Mark me traduction Turc
1,336 traduction parallèle
Could you mark me for an hour?
Bir saat olarak işaret koyabilir misiniz?
Mark me down for that.
- Bak, benim için onu işaretle.
Lily sending me to prison was about the only black mark I got.
Sicilimdeki tek leke, Lily'nin beni hapse göndermesi oldu.
Mark left me.
Mark beni terk etti.
Mark left me for Shelley.
Mark beni Shelley için bıraktı.
I'm not going anywhere, let go of me Mark!
Hicbir yere gitmiyorum birak beni!
Let go, let go of me Mark!
Birak beni, Mark!
It's me, Mark.
Benim. Mark.
Mark, listen to me...
Dinle beni!
I-it would be folly for me to speak for Ally McBeal, but, Mark, if you want to go out with her, I'd just ask her.
Ally Mcbeal adına konuşmak benim için saçma olur. ama, Mark, eğer onunla çıkmak istiyorsan, ben olsam sadece ona sorardım.
Although he's not my type Mark Albert is eligible and seemingly normal. Let me pick his brain.
Benim tipim olmamasına rağmen Mark Albert nitelikli bir adam ve normal görünüyor.
But it's difficult for me to watch Mark get hurt.
Ama Mark'ın incindiğini görmek benim için çok zor.
This is me.
Ben buyum, Mark.
And if that's how you think of me, Mark then let's just forget this.
Eğer benim için böyle düşünüyorsan, Mark o zaman unutalım, gitsin.
That's why I had his mark tattooed on me :
Bu dövmeyi bu yüzden yaptırdım.
Do the initial work-up, then find me or Mark.
İlk işlemi yap, sonra beni ya da Mark'ı bul.
I didn't want it to define me, Mark.
Kanserli olarak bilinmek istemedim.
- Mark, just don't start with me, okay?
- Mark bir de sen başlama, tamam mı?
Thank you, Mark for bringing me out to the water.
Teşekkür ederim Mark... ... beni buraya getirdiğin için.
Go with me here, but let's say Mark walks into a hotel room... and he sees his wife naked, but it's not his wife... it's his naked sister-in-law, and he has sex with her.
Şunu düşünsenize, diyelim ki Mark bir otel odasına girdi ve karısını çıplak gördü, ama kendi eşi değil onun çıplak baldızı, onunla seks yaptı.
You better kill me, or I'll do you without leaving a mark!
Beni öldürsen iyi olur, yoksa seni tek iz bırakmadan geberteceğim!
Mark doesn't scare me, Detective.
Mark beni korkutmuyor dedektif.
I saw the news and it reminded me of a guy Mark knew.
Haberlerde bombalamayı gördüm. Ve bu da bana Mark'ın bir tanıdığı aklıma getirdi.
You brought a Mark-1 30,000 light-years to treat me?
Beni tedavi etmesi için 30.000 ışıkyılı uzaklıktan bir Mark-1 mi getirdin?
You came back because you cared about me, just like you care about the Mark-1.
Geldin çünkü benim için endişeleniyordun, aynen Mark - 1 için endişelendiğin gibi.
Gave me the mark of theJinn...
Cin işaretini görüyor musun?
Can someone lend me a 20 for a taxi?
Biri taksi için 20 mark verir mi?
- Wanna give me a mark?
- Bana bir isaret wermeye ne dersin?
Hey, it's me, Mark.
- Hey, benim Mark.
Thanks for saving me, mark.
Beni kurtardığın için teşekkür ederim.
Maybe you'll blow me?
Bir 20 Mark'a beni de üfler misin?
Let me tell you something, Mark.
- Sana bir şey söyleyeyim, Mark.
No, no, no, Mark. I made it clear to each and every one of them, I can only take one person back with me when I return.
- Hepsine, her birine dönerken tek kişi götürebileceğimi açıkladım.
Mark, don't get me wrong.
- Mark, yanlış anlama.
So, Prot, Mark tells me you don't eat meat.
Evet Prot, et yemediğini duydum.
Thank you for inviting me here today, Mark.
- Davet ettiğin için teşekkürler.
No, you don ´ t get a mark with the first bet you make with me okay?
Hayır. Yaptığın ilk bahiste bişey alamazsın.
Well, thanks for sharing that with me, Mark.
Benimle paylaştığın için teşekkürler, Mark.
- You didn't tell me she was in town.
- Mark bana geldiğini söylemedin
Seriously, Mark, you've gotta help me here.
Ciddiyim Mark. Bana yardım etmelisin
She's in charge. Excuse me. Ladies, we have patients breaking the eight-hour mark.
- Affedersiniz bayanlar sekiz saatini tamamlayan hastalarımız var
- Mark, he asked me out. - Consider it a bonus.
- Bana çıkma teklif etti Mark
Mark, do you want me to come in?
Ameliyata girmemi istiyor musun Mark?
- Mark, breathe for me.
- Nefes al Mark.
I'm sorry, but I need you to work with me here.
Üzgünüm Mark ama bana yardımcı olmalısın.
- Get up and help me! Mark!
Kalk ve bana yardım et Mark!
You want to tell me your name?
Ben Dr. Mark Greene. Bana adını söylemek ister misin?
All they had to do was send it through regular channels, mark it personal, and we'd have left it alone. But no, they had to encrypt it, force me to start snooping.
Her zaman açık kanal üzerinden gönderselerdi... kişisel işaretli olarak bizde onu yanlız bırakırdık ama yapmadılar, şifrelediler, bizde onu gizlice izlemeye başladık.
No, but the next time you wanna mark up your body, come to me.
Hayır, ama bir dahaki sefere istiyorum Vücudunuzu işaretlemek, bana gel,
Hundreds of EMH Mark-1's, identical to me in every respect, except... they've been condemned to a menial existence- - scrubbing conduits, mining dilithium.
Yüzlerce EMH Mark-1, saygı görme dışında her konuda benimle aynı... aşağılık bir hizmetçiliğe mahkum edildiler- - kablo kanallarını temizleme, dilityum madenciliği.
Yeah Now, mark me, the lot of ya.
Şimdi hepiniz beni dinleyin!