Kilometer traduction Turc
237 traduction parallèle
The convent is surrounded by an 8 kilometer wall. It protects from attacks by wolves and wild boar.
Manastır, onu kurt ve yaban domuzu saldırılarından koruyan sekiz kilometre uzunluğundaki surlarla çevrili.
He is camped on via Messina, a kilometer from the residence of Signor Groppi.
Sinyor Groppi'nin malikanesinden bir kilometre uzakta, Messina yolunda kamp kurdu.
- They told me at the 47th kilometer.
Yaklaşık 45 kilometre gidin dediler.
I'd be a kilometer across. I'd be living most of my days in the gloom beyond Saturn, orbiting the sun.
Bir kilometre genişliğinde olur günlerimin çoğunu, Satürn'ün ötesindeki karanlıkta Güneş'in çevresindeki yörüngemde geçiriyor olurdum.
It's the 50-kilometer walking event.
50 kilometre yürüyüş.
In other words - we will move into a several hundred kilometer run.
Başka bir deyişle, birkaç yüz kilometrelik bir koşuya çıkacağız.
Make a search of hills, farmhouses, cafes and hotels in a ten-kilometer radius from the scene of the crash.
Kaza mahallinin on kilometre çevresinde... bütün tepeleri, çiftlikleri, kahveleri ve otelleri arayın.
In the center of the attack line, front Berlin, 250 metal rings for kilometer opened way to the assault cars.
Cephenin merkezinde, Berlin'in karşısında 400 top, saldırı tanklarına yol açmaktaydı.
It had 100 tanks more than to each kilometer.
Her kilometrede 100'den fazla tank vardı.
How much for a kilometer?
Kilometresi kaça?
Winds blow southeast at 3 ml / h. Community 98, kilometer 29.9.
Rüzgar güneydoğudan saatte 5 km. hızla esiyor.
Turn in on, and I'll record every word for you at a distance of 1 kilometer.
Aç ve 1km uzaktan sana her şeyi kaydedeyim.
A kilometer long, it pierces a mountain.
Bir kilometre boyunca dağı delip geçiyor.
The information in the DNA, the genetic information includes how to nurse how to convert shrimp into blubber how to hold your breath on a dive one kilometer below the surface.
DNA'daki bilgi, ve genetik kodlar yavrularına bakmaktan beslenmeye, nefesini tutmaktan derinlere dalmaya kadar bütün dataları taşıyor.
And at kilometer 101 in the Sinai desert, at a meeting arranged by UN an armistice was signed.
Sina Çölünün 101. kilometresinde BM'nin düzenlediği bir toplantıda ateşkes anlaşması imzalandı.
Not anywhere. On a 52 kilometer route.
Her yer değil. 52 km'lik çapta.
It starts on the city square on a 52 kilometer route. Calling at various tourist traps on the way.
52 km'lik alanda şehrin dört bir tarafını dolaşır.
And, therefore, the basic key, price-controlled key, was that Jews were going to be shipped to Treblinka, were going to be shipped to Auschwitz, Sobibor, or any other destination, so long as the railroads were paid by the track kilometer,
İşin püf noktası, ki bu fiyatın kontrolündeydi,... Yahudileri Treblinka'ya, Auschwitz'e, Sobibor'a,... ya da herhangi bir yere nakletmekten ibaretti,... demiryollarına kilometre başına ödeme yapıldığı sürece sorun yoktu,
1,5 kilometer, no more.
1.5 km. den fazla değil.
Those ammonia storms are less than a kilometer away, yet they do not penetrate this breathable zone.
Şu amonyum fırtınaları bir kilometreden daha yakın, ama yine de soluk alınabilir alana sızamıyorlar.
A flower cart took off by itself, rolled half a kilometer.
1939'da, Berlin'de bir çiçek arabası kendiliğinden 1 / 2 kilometre gitmiş.
When you transported here, you were less than a kilometer from this base.
Sen ve iş arkadaşların bu gezegene geldiğinizde bu üsse 1 kilometreden az mesafedeydiniz.
They seem to be moving in an orbital path with an 800-kilometer apogee.
Zirvesi 800 km olan bir yörüngede hareket ediyorlar gibi.
The wave has closed to one kilometer, Captain.
Dalga bir kilometre uzaklıkta Kaptan.
At the 20th kilometer, make a right, at Villa "Gioukali".
20 km öteden sağa dönüm "Gioukali" villasında.
Besides, a kilometer is less than a mile
Ayrıca, kilometre de milden az.
It drops us at the factory and we cover the last kilometer on foot to get to Saramarz.
Bizi fabrikada bırakıyor ve birkaç kilometreyi Saramarz'a ulaşmak için yürüyerek gidiyoruz.
You wouldn't get half a kilometer without being detected by the Obsidian Order.
Obsidian Order seni bulmadan yarım kilometre gidemezsin.
Now within one kilometer of the surface.
Yüzeye bir kilometre kaldı.
Remember, an elevator is a "lift" a mile is called a "kilometer," and botulism is "steak-and-kidney pie."
Unutma asansör "kaldırıcı" ; bir mil bir "kilometre" ve besin zehirlenmesi, "biftek ve böbrek pastası" demek.
There's a high concentration of trianium particles, bearing 225... a little over a kilometer away.
Yüksek konsantrasyonda trianium [br] parçacıkları var. Yön 225- - yaklaşık bir kilometre uzakta.
I'm picking up some caves about a kilometer west of here.
Buradan bir kilometre batıda, bazı Mağaralar tespit ediyorum.
Be aware, we encountered a hostile ship of unknown origin, and we're showing that ship on the surface approximately one kilometer from your position.
Kaynağı bilinmeyen düşman gemi ile karşılaştık, uyanık olun, ve şu anda o gemi yüzeyde, yaklaşık size uzaklığı bir kilometre olmak üzere, yaklaşmakta.
The 100-meter ring surrounds St. Mark's and 1,000 meters, one kilometer, the city's center.
100M çapında bir halka St. Mark's meydanını ve 1000m yani 1 Km halka il merkazini içine alır.
The area within a five-kilometer radius has been destroyed.
5 kilometre yarıçapındaki tüm alan yok edildi. Kod 1096!
But now, I can't even walk... half a kilometer.
Fakat şimdi, yarım km... yürüyemiyorum bile.
Looks like there's a clearing about a kilometer away from the main settlement.
Görünüşe göre ana yerleşkenin yaklaşık bir km yakınında bir düzlük var.
About a kilometer south of here.
Buradan bir kilometre güneyde.
The next time you get a heading, look for a brief surge in neutrino emissions within 100,000-kilometer radius.
Gelecek sefere tespit etmek istediğinizde, oluşan nütrinyo emisyonunun yüz bin kilometre yarıçapına bakın.
Nothing one kilometer down.
Bir kilometre altta bir şey yok.
The race course is 5 kilometer and the finish line is by the lake.
Yarış mesafesi beş kilometre ve bitiş noktası göl kenarı.
There are several possibilities, all within a ten-kilometer radius of the city.
Şehrin içinde 10 kilometre yarıçapında birkaç ihtimal var.
It's huge- - over half a kilometer in diameter- - and it's moving faster than the others.
Çok büyük, yarım kilometre çapında- - ve ötekilerden daha hızlı hareket ediyor.
... and we explored a ten kilometer radius around the gate without finding any sign of recent Goa'uld mining activity.
SOĞUK LAZARUS... ve geçidin 10 km'lik yarıçapını inceledik Goa'uld maden hareketliliği yoktu.
It happened to a kilometer, that referee is blind.
Hepsi aşağılık bunların, boktan herifler!
- How do they measure a kilometer?
Bir kilometreyi nasıl ölçüyorlar?
- A kilometer is a kilometer.
Bir kilometre, bir kilometredir.
Each square kilometer of this planetoid is less appealing than the last.
Bu küçük gezegenin herbir kilometre karesi bir öncekinden çekici geliyor.
Ten kilometer range.
10 kilometre menzili var.
I'm reading that as a 100,000-kilometer... no-fly zone, sir.
Uçuş olmayan bölgede... 100,000 kilometre'lik alanı tarıyorum, efendim.
It over 200 kilometer away.
Neredeyse 200 kilometre uzaklıkta.