Mcdonald traduction Turc
1,017 traduction parallèle
Your passport says you're called John McDonald, and Julie never met you.
Pasaportun senin John McDonald olduğunu söylüyor, ve Julie ile asla karşılaşmadın.
They'll find the motive for Mr McDonald's suicide.
Bay McDonald'ın intiharı için bir neden bulacaklar.
McDonald, his name is.
- McDonald, adı.
M c Doa d!
McDonald.
McDonald!
McDonald!
a reconnaissance expedition to the forbidden city with Virgil and MacDonald as my aides.
Virgil ve McDonald ile bir keşif gezisine gitmiş olmamdır. Bu yüzden bu toplantıyı zorunlu olarak yapıyorum.
Milton, Woolman, Firestone, McDonald and Valence.
Milton, Woolman, Firestone, McDonald ve Valence.
Don't forget McDonald's latecomers'purge.
McDonald's geç gelen paketini unutma.
And if you get hungry, I'll send the waiter to McDonald's.
Ve acıkırsan garsonu McDonalds'a yollarım.
Look, Miss McDonald, he's made me a 36-D.
Bakın, Bayan McDonald. Göğüslerimi büyük çizmiş.
Miss McDonald, the principal called... and she wants to know about the parade rehearsal this morning.
Okulun müdüresi Bayan McDonald aradı. .. bu sabahki tören provalarına devam edip edemeyeceklerini sordu.
Call Miss McDonald and check what time she wants to schedule it.
Bayan McDonald'la görüş ve birlikte bir saat kararlaştırın.
Call McDonald and tell her to cancel it.
Öyleyse McDonald'ı ara ve provaları iptal etmesini söyle.
We didn't have Burger King or McDonald's.
Burger King ya da McDonald's yoktu.
At the McDonald Observatory of the University of Texas a laser beam is prepared for firing at the reflectors on the moon 380,000 kilometers away.
Texas Üniversitesi'ndeki McDonald gözlemevinde lazer ışını 380.000 kilometre ötedeki yansıtıcıları hedef alacak şekilde hazırlandı.
Burger King casinos. McDonald's casinos.
Burger King kumarhanesi MacDonald's kumarhanesi.
♪ Like McDonald's can ♪
Aynı McDonalds'gibi.
- I worked at McDonald's.
- McDonald's'da çalışmıştım.
Only recently released from prison Mahatma Gandhi leaves Bombay on the SS Rajputana to attend the conference on Indian independence called by Prime Minister Ramsay MacDonald.
Hapisten yeni çıkarılan... Mahatma Gandi, SS Rakputana gemisiyle Bombay'dan ayrıldı. Başbakan Ramsay McDonald'ın isteğiyle...
Although not dressed for the Lancashire climate Mr. Gandhi received a warm welcome from mill workers before heading back south for a final meeting with Mr. MacDonald.
İklime uygun giyinmemişse de işçiler onu sıcak bir biçimde karşıladı. Sonra Bay McDonald'la son görüşmesi için güneye hareket etti.
Inside Hugh McDonald and...
Hugh McDonald içeri ve...
"James McDonald... age 54."
James McDonald 54 yaşında.
In the news, a fire caused extensive damage to the High View Lumber Company, a dairy store and an American Motors dealership in McDonald,
Bugünkü haberler, bir yangın sonucu High View Kerestecilik, bir süt ürünleri satış merkezi ve bir Mc Donald ortaklığı olan American Motors büyük hasar gördü.
Tomorrow you'll probably kill the desk clerk hold up a McDonald's, and drive us a thousand miles out of the way to see the world's largest ball of mud!
Yarın resepsiyonisti öldürürsün... McDonald's'ı soyup, bize 1600 kilometre ötedeki... dünyanın en büyük çamur yumağını gösterirsin!
Two Big Macs, one Quarter Pounder with cheese six pieces Chicken McNuggets, two boxes Ronald McDonald cookies one order McFries, two chocolate milk shakes.
İki Big Mac, bir peynirli Royal... altı parça Chicken McNuggets, iki kutu Ronald McDonald kurabiyesi... bir tabak McFries, iki çikolatalı milk shake.
I admit we have as much chance of finding her here as a Mc Donalds.
Onu burada bulma şansımızın bir McDonald's bulmak kadar olduğunu biliyorum.
I mean, there I was at McDonald's.
Yani... Ben McDonalds'taydım.
By then, you can work for the local McDonald's for all I care.
Daha sonra yerel McDonald's için çalışabilirsiniz.
* OLD MCDONALD HAD A FARM *
# Yaşlı McDonald'ın bir çiftliği var #
It's like you walk into McDonald's, and they just line the cows up... and they bump'em all off for you and you never have to see it happening.
Aynı senin McDonalds'a girdiğinde, onların inekleri sıraya dizip hepsini senin için boğazlamaları ve senin bu olurken görmek zorunda olmaman gibi.
But when you walk into a McDonald's and say, "Uh, give me a Big Mac"... you know, you're just getting dead cow and you never see the cow die.
Ama şimdi McDonalds'a girip "Hey, bana bir Big Mac!" dediğinde ölü bir inek satın aldığını biliyorsun ama ineğin ölümünü asla görmüyorsun.
Kenneth Worm-man is trying to pull a Ronald McDonald Miller scam on us.
Kenneth solucanı Ronald Miller numarası çekiyor.
If you want, we can go to McDonald's or something.
Eğer istersen, McDonald's'a falan da gidebiliriz.
Me and the McDonald's people, we've got this little misunderstanding.
Ben ve McDonald's arasında küçük bir anlaşmazlık var.
See, they're "McDonald's". I'm "McDowell's".
Onlar "McDonald's", ben "McDowell's".
I like the fries better at McDonald's, but I'd never tell Mr McDowell that.
McDonald'ın patates kızartması daha güzel ama bunu Bay McDowell'e asla söylemem.
- Are they from McDonald's?
- McDonalds'dan mı gelmişler?
- Our table is reserved at McDonald's.
- McDonalds'da masamız hazır.
Get Johnson McDonald.
Johnson McDonald'ı bul.
When I get to college you'll be working ay McDonald's.
Ben üniversiteye geçtiğimde sen McDonald'da çalışıyor olacaksın.
- We're gonna make a run to McD's.
Biz McDonald'sa gidiyoruz.
You don't find that at McDonald's.
Bunu McDonald's'da bulamazsın.
If you have to go out, go to McDonald's or Wendy's.
Dışarıda yemeniz gerekiyorsa,... McDonald's veya Wendy's'e gidin.
We could have paved that motherfucker over put in a McDonalds, if they'd have let us.
Beni dinle. O herifleri dümdüz edip ülkenin tam ortasına bir McDonald's dikebilirdik. Kazanmamıza izin verselerdi.
Anita and me and Pete and Cindy met at McDonald's and messed around.
Anita, ben, Pete ve Cindy hamburgerciye gittik. Biraz orada takıldık.
Ronald McDonald had to start somewhere.
Ronald McDonald da bir yerlerden başlamıştı, değil mi?
Sunday morning with the door locked, sent the kids to McDonald's, ate lunch in bed afterwards, whatever was in the refrigerator... pot roast, potato salad.
Pazar sabahları kapıyı kilitleyip çocukları McDonald's'a yollardık. Daha sonra yatağımızda yemek yerdik dolapta ne varsa artık rosto, patates salatası.
I'm probably gonna have to work in McDonald's for the rest of my life,
Hayatımının geri kalanında McDonald's'ta çalışmam gerekse bile...
- Dad, it's just McDonald's.
- Baba, sadece McDonald's.
Must be Ginger McDonald.
- Hayır.
Your perfume gave you away.
- Ginger McDonald olmalı. - Seni parfümün ele verdi.