Lying to me traduction Turc
2,497 traduction parallèle
Stop lying to me!
Bana yalan söylemeyi bırakın!
That's why she's lying to me, because I betrayed her trust and ruined her life.
Bu yüzden yalan söylüyor bana güvenine ihanet edip, hayatını mahvettiğim için.
There's no more "a," so why are you lying to me now?
Artık "A" yok, peki şimdi bana niye yalan söylüyorsun?
So why are you lying to me now?
Neden bana yalan söylüyorsun?
You're lying to me about Jane.
Jane hakkında yalan söylüyordun.
Stop lying to me, please.
- Bana yalan söyleme, lütfen.
Stop lying to me!
- Bana yalan söyleme!
You're lying to me, huh?
Bana yalan mı söylüyorsun ha?
Lying to me is never protecting me.
Bana yalan söylemen hiçbir zaman beni korumaz.
Are you lying to me?
Yalan mı söylüyorsun bana?
DESPITE THE FACT THAT YOU LIED TO ME, AND YOU'RE STILL LYING TO ME.
Bana yalan söylediği saymazsak, şu anda hala yalan söylüyorsun.
And you just kept lying to me. I'm your husband.
Ama sen bana yalan söylemeye devam ettin.
You've been lying to me this whole time.
Bana yalan söylüyormuşsun.
Thanks a lot for lying to me, Albert.
Yalan konuştuğun için teşekkürler Albert.
You weren't lying to me though, were you?
Sen bana yalan söylemiyordun değil mi?
Okay, so you were just lying to me?
Ne yani bana yalan mı söylüyordun?
Yeah, well, I guess he's not as comfortable lying to me as some people are.
Evet, bazılarınızın tersine bana yalan söyleme konusunda o kadar rahat değil.
- How about not lying to me for once in your life?
Bir kez olsun yalan söyleme.
That's funny,'cause I could never tell when you were lying to me.
Komik, bense hiçbir zaman bana yalan söylediğini anlayamadım.
Lying to me doesn't protect me.
Bana yalan söylemek beni korumaz.
You also keep lying to me.
- Ayrıca durmadan bana yalan söylüyorsun.
Unless you decide that they are worth more than lying to me.
Tabii bana yalan söylemeye değeceklerini düşünüyorsan.
Are you lying to me, Mare?
Bana yalan mı söylüyorsun Mare?
- I don't like you lying to me.
- Bana yalan söylemeni sevmiyorum.
Are you lying to me now?
Şu anda bana yalan söylüyor musun?
I- - if you're lying to me- -
Eğer yalan söylüyorsan- -
There's no more "A," so why are you lying to me now?
Artık A yok peki şimdi niye bana yalan söylüyorsun?
It means that you can stop lying to me.
Bu bana yalan söylemeyi bırakabilirsin demek.
( June ) Mom was lying to me.
Annem bana yalan söylüyordu.
Hmm? You've been lying to me for three weeks?
Bana üç haftadır yalan mı söylüyorsun?
I think he's lying to me about being Jewish.
Bence Yahudi olduğu konusunda yalan söylüyor.
Are you lying to me? No.
- Bana yalan mı söylüyorsun?
In this scene, I know the guys are lying to me, right?
- Bu sahnede, adamın bana yalan söylediğini biliyorum değil mi?
Okay, so I basically feel like you've been lying to me in order to get painkillers, and that's not really the quality
Anladığım kadarıyla benden ağrı kesici almak için ağzıma bir parmak bal çaldın.
Stop lying to me.
- Yalan söylemeyi kes.
You're lying to me again.
Hepsi bu. - Bana yine yalan söylüyorsun.
If I find out you're lying to me, I'm gonna come back here, I'm gonna put you in a mayonnaise jar.
Yalan söylediğini öğrenirsem geri gelip seni mayonez kavanozuna sokarım.
Are you lying to me?
Bana yalan mı söylüyorsun?
The shit with Tara, me lying to you, just part of the mission.
Tara'ya yaptıklarım, sana yalan söylemem... Hepsi görevimin bir parçasıydı.
I was lying on the bed here crying, and Wilfred just came up and cuddled up to me.
Burada yatakta ağlayarak uzanıyordum ve Wilfred yanıma geldi, bana sarıldı.
Right? And she's lying there, bleeding to death on the street, and no one's willing to make a tough call except me. 7.
Değil mi?
The black swan dress was in it with a note telling me to wear it to the ball, or everyone would find out I was lying about the baby.
Siyah Kuğu kıyafeti, baloya gitmemi söyleyen ve öyle gitmezsem, bebek gerçeğini herkesin öğreneceğini söyleyen bir not ile beraber paketteydi.
What will tarnish it is lying to your class, to your teacher, and to me.
Sınıfına, öğretmenine ve bana yalan söylemen lekeleyecek.
And yet I'd be lying if I said that the circumstances that brought you here to witness this with me, my trusted colleague, my dearest friend, didn't feel like the hand of God.
Ama eğer seni, yakın arkadaşımı, güvenilir meslektaşımı buraya getiren olaylarda Tanrı'nın eli olmadığını düşündüğümü söylesem, fena halde yanılmış olurum.
You think this country is gonna applaud me for breaking my wife's heart, huh, for lying to everyone?
Herkese yalan söylediğim, karımın kalbini kırdığım için bu ülkenin beni alkışlayacağını mı düşünüyorsun?
I'm telling you to stop lying about me.
Bana yalan söylemeyi bırakmanı söylüyorum.
Lying to my mom was stressing me out.
Anneme yalan söylemek beni strese sokuyordu.
It's easy to think of this as just an experiment but to me, when you're lying in there, you realise this place is a metaphor for something much bigger, for the planet, really, and for our relationship with plants through photosynthesis to keep life going.
Benim için bunu, sadece bir deneyim olarak düşünmek kolay, orada yatıp uzanırken, bu yerin çok daha büyük bir şeyin benzeri olduğunu farkediyorsunuz, dünya için, ve bizim bitkilerle olan ilişkimiz için fotosentez ile yaşamın devam etmesini sağlıyor.
You want me to talk to my cheating, lying, good-for-nothing, two-faced cheap husband?
Aldatan, yalan söyleyen işe yaramaz, riyakâr, kalitesiz kocamla konuşmamı mı istiyorsun?
For instance, if I stopped lying, I could say to you, "Brody... I want you to leave your wife and children and be with me."
Mesela ben yalan söylemeyi bıraksam sana "Brody karını ve çocuklarını bırakıp benimle olmanı istiyorum." derim.
[Liv] At night - and I'm not talking sexually now - lying in that bed... listening to the ocean... and the way he... held around me... and there was nothing... unquestioned.
Gece, - cinsel açıdan bahsetmiyorum - yatakta yatmak... okyanusu dinlemek... benim etrafımda yaptıkları... ve beni alıkoyması... Sorgusuz sualsiz yapılan hiçbir şey yoktu.