Kak traduction Turc
693 traduction parallèle
I just don't like to be pawed, that's all.
Sadece itilip kakılmaktan hoşlanmıyorum.
I'm tired of being pushed around.
İtilip kakılmaktan bıktım.
That's been pounded into my head until I have softening of the brain.
Bu kafama o kadar çok kakıldı ki beynim lapa gibi oldu.
I haven't slept all night.
Beyaz kakım kürkü.
Tired of being pushed around.
İtilip kakılmaktan yoruldum.
Those assassins followed, there was a scuffle, and over he went.
O katiller beni takip etti, ufak bir itiş kakış oldu, sonra da o uçtu.
Pushed about from pillar to post by this railway ever since we got on the train.
Trene bindiğimizden beri oradan oraya kakılıyoruz.
Whoa, quit shoving'.
Bırakın itişip kakışmayı.
Jostling and juggling.
İtiş kakış ve hokkabazlık.
A fine scandal to hold over their heads.
Tam da başlarına kakılacak bir skandal.
And I want you to take care of her and that guy Zachetti... so he doesn't get pushed around too much.
Ayrıca ona ve Zachetti'ye iyi bakmanı istiyorum. Daha fazla itilip kakılmasın.
But I'm the one that's pushed around and treated rough
Ama benim itilip kakılan Ve sert davranılan
Maybe I could get tired of being pushed around by cops and hotel managers and ritzy dames in bungalows.
Belki polisler, otel müdürleri ve bungalovlardaki zengin kadınlar tarafından itilip kakılmaktan bezmiştim.
All right, all right, old boy, don't rub it in.
Pekala, pekala, dostum, başıma kakıp durma.
I don't like to get pushed around.
İtilip kakılmaktan hoşlanmam.
I don't like people that like to be pushed around.
İtilip kakılmaktan hoşlanan insanlardan da hoşlanmam.
I don't like anybody to get pushed around.
Kimsenin itilip kakılmasını istemiyorum.
Sam, I came back here with you because... you said you didn't like to be pushed around.
Sam, seninle buraya döndüm, çünkü itilip kakılmaktan hoşlanmadığını söyledin.
- You were tired of being pushed around.
- İtilip kakılmaktan bıktın.
I was tired of being pushed around for nickels and dimes... so I decided I'd write about murder.
Üç kuruş için itilip kakılmaktan bıkmıştım. Bu nedenle cinayet hakkında yazmaya karar verdim.
I've been pushed around too much in this world.
Bu dünyada pek çok kez itilip kakıldım.
Probably a lot of people like Kris.
Muhtemelen etrafta Kris gibi itilip kakılan bir sürü insan vardır.
Just scufflin'around.
İtişip kakışıyorduk.
- I don't like being pushed around.
- İtilip kakılmaktan hoşlanmam.
Bart, I've been kicked around all my life and from now on, I'm gonna start kicking back.
Bart, tüm hayatım boyunca itilip kakıldım ama bundan sonra, ben itip kakmaya başlayacağım.
I don't know if I wanna... Pushed around in my own place.
Kendi evimde itilip kakılmak istediğimi sanmıyorum.
Give you a badge and you try to push the world around.
Rozetiniz var diye herkesi itip kakıyorsunuz.
You bust in and shove a guy around. You got nothing on me.
Pat diye içeri dalıp bir adamı itip kakıyorsunuz.
You pushed me around for 2 years.
2 yıldır beni itip kakıyorsun.
Five years in jail and we're getting shoved around.
Kodeste tam 5 yıl geçir, sonra itilip kakıl.
And though we lay these honors on this man to ease ourselves of diverse slanderous loads, he shall but bear them as the ass bears gold, to groan and sweat under the business, either led or driven, as we point the way.
Ona böylesi şerefler yüklemekle birçok belalı, çamurlu yükü kendi sırtımızdan atmış oluyoruz. Bu yükleri eşek altın taşır gibi taşır o. Yükün altında terleye soluya, itile kakıla gider bizim çevirdiğimiz yola.
No use in this outfit scrimmaging.
Bu göstermelik itiş kakışın hiç bir faydası yok.
I don't know. I had to scrap all my life, I might as well get paid for it.
Ne bileyim, hayatım itiş kakışla geçti zaten. Karşılığında para almak da cabası.
Doesn't push easy, huh?
İtilip kakılacak cinsten değil ha?
And I don't like being shoved out of my number one position next to you... at a party or any place else.
Ben de bir parti ya da başka bir yerde, senin yanındaki bir numaralı pozisyonumun... itilip kakılmasından hoşlanmıyorum.
I also knew he expected your husband to live at Warbonnet and be pushed and ordered about as he saw fit.
Ama ben şunu da biliyordum ki kocan Warbonnet'de yaşayacak, itilip kakılacak emirler verilecek biri olmalıydı. O böylesini isterdi.
Some gals don't like to be pushed and grabbed and lassoed and drug into buses in the middle of the night!
Bazı kızlar, gecenin ortasında, itilip, kakılıp, bağlanıp otobüslere sürüklenmeyi sevmezler!
Well, you know something, you tell her to stop worrying about my head and my feet and one thing very important, she's just got to stop interfering with my recovery program.
O'na de ki, kafam ve ayağım için endişelenmekten vazgeçsin ve en önemlisi, kakınma programımı engellemekten geri dursun.
Look, this kid's been kicked around all of his life.
Bakın, bu çocuk hayatı boyunca itilip kakılmış.
He was always pushing me.
Her daim beni itip kakıyordu.
You don't see it much in the daytime when everybody's hustling around, rushing from where they is to where they ain't.
Bunu, herkesin itişip kakıştığı bir yerden başka yere koşuşturduğu gündüz vakti pek göremezsiniz.
Well in this letter, he said that they was getting pushed around and bombed and all of a sudden our airplanes were there.
Mektubunda diyordu ki itilip kakılıp bombalanmışlar. Birden bire bizim uçaklarımız oraya varmış.
Everybody pushing everybody around and promoting and conniving.
Herkes diğerlerini itip kakıyor. Reklam yapıyorlar.
I don't mind being called names or pushed around or even kicked in the shin.
Bana hakaret edilmesi ve itilip kakılmak umurumda bile olmaz.
All right, I'll go, but I won't be pushed.
Tamam, gideceğim. Ama itilip kakılmayacağım.
Everybody pushes me around. Everybody.
Çevremdeki herkes itip kakıyor beni.
Push them! Whip them!
İtin, kakın, kırbaçlayın!
As I was saying, when someone pushes you around and keeps pushing you around, soon you're not gonna be around to get pushed around.
Dediğim gibi, biri seni itip kakıyorsa ve sürekli itip kakıyorsa yakında itip kakılmak için ortalıkta olmazsın.
I just don't like bein'pawed.
Ama itilip kakılmaya gelemem.
Almost the year 2000 and still getting pushed around?
Neredeyse 2000 yılına geldik, hala itilip kakılıyor musun?
Rub it in.
Hemen başıma kak.