Interrogating traduction Turc
472 traduction parallèle
He sat at his desk interrogating me.
Masasında oturmuş, beni sorguya çekiyordu.
McCreavy, start interrogating thoseJaps. And don't forget time, time, time is the essence.
McCreavy, şu Japon'ları sorgulamaya başla.
- Are you interrogating me...?
- Beni sorguya mı çekiyorsun?
I'm to show you courtesy, but that don't mean you do the interrogating.
Sana karşı nazik davranacağım, fakat burada sorgulamayı ben yapıyorum.
How did that happen? Look, I'm not interrogating you.
Bak, seni sorgulamıyorum.
The lnspector said he'd be interrogating you all later,
Komiser sizleri sonra sorgulayacağını söyledi.
No technicalities getting in the way, like interrogating a juvenile in the police station, right?
Karakolda çocuk sorgulamak gibi teknik engeller yok, tamam mı?
Ever since D-day, you've had me doing the same thing interrogating prisoners.
Çıkartma gününden beri, bana insanları sorgulatıyorsunuz.
We're interrogating it.
- Şu anda sorguya çekiliyor.
I will be in the brig, interrogating the Andorian.
Andorianlıyı sorgulayacağım.
If he accepts your interrogating him it'll stir up all the terrible rumblings going on inside of him.
Senin tarafından sorgulanmayı kabul ederse bu onun içindeki bütün fırtınaların kopmasına neden olacaktır.
Today I had the pleasure of interrogating some German prisoners.
Bu gün zevkle bazı Alman esirleri sorguluyordum.
When are we going to start interrogating them?
Onları ne zaman sorgulamaya başlayacağız?
I have been interrogating these two spies captured in...
- Bu casusları sorguya çekiyordum...
As for interrogations, sometimes they are more confusing for the one who is interrogating than for the one who is interrogated.
Şu sorgu meselesine gelecek olursak, bazı zamanlar sorguya çekilenden çok sorguya çekenin kafası karışır.
If he needs interrogating, then you do it right here.
Eğer soruşturma gerekiyorsa burada yapabilirsin.
We're interrogating the prisoner now.
Mahkumu sorguluyoruz şu an.
the terrorist methods used by the defense when interrogating the witnesses.
Bu mahkeme şahitler sorgulanırken savunma makamının kullandığı terörist metotları yasaklamıştır.
Senda was already interrogating Togashi and the others.
Senda Togashi ve diğerlerini sorguluyordu.
The magistrate does the interrogating.
Sorgulamayı yargıçlar yapıyor.
Only by interrogating the other passengers could I hope to see the light. But when I began to question them, the light, as Macbeth would have said, thickened.
Daha sonraki sorgularımın konuyu aydınlatacağını sanmıştım ama tam tersine, Macbeth'in dediği gibi ışık daha da karardı.
Now, is the man interrogating me, or is he lost?
Şimdi, bu adam beni sorguya mı çekmiş olur yoksa sadece kayıp mı olmuştur?
Inspector Clouseau has been interrogating the staff.
Müfettiş Clouseau evdekileri sorguya çekiyordu.
The Interrogating Judge is at his disposal.
Sorgu yargıcı emrinize amadedir.
Are you interrogating me, Colonel Seibert?
Beni sorguya mı çekiyorsun Albay Seibert?
I say go in there, open those boxes and start interrogating those people.
Ben derim ki, gidip o kutuları açalım ve o insanları sorgulamaya başlayalım.
Fujiko, I'll take my time interrogating you later.
Fujiko, senin ifadeni sonra alacağım.
- In the tent interrogating a P.O.W.
- Çadırda bir tutsağı sorguluyor.
What are you interrogating Valera for?
Valera'yı neden sorguluyorsun?
I'm not interrogating him, Colonel,
Onu sorgulamıyorum Albay,
I see no point in you interrogating... members of the General Staff... or harassing our most reliable men.
Kurmay Heyeti'nden birini sorgulayarak... güvenilir adamları rahatsız etmenizde... bir fayda göremiyorum.
Your Honour, you have never had the honour of interrogating someone like me.
Sayın Yargıç, benim gibi birini yargılama şerefine asla erişmemişsinizdir.
They have prevented the officials from interrogating Mesillo.
Mesillo'yu sorguya çekenleri engellemişler.
Oh, we're interrogating the suspect for about half an hour.
Şüphelinin sorgulaması yaklaşık olarak yarım saat sürer.
He was taken to the ninth floor and I had the job of interrogating him.
Dokuzuncu kata götürüldü ve benim de onu sorgulamam istendi.
If you change your mind, we'll be interrogating for a while.
Fikrini değiştirirsen biz sorguda olacağız.
My men are interrogating the hotel guests, the usual bumper crop of rural know-nothings and drunken fly fishermen.
- Adamlarım otel misafirlerini sorguluyor,... her zamanki durmadan üreyen cahiller ve sarhoş balıkçılar.
- Are you interrogating me?
- Beni sorguluyor musunuz?
We, on the other hand... we waste our time interrogating witnesses... lifting fingerprints...
Biz, diğer taraftan... zamanımızı tanıkları sorgulamakla... parmak izleri almakla...
They had finally found some known criminal... and they were interrogating him.
Sonunda bir suçluyu yakalamışlardı... ve onu sorguluyorlardı.
I wanted to finish interviewing you before interrogating her.
Onu sorguya çekmeden önce, seninle görüşmemizi bitirmek istedim.
- Interrogating the prisoner.
- Tutukluyu sorguluyorum.
I don't mean to come off like I'm interrogating you... but the bank was robbed this afternoon...
Sizi sorguluyormuş gibi olmayayım ama bu öğleden sonra, banka soyuldu.
We are currently interrogating her at Base B. She seems to have no memories of the past 3 years.
Şimdilik onu B Bölümünde sorguluyoruz. Geçmiş 3 yıldan hiç bir şey hatırlamıyor görünüyor.
We're interrogating the prisoners now.
Şu anda tutuklular sorguya çekiliyor.
Well, then stop interrogating these people.
- O zaman bu kişileri sorgulamayı bırak.
Elim and I were interrogating five Bajoran children.
Elim'le ben 5 Bajorlu'yu sorguluyorduk. Hepsi çocuktu, Doktor.
- I was interrogating him about Agent Scully.
- Onu Ajan Scully hakkında sorguluyordum.
Don't you think you should be interrogating this man?
Bu adamı sorgulamanız gerektiğini düşünmüyor musunuz?
- Interrogating him.
- Ne yapıyorsun?
You got no right coming here and interrogating my kids!
Evime gelip çocuklarımı sorguya çekmeye hakkın yok.
internet 115
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
intercourse 27
interrupted 16
intercom 16
interesting 2082
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29
interrupted 16
intercom 16
interesting 2082
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29