those grosses are inflated.
Evet, fakat onlar şişirilmiş değerler.
I don't like to speak ill of the dead but between you and me, and whoever's listening David Chan was a self-inflated, pig-headed asshole who no doubt deserved whatever came his way.
Ölüler hakkında konuşmaktan hoşlanmam ama senin ve benim aramda, ve herkim dinliyorsa David Chan kendi kendine şişmiş, domuz kafalı bir aşağılıktı kendi istediği gibi olmasını isteyenlerden.
As soon as we sell off his position... there's no need to maintain the inflated price anymore.
Onun kağıtlarının hepsini sattıktan sonra şişirilmiş fiyatı daha fazla orada tutmaya gerek yok.
The penis is inflated like a zeppelin.
Penis zeplin gibi şişmiş.
- He needs a MAST suit inflated a suprapubic Foley, and either a pelvic embolization or a external fixator.
Acele edin. MAST giysisi, suprapubik foley kateteri ya pelvis embolizasyonu ya da sabitleştirici.
I think the list of commandments was deliberately and artificially inflated to get it up to ten.
bence emirler, 10 tane çıksın diye yapay bir şekilde zorlanmış.
It's a political document artificially inflated to sell better.
Daha iyi satsın diye yapay bir şekilde abartılmış politik bir döküman.
Synthedyne made billions during the influenza outbreak of 2011, stockpiling vaccine and then selling it on the black market at inflated prices.
Synthedyne, 2011'de milyonlarca insanı grip yaptı, ilaçları topladı ve yüksek fiyatlarla kara borsada sattı.
I've inflated the value of everything I'm donating by 50 %.
- Bağışladığım her şeyin değerini yüzde elli arttırdım.
And it won't be long before they drive all of us poor, underachieving people out of town with inflated real-estate costs.
Evet, ve bizim gibi fakir, başarısız insanları fırlamış emlak fiyatlarıyla kasabadan kovmaları da uzun sürmez.
An arrogant, ego-inflated son of a bitch.
Kibirli, Yüksek egolu orospu çocuğu
I also performed a hydrostatic test on the lungs in order to determine if they had been inflated.
Akciğerlere hava girip girmediğini görmek için hidrostatik testi yaptım.
If a significant portion of the lungs float, it means they had been inflated, as was the case here.
Belli bir kısmı yüzeye çıkarsa havayla şişmiş demektir. Tıpkı buradaki gibi.
His ego is too inflated not to instruct and inform.
Kendini çok beğendiği için bir şey anlatmaz.
But they intubated him anyway, and that over-inflated his stomach.
Ama yine tüp saldılar ve bu midesinin şişmesine yol çatı.
Back on this strand your father meets Adam, which compels him to exchange pleasantries with Adam's father, who passes on his inflated impressions of your... father to his counterpart at the fire department, who happens to be the brother-in-law of an Arson Investigator,
Şu anki durumda, baban Adam ile tanıştı. Bu da Adam'ın babasıyla bazı şeyleri paylaşmasına imkan sağladı. Adam'ın babası izlenimlerini abartarak yangın departmanındakilerine anlattı.
He has a collapsed lung which we've re-inflated.
Ciğeri sorun çıkardı, hallettik.
I thought it was inflated.
Abartıldığını sanıyordum.