Lt's me traduction Turc
743 traduction parallèle
Let me tell you, that's no picnic, kid... listenin'to the drone of that lousy motor and watchin'those lights go dim!
Bu piknik değil, evlat o pis motorun vızıltısını dinlemek, o ışıkların sönmesini izlemek.
- lt's cold enough for me.
- Benim için fazlasıyla.
He kept talking and talking and saying he loved me and- - lt's horrible.
Konuşmaya ve beni sevdiğini söylemeye devam ediyordu ve - Bu korkunç.
See if you can help me over this. lt's Keats.
Şuna bir bak bakalım. Keats'ten :
- lt's high spirits, don't be mad at me.
- Neşem yerinde, kızma.
What do you want to talk to me about? - lt's about Bert.
- Ne konuda konuşmak istiyorsun?
Since I came home and even before. He never loved you. lt's always been me.
Eve döndüğümden hatta daha öncesinden beri.
- lt's me, Milly.
- Benim, Milly.
- lt's me, Peggy.
- Benim, Peggy.
- lt's wonderful of you to think of me.
- Boşver.
I don't think he likes me. lt's a sixth sense one acquires in the district attorney's office.
Onun beni sevdiğini düşünmüyorum. Bölge savcılık bürosunda, öyle hissetmiştim.
Thanks. lt's only gonna embarrass me, but it's gonna embarrass you too.
Teşekkürler. Sadece beni değil seni de utandıracak bir durumdayız.
Forgive me Bhabhi, your pot is broken lt's only an earthen pot.
Afedersin Bhabhi, çömleğin kırıldı. O sadece toprak bir çömlek.
- lt's not of the best repute. You'll need me to protect you from the undesirables.
- çok ünlü bir yer değil ama... rahatsız edebileceklerden korunmak için bana ihtiyacınız olacak.
- lt's all right with me.
- Benim için sorun değil.
Then Lt. Brandt handed me a cigarette... lighted it for me and... as I took my first puff, he said... You know, Larkin, that's as involved a statement as I've ever heard.
Sonra teğmen Brandt bana bir sigara verdi benim için yaktı ve ilk nefesimi alırken dedi ki biliyor musunuz, Bay Larkin, bu duyduğum en ayrıntılı ifade.
Forgive me. lt * s just... I understand, monsieur.
Beni bağışlayın. Ben sadece -
* * lt * s no good calling to me or saying anything. * * * * l can * t answer. I can * t speak. * *
Bana seslenmen veya bir şey sorman bir anlam ifade etmez. Cevap veremem. Konuşamam.
It's important to me. lt's the last fight.
Bu benim için önemli.Bu son kavga.
I don't know what happened with Lt. Manion's wife so there isn't anything for me to explain.
Manion'un karısının başına ne geldiğini bilmiyorum... o yüzden benim için açıklanacak bir şey yok.
This hearse cost me $ 840. lt's the only one in the county.
Bölgedeki tek araba bu.
- lt's not gettin'up there that bothers me.
- Beni rahatsız eden gitmek değil.
- lt's me, Walter.
- Benim, Walter.
The flow of life. lt makes me think of Africa.
Yaşamın akışı. Bana Afrika'yı hatırlatıyor.
- lt's me.
- Benim.
A disturbing whisper reached me that you thought once of retiring to the temple of Vesta.
Vesta'nın sunağına çekildiğin zaman düşündüklerin hakkında, rahatsız edici bir fısıltı geldi kulağıma.
It never ceases to amaze me why the most noble work of God the human brain, is the most revolting to the human eye.
Tanrı'nın yarattığı en mükemmel şey olan insan beyninin daima gözler tarafından yanıltılabiliyor olmasına hep şaşırmışımdır.
You are drunk since yesterday... lt's Saturday and you opened the shop to spite me!
Dünden beri sarhoşsun. Bugün cumartesi ve sırf inat olsun diye dükkanı açtın!
- lt's me, Curtis.
- Benim, Curtis.
Look at my arm. lt's happening to me.
Koluma bak. bana oluyor.
All that is decided. lt's inside of me.
Tüm bunlara karar verildi. Hepsi içimde.
I think, by the way, that she's enjoying herself and is quite taken with me even smitten in an unconscious and delightful way. lt's fun studying her.
"Sanırım onun da hoşuna gidiyor, hatta farkında olmadan..." "... bana aşık olduğunu düşünüyorum. " " Onu incelemek eğlendirici. "
- lt's fine by me.
- Tamam anlaştık.
Come on. lt's me, Finnegan.
Hadi. Finnegan, benim.
Tell them what has become... lt's still me, Christine.
Onlara açıkla... Hâlâ benim, Christine. Roger.
Now I talk to them, and they answer me with a murmur, a sigh.
Şimdiyse onlarla yürüyorum... cevap veriyorlar... fısıltılar içinde.
- Lt's me.
- Benim.
- lt's me, Alex.
- Benim, Alex.
- lt fed on me. lt's disgusting.
- Beni kullandı. İğrenç bir şey.
Well, nobody loves me, and I want to know why I know what you'll say... I should see an analyst lt's not that I can't afford one.
Peki, hiçkimse beni sevmiyor ve ben nedenini bilmek istiyorum. Analizci gibi göründüğümü söyleyeceğinizi biliyorum. Bu zaman ayırabileceğim bir şey değil.
Come with me lt's like that all the time
Benimle gel. O her zamanki gibi.
"Your eyes carry a divine light... that makes me believe I see a radiance... of stars shining from outer space".
"Gözlerinde bulduğum ilahi ışık... beni inandırıyor Sanki uzayda parlayan yıldızların ışıltısını görüyorum".
The man told me their equipment could pinpoint a purr at 400 yards.
Adam aletlerinin kedi mırıltısını 370 metreden saptayabildiğini söyledi.
- lt's just heavy for me.
- Benim için biraz ağır.
- lt's hardly a case for me.
- Konu beni aşacak durumda.
Leave me alone I've only lost one match lt's no big deal, beat it
gidin başımdan sadece bir maç kaybettim ne var ki! abartılcak birşey değil
Some you might have heard about me lt's called a hold up.
Bazılarınız daha önce duymuşsunuzdur. Şovun ismi "Eller Yukarı".
- lt's enough for me, if I feel the way I used to.
- Müsekkin yeter, bir de kendimi eskisi gibi hissedeyim.
" To me, they're like... a buzzing fly, buzzing around your head while you sit and watch it for a while without raising your hand, against it...
" Benim için onlar, sinek vızıltısından başka bir şey değiller, kafanızın etrafında vızıldarlar. Siz bir süreliğine oturup onları izlersiniz elinizi kaldırma ihtiyacı duymazsınız... aynen böyle.
Last night, when that Lt. Columbo was asking me all those questions about the monitors?
Dün gece, şu Komiser Kolumbo monitörler hakkındaki bütün o soruları sorduğu sırada?
The only thing is, I have asthma, so if you hear some wheezing, it's me.
Yalnız, astımın vardır. Yaparken hırıltı gibi bir ses duyarsan, bil ki o benim.