It's different traduction Turc
6,926 traduction parallèle
Confirms... somebody used it for a different kind of trick.
Bu da doğruluyor ki birisi başka türlü bir vuruş için kullanmış.
Yes, we are. But it's connected to a different kind of snake.
Farklı tür bir yılanla baglantılı.
No matter what we call it, some people out there may not like the idea of a church that ministers to the returned. But those of us gathered here today believe that the returned are no different than the living, that they deserve love and understanding and even forgiveness, as do we all.
İsmi önemli değil, bazıları geri dönenlerin başı çekmesi fikrinden hoşlanmayacaklar bugün burada toplananlar, geri dönenlerin yaşamdan farklı olmadığına sevgiyi, anlayışı ve bağışlanmayı hak ettiklerine inanıyor hepimiz gibi, bazılarınız topluluğumuzun içindeki bir kaç insanın etkilendiği bir hastalık hakkında sorular sordular.
That's different. No, it's not.
- O başka.
It's different when you cross it in chains. Yes.
- Zincire vurulmuşken geçmek farklı bir duygu.
- Uh, it's for a different Sara... not the one you're thinking about.
- O başka bir Sara için... düşündüğünüz Sara değil.
She is, it's just a different language.
Yazıyor. Sadece farklı bir dilde.
It's not a different language. It's laziness.
Farklı dil değil, tembellik.
The thing is- - someone washed off a different image from that paper and then used it to make their own forgery.
Olay şu ki biri farklı bir çizimi o kağıttan yıkayıp sahtesini yapmak için kullanmış.
- That's weird. - It's like how happy you get when you eat four different kinds of cereal for breakfast, but you're lactose intolerant, so you throw it all up.
- Sen sadece kahvaltıda dört farklı mısır gevreği yerken bu kadar mutlu olursun, ama şekere toleransın yoktuk, böyle hepsini dökersin.
You know, just in case it's different.
Belki bu kez farklı olur diye.
But the early days of an animal's life are a very different prospect if its parents do not support it.
Ama bir hayvanın yaşamının ilk günleri, ailesinin desteği olmazsa çok başka bir manzara sunuyor.
But a couple of weeks later it's different.
Ama birkaç hafta sonra farklı geliyor.
But it's different. Yeah.
- Evet, öyle ama farklı bu.
It's different.
- Evet, farklı.
It's different.
He farklı.
This time it's different, this time it's better.
- Bu sefer farklı, bu sefer daha iyi.
It's a different running.
Bu farlı bir koşuşturmaydı.
BUT THIS TIME, IT'S DIFFERENT.
Ancak bu sefer durum farklı.
It's a ring that a different girl isn't supposed to wear!
Başka bir kadının takmaması gereken bir yüzük!
Maybe it's because it's morning, but his voice sounds a bit different.
Herhalde sabah olduğu içindir ; sesi biraz garip geldi.
But it's different for the men.
Ama durum erkeklere gelince, işler değişiyor.
It's used to train lifeboat teams to deal with a range of different kinds of water waves.
Farklı tipte su dalgalarını inceleyen cankurtaran botu ekiplerini eğitiyor.
But when the waves grow to over a metre and a half, it's a very different proposition.
Bununla birlikte dalgalar bir buçuk metrenin üzerine çıktığındaysa durum farklıdır.
It's different.
Onun durumu farklı.
It's two different universes.
İki farklı diyardan gibiler.
It's a different game now. We've got additional influences...
Bu farklı bir oyun ve birkaç sorunumuz olabilir...
I have watched you... on the shore... standing by the ocean's roar... with a different melody, It's the same chord progression...
Seni izliyordum sahilin bir ucundan Durmuştun okyanusun azgın dalgalarına karşı... farklı bir ezgi kullanarak, aynı akor yürüyüşü ama değişmiş hâliyle.
Hey look, I know that we have been through a lot, well, me getting stuck in the john and you getting pegged with a nail gun by some kid, and running from that cop, and trying to figure out different ways to dismember a transient, but it's Christmas, and if we quit now, it's like the baby Jesus died up on that cross for nothing.
Bak, bir sürü şey atlattığımızı biliyorum ben bir tuvalette uyandım, sen bir çocuk tarafından elinden çivilendin polisten kaçtın ve kısa süreliğine birini parçalara ayırmanın yollarını düşündün ama Noel'deyiz ve eğer şimdi pes edersek bu bebek İsa'nın o çarmıhta boşu boşuna öldüğünü gösterir.
I respect and admire you trying to protect him, but... you see, for me it's different, because we are here in your home because your friend, companion, he is a traitor, Zina.
Onu korumaya çalışmana saygı duyuyor ve takdir ediyorum ama anlarsın ki, benim için durum farklı. Çünkü burada senin evindeyiz çünkü arkadaşın, ahbabın bir hain, Zina.
It's different than the others.
Diğerlerinden farklıydı.
How do you find it? It's taking a little getting used to, but... it's different. I like it.
- Nasıl bir yer sence?
I don't know, it's just different.
Bilmiyorum, değişik işte.
Maybe it means Your Majesty's planet has a different future than the one that was planned for it.
Belki de Majestelerinin gezegeninin geleceğinin, planlanandan farklı olacağı anlamına geliyor.
It's just different than yours. I assume your mission was a success?
Sanırım görevin başarıya ulaştı.
As we listen more and more around different parts of the planet, whether it's frozen Arctic ocean or the deepest jungles of Central Africa, the whole world is singing.
İster Kuzey Buz Denizi olsun, ister Orta Afrika'daki balta girmemiş ormanlar, gezegenin değişik yerlerini dinledikçe sanki bütün dünya şarkı söylüyor.
If not, it's a different matter
Aksi takdirde olaylar daha farklı gelişecek.
It's different with you
Sende değişik bir şeyler var.
Uh, it's different there.
Orada işler farklı.
But you... you come into our lives, it's different.
Ama sen... sen hayatımıza girdin, bu farklıydı.
It's, like, when you're different to everyone else.
Diğerlerinden farklı olmak gibi.
But, well, we know it's different depending on who you are.
Ama kim olduğunuza bağlı olarak bunun farklılık gösterdiğini biliyoruz.
If I see you again, it's gonna be a different world.
Bir daha görüşürsek, bu çok farklı bir dünyada olacak.
I'm sure you do, but... it's different for you, isn't it?
Eminim seviyorsun, ama... bu senin icin farkli, degil mi?
We're gonna be a family... it's different.
Bir aile olacağız farklı bu.
It's different now.
- Farklı artık.
It's different.
Aynı şey değil.
He's going to take a different path to do it.
Bunu yapmak için farklı bir yola sapacak.
It's the same song, but the versions are different.
Aynı şarkılar ama, farklı şekildeler.
I had three different accountants try to explain it to me.
Üç muhasebecim de bana bunu açıklamaya çalışıyordu.
It's like split in three different parts.
Üç ayrı parçaya bölünmüş gibi.
it's different now 46
it's different this time 28
it's different for you 16
different 542
different languages 16
different countries 18
different things 17
different how 78
different places 26
different circumstances 18
it's different this time 28
it's different for you 16
different 542
different languages 16
different countries 18
different things 17
different how 78
different places 26
different circumstances 18
different people 26
different ways 32
different day 28
different times 24
differently 29
different story 22
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
different ways 32
different day 28
different times 24
differently 29
different story 22
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
it's just 7387
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's like a fairy tale 19
it's not that difficult 19
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's only fair 72
it's just 7387
it's time to move on 61
it's time to go 391
it's like a fairy tale 19
it's not that difficult 19