Insidious traduction Turc
210 traduction parallèle
- Not as violent, but more insidious.
- Öfkeliden ziyade hain bir tavır içindedir.
If only we could keep this insidious stuff off the air.
Şu sinsi programı yayından kaldırabilseydik keşke...
Since then, head of the most insidious international spy ring that ever existed.
O günden beri, bu güne kadar var olan en sinsi uluslararası casusluk şebekesinin başı.
And it took me a while to discover just how insidious Amthor is...
Ve Amthor'un ne denli sinsi olduğunu anlamam uzun zaman aldı.
It's insidious, unpleasant.
Sinsi ve nahoş.
Murder is an insidious thing, Watson.
Cinayet içe işleyen bir şey, Watson.
I mean, the quiet, little insidious devices... that can drive a man out of his mind... like putting bubble-gum in someone's coat pocket.
İnsana aklını kaybettirebilecek gizli, sinsi küçük planlardan bahsediyorum. Birinin ceketinin cebine sakız koymak gibi.
Think how insidious this plan could be.
Bu planın ne denli sinsice olduğunu bir düşün.
They're absolutely insidious, carla.
Oldukça sinsilerdir Carla.
- Your streets are made unsafe by shameless, diseased hussies, rapacious pickpockets, and insidious opium-smokers.
Caddeleriniz hastalıklı ahlaksız kadınlar, açgözlü yankesiciler, fırsat kollayan esrarkeşler tarafından güvensiz yerler haline dönüştürüldü.
I'm getting fed up with you and your insidious talk.
Senden ve o sinsice konuşmalarından bıktım.
The dangers you face up to are very serious... but there's an even bigger danger that is insidious and treacherous.
Bütün tehlikeler, porsuk ya da dağ olsun, tehlikelidir! Ama çok daha büyük, daha inatçı, daha ölümcül bir tehlike var ki o da...
I'm going to turn my back and I want the owner of that insidious instrument to place it on the ground behind me.
Arkamı döneceğim... ve tehlikeli aletin sahibinin... onu hemen arkamda yere bırakmasını istiyorum.
"of insidious intent... " to lead you to an overwhelming question. "
Sinsice, rahatsız edici bir soruyu sormak ister gibi.
Perverted scientists who advance an insidious theory called evolution.
Sapık bilimadamları gelişim denilen aptalca bir teorinin peşinden gidiyorlar.
As a doctor, as well as your friend, I strongly disapprove of this insidious habit of yours.
Arkadaşın olduğu kadar, doktorun olarak da bu zararlı alışkanlığına karşıyım.
Confusion to the insidious louse.
Bitlenmek de istemiyorum.
Before this hellish weekend begins I propose that we toast to either a most beguiling and charming man or to an insidious, fiendish madman.
Bu hafta sonu cehennemi baslamadan kadeh kaldïrmayï öneririm. Ya son derece kurnaz ve karizmatik bir adama ya da sinsi ve zalim bir deliye.
Chief Architect of this intended revolution and author of this insidious plot to establish a new order amongst us with himself as absolute ruler.
Bu kasıtlı darbenin mimarı ve kendisini tek hakim ilan ederek... gezegenimizde yeni bir düzen kurmak için... sinsice planlar yapan hain.
I wish to draw your attention to his insidious conditions.
Şimdi, dikkatinizi bu hastanın koşullarına çekmek istiyorum.
Insidious Poison, 142, take 5
Sinsi Zehir 142, çekim 5.
Thoughtcrime is so insidious.
Düşüncesuçu çok sinsidir.
A gush of insidious wind, a sword within a sword.
Sinsi rüzgarın ceyranı! Kılıç içinde kılıç!
You see here the insidious results of sentimentality.
Burada, duygusallığın sinsi sonuçlarını görüyorsun.
"Shadows which permeate his paintings and no less insidious..."
" Gölgeler siner tablolarına...
You see we're not all the insidious creatures you'd like to believe.
İnandığınız gibi sinsi yaratıklar olmadığımızı gördünüz.
I will not be betrayed by a man as vulgar and insidious as Cornelius Vanderbilt.
Vanderbilt gibi basit ve sinsi bir adam tarafından kötüye kullanılmayacağım.
Communism, the insidious evil.
Komünizm, sinsi şeytan dedi.
Do you know what an insidious habit that is?
Bunun ne iğrenç bir alışkanlık olduğunun farkında mısın?
And insidious!
Ayrıca fırsatçı da oluyorum.
And surely many other more insidious little beasts.
Ayrıca eminim bir çok daha sinsi canavarlar.
What an insidious omen.
Ne sinsi bir kehanet.
It's something far more deliberate and insidious.
Bu kasten ve sinsice yapılmış.
- How delightfully insidious!
- Ne sinsice ama.
I don't think I was as far gone as that. It was, like, insidious.
O kadar ileri gitmiş olamam.
If you have any information related to this insidious, senseless and violent crime, please call 1-8OO-FOR-CRIME.
Eğer bu hain, duygusuz ve vahşi suçlularla ilgili herhangi bilginiz olursa lütfen suçlular için 1-800'ü arayın.
I've been a participant in some of the most insidious lies and witness to deeds that no crazed man could imagine.
En sinsice hazırlanmış yalanlardan bazılarında parmağım vardı en çılgın adamların bile hayal edemeyeceği olaylara şahit oldum.
I've been a participant in some of the most insidious lies... and witness to deeds that no crazed man could imagine.
En sinsice hazırlanmış yalanlardan bazılarında parmağım vardı en çılgın adamların bile hayal edemeyeceği olaylara şahit oldum.
Or something as insidious as grafting a human to something inhuman.
Ya da insanı, insan olmayan bir şeye çevirecek kadar sinsice bir şey.
Now the plaintiff did his civic duty by heroically detaining his insidious passenger long enough for the authorities to arrive.
Davacı, sinsi yolcusunu yetkililer gelene dek dek kahramanca oyalamak suretiyle vatandaşlık görevini yerine getirdi.
It's insidious.
Sinsi bir şey.
Your insidious mind control powers.
Sinsi akıl kontrol güçlerinizle.
Elect me your new district attorney and I will see that this dangerous element leaking this insidious drug onto the streets, that these animals...
Beni yeni bölge vekili seçin ve ben de bu tehlikeli maddeyi ve sokaklarımıza sızan bu sinsi uyuşturucuyu ve o hayvanları...
Protecting your mother from an FCA audit and secretly settling with your striking employees were nothing more than symptoms of a vile and insidious weakness... a weakness that makes me loath you- - not for what you've done but for who you are, what you are.
Anneni bir FCA denetiminden kaçırmak ve grevdeki çalışanlarınla gizlice anlaşmak iğrenç, sinsi bir zayıflık belirtisinden başka bir şey değil. Senden nefret etmemi sağlayan o zayıflık. Yaptıkların için değil ama kim olduğun ve ne olduğun için.
You're more insidious.
Çok daha sinsiniz.
You know, the thing that is so insidious about these Regressives is that they pretend to be passive, not harming anyone and all the while they are spreading their lies, trying to make you believe these awful things.
Biliyorsun bu regressiflerle ilgili sinsice olan şey... pasif gibi gözükmelerine ve kimseye zarar vermemelerine rağmen,... aynı zamanda yalanlarını yayarak seni bu saçma şeylere inanmanı sağlıyorlar.
Melvin... is the insidious mastermind behind this plot...
Melvin hazırlayıcısı kimdir? Bunları söylemeni istiyorum...
Of all the insidious jokes, making your mother a comtesse.
Tüm bu sinsi laf sokmalar, annenin bir Kontes olmasından.
I know that you must find me tiresome, but it's insidious really.
Beni can sıkıcı buluyor olabilirsiniz. Ama bu son derece tehlikeli bir şey.
She committed a crime so insidious we must punish it quickly and severely.
- O çok sinsi bir suç işledi... bunu çabucak ve şiddetle cezalandırmalıyız.
It'll be subtle and insidious, as is in real life.
Frank.
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54