Laughing traduction Turc
13,564 traduction parallèle
Ah, you are laughing at me.
Dalga geçiyorsun ama benimle.
We spent nights telling stories and anecdotes, laughing together about certain situations.
Geceleri hikâyeler ve anektodları anlatarak ciddi olaylar hakkında kahkahalar atarak geçirdik.
I mean, the whole night, I just kept picturing Drew in that restaurant watching me with that idiot and laughing.
Gece boyunca, Drew'u restoranda, beni o salaklayken izlediğini ve güldüğünü hayal ettim.
Yeah, well he wouldn't be laughing if you'd taken that idiot home and fucked him.
Eğer o salağı eve getirip becerseydin gülemezdi.
( LAUGHING ) Victory is mine!
Zafer benimdir.
And wait for them to stop laughing long enough to beg them to check their dusty storage rooms.
Ardından onların gülmesi bitene kadar beklemek ve tozlu raflarını araştırmaları için onlara yalvarmak.
Love, you came laughing
Aşk, gülerek geldin.
I'm sorry for laughing, but that... Well, that's finally gonna get shot of him, isn't it?
Güldüğüm için üzgünüm, ama bu sonunda kafandan onu çıkardın, değil mi?
I go over, I turn the light on, pick him up... and at one point, he looks up at me, and he just smiles and starts laughing at me.
Yanına gittim, ışığı açtım, yatağından aldım. Bir süre sonra bana doğru baktı, gülümsedi, gülmeye başladı.
And then we both just start laughing.
Sonra ikimiz de gülmeye başladık.
I'm laughing with this person I created, right, with my kid, this person I'm gonna watch grow up and do great things one day- - hopefully.
Yarattığım insanla birlikte gülüyordum ya. Kendi çocuğumla. Büyümesini ve bir gün harika şeyler yapmasını izleyeceğim kişiyle.
- No kind of sandwich. - [laughing] Oh, Puss.
- Hiç sandviçe benzemiyor.
[Laughing] No.
Hayır.
I'll show you and all your funny little friends to the whole laughing world.
Seni ve bütün küçük arkadaşlarını bütün dünyaya ifşa ederim.
( LAUGHING ) Let's find out.
Hadi öğrenelim.
[ laughing Chill out, Rambo.
Sakin ol Rambo.
I wasn't laughing.
- Ben gülmüyordum.
Is your motorcycle laughing?
Motorsikletin gülüyor mu senin?
As you can see, my digital laughing virus... That's DLV to you kids out there... TM BTW LOL.
Gördüğünüz gibi dijital gülen virüsüm, siz çocuklar DGV diyebilirsiniz telifi bende, sesli güldüm.
You didn't really think I would transmit my digital laughing virus... from only one location, did you? Suckers.
Dijital gülme virüsümü bir tek yerden aktaracağımı düşünmüyordunuz değil mi?
And God's laughing.
Ve Tanrı basar kahkahayı.
Stop laughing, man.
Kes gülmeyi.
( laughing ) : Yeah, no, thanks.
Yok, almayayım.
I was such a pathetic flirt, always laughing at his jokes and those ridiculous puns.
Tam bir zavallıydım. Şakalarına ve saçma kelime oyunlarına hep gülerdim.
And then we were laughing!
Sonra gülüyorduk!
I remember laughing!
Güldüğümüzü hatırlıyorum!
There's nothing wrong with laughing.
Gülmekte hiçbir sorun yok.
[laughing] Post-mutton trip!
[laughing] Koyun yollayacak.
- [laughing] Babysitter!
- Bebek bakıcısı!
What are you laughing at?
Neye gülüyorsun?
Uh, do you hear me laughing?
Şu anda gülüyor muyum sence?
That's 200 emails from your analyst laughing about the suckers that you all ripped off.
Kazıkladığınız enayilere güldüğünüz 200 adet e-posta bulduk.
( laughing ) I can't believe Riley is still dating old man Ross.
Riley'nin yaşlı Ross'la hâlâ çıktığına inanamıyorum.
I am literally laughing out loud.
Şu anda yüksek sesle gülüyorum.
My gosh, it's good to see you two smiling and laughing.
Tanrım,... ikinizi gülümserken ve kahkaha atarken görmek ne güzel.
[laughs ] - [ laughing]
Ah, o şey.
Cantaloupe. [laughing] Cantaloupe?
Kavun?
However, two men never stopped laughing during the purge :
Ne var ki, kıyım sırasında iki adam kıs kıs gülüyordu.
Uh, if he didn't tell jokes, why was he laughing?
Espri yapmadıysa bu hâlde ne diye gülüyordu?
Oscar's meant to be laughing and making jokes.
Oscar'ın gülüp espriler yapması gerekirdi.
Well, he wasn't laughing.
O artık gülmüyordu.
- [laughs ] [ laughing] Oh, stop!
Dur!
[laughing] Let me out!
Bırakın beni!
( LAUGHING ) SHE-HULK :
Gerçekten mi?
( LEADER LAUGHING )
Geçmişi değiştirmeye çalıştıkça yenildim.
- I'm not laughing.
- Ben gülmüyorum.
[sheep crying ] [ twins laughing ] [ bleating] What?
Ne?
You are laughing.
- Gülüyorsun.
( All laughing ) Okay, I need to call it a night.
Pekâlâ, benim gitmem lazım.
I Girl, you got it going on P [children laughing ] [ Monotone] I am not staring at you.
Seni dikizlemiyorum.
[ laughing and saying "ooh-whee!" ]
Siktir git lan üstümden!
laughing at me 19
laughs 7926
laugh 300
laughter 2908
laughed 16
laugh and cry 48
laugh it up 79
laugh all you want 45
laugh at me 16
laughter and applause 77
laughs 7926
laugh 300
laughter 2908
laughed 16
laugh and cry 48
laugh it up 79
laugh all you want 45
laugh at me 16
laughter and applause 77