Metre traduction Turc
12,862 traduction parallèle
Out streams another 25-metre bridging line.
Tekrar 25 m'lik bir hat uzayıp gidecek.
Five metres long, 700 kilos and very hungry.
Beş metre boyunda 700 kilo ağırlığında ve çok aç.
The mother's rear is protected by a five-metre-wide tail that could slice through them.
Annenin arkası beş metre uzunluğundaki kuyrukla korunuyor ki bu onları dilimleyebilir.
For The Hunt team, filming a Nile crocodile capturing a wildebeest would require the same skill, patience and reactions as the five-metre reptile.
"Av" ekibi için Nil timsahının bir antilobu yakalayışını çekmek beş metrelik sürüngenle aynı yetenek, sabır ve tepkilere sahip olmayı gerektiriyordu.
So the golden rule of filming here is to be one metre from the water.
Bu yüzden burada çekim yapmanın altın kuralı sudan bir metre uzakta durmak.
This has come from a croc who must be at least five metres.
Bu en az beş metre boyunda bir timsaha ait olmalı.
A place as dark as a closed casket buried six feet under.
Kutuya konulup 2 metre derine gömülmüş kadar karanlığa ihtiyacı var.
A far more open arena, hanging 30 metres up in the air, and home to larger prey.
Daha açık bir alanda yerden 30 metre yüksekte ve daha büyük bir avın evi.
The harpy eagle with talons as long as a bear's claws, and a two-meter wingspan, it's the master of the aerial ambush.
Harpia kartalı. Bir ayı pençesi kadar uzun pençeleri ve 2 metre kanat genişliğiyle, havadan pusuya düşürmede uzman.
Colobus monkeys, thirty metres up in the dense canopy.
Kolobus maymunları. Sık örtünün 30 metre yukarısında.
They were three feet from the next table.
Yandaki masayla aralarında bir metre varmış.
Four containers at 48 feet.
14 metre uzunluğunda dört konteynır.
Weighing 200 tonnes and 30 metres long, these are the biggest animals ever to have lived.
200 ton ağırlığı 30 metre uzunluğu ile şimdiye dek yaşamış en büyük hayvandır.
With a good wind, they can glide for hundreds of metres.
İyi bir rüzgarla, yüzlerce metre süzülebilirler.
Each hunter sends out a series of clicks and then listens for returning echoes. Allowing them to scan for distant prey, hundreds of metres away.
Her avcı bir dizi tiz ses yollar ve sonra bu seslerin dönüş yankılarını dinler bu da yüzlerce metre uzaktaki avları tarayabilmelerine olanak sağlar.
The krill swarm is hundreds of metres across and packed tight.
Kril yığını yüzlerce metre uzunluğunda ve dip dibe kümelenmiş.
Once I got down about 25 feet I knew that whale was out there.
Yaklaşık 8 metre kadar dalmıştım. Buralarda bir yerlerde olduğunu biliyordum.
No, that was a pressure crack from concrete at least 15 feet thick.
Hayır, en az 4.5 metre kalınlığındaki betondan gelen basınç çatlaması.
Okay, 40 feet down inside the crack, approximately half a liter of mixture, give or take.
Tamam, çatlağın içine 12 metre aşağı yukarı yarım litre karışım eder.
And with 60 feet of cabling and the car battery from your SUV, we should be good to go.
20 metre kablo ve cipindeki aküyle girmeye hazır olmamız lazım.
Bedrock starts down here at a depth of 128 feet.
Temel kayaları da buradan, 40 metre derinlikten başlıyor.
To be successful, she must get within just 30 metres of her prey... undetected.
Başarılı olmak için, avına 30 metre kadar yaklaşması gerekir fark ettirmeden.
Her outsized hind legs can launch her three metres into the air, and her magnificent ears can detect the slightest rustle of prey.
Büyük arka bacakları onu 3 metre kadar havaya yükseltebilir ve muhteşem kulakları avın en hafif hışırtılarını bile saptayabilir.
The Ethiopian wolf lives an isolated life, cut off in a bleak world, 3, 000 metres above sea level.
Habeş kurdu, deniz seviyesinden 3,000 metre yüksekte dünyayla irtibatını kesmiş bir şekilde izole bir hayat yaşıyor.
About 200 yards down in the number-three Lane. But...
Neredeyse 200 metre aşağıda, üçüncü yolun orada ama...
It has a two-metre wing-span, and it hunts silently, on the lookout for monkeys and sloths.
İki metre kanat açıklığıyla sessizce avlanır ve maymun ve tembel hayvanlara karşı tetiktedir.
Alexander is studying the impacts of this loss on the harpy eagle - and to do that, he must first get himself 35 metres up to the nest in the canopy.
Alexander bu kaybın Harpia kartalları üzerindeki etkisini izliyor ve bunu yapmak için önce kendisini 35 metre yukarıda tepe kısmındaki yuvaya çıkarması gerek.
What might be of danger to the blue whale might be 300 metres in front of that.
Mavi balinaya tehlike oluşturabilecek şey, bunların 300 metre önünde bulunuyor.
From the eight feet south of that burn pit,
Yakma çukurunun 2.5 metre güneyinde,
As Brendan approaches the trailer, as he actually gets several hundred feet away from the trailer, a long, long way from the trailer,
Brendan karavana yaklaştıkça, Ki o aslında onlarca metre uzaktaydı karavandan, Çok çok uzaktaydı,
if ever someone's bones are found 20 feet out my bedroom window in my backyard,
Bir de şu açıdan bakalım evimin arka bahçesinde, yatak odamın pencerinden 6 metre uzakta birisinin kemikleri bulunsa...
So... - Eight, ten feet.
- 2,5-3 metre vardı.
Ten feet, maybe.
3 metre olabilir.
Ten feet tall is what the flames were.
Ateşin boyu 3 metre vardı.
Was November 29 also the day that you told the police that the flames were three feet high?
Ateşin yüksekliğinin 3 metre olduğunu da 29 Kasım'da mı söylemiştiniz?
As soon as I stood behind the vehicle approximately 30 feet, I used the small notepad out of my shirt pocket.
Aracın yaklaşık 10 metre kadar gerisinde durur durmaz gömleğimin cebindeki ufak not defterini kullanmaya başladım.
Adélies are only half a metre tall but they're the most pugnacious of all penguins.
Adelie penguenleri yalnızca yarım metre boyundadır ama bütün penguen türleri içinde en kavgacı olanıdır.
The saucer was 50 feet in diameter.
15 metre çapında bir uçan daire.
Three wrecked aircraft, a trench that was about 300 yards long, and practical explosives to create the crash landing.
Üç kazazede hava aracı, yaklaşık 270 metre boyunca bir hendek, mecburi inişi canlandırmak üzere de gerçekçi patlayıcılar.
Jumping out of a plane at 10,000 feet.
3000 metre yükseklikteki uçaktan atlarken.
Yes, with a distance of 22.9 meters.
Evet. 22,9 metre mesafe yapmış.
Don't even think about doing the 70 meter.
70 metre atlayışını düşünme bile.
You're the guy who struck the first 90 meters at Copper Peak, with no headwind, in 1970 Opening Trials, and they think you're just some old drunk.
Sen 1970 Açılış Denemelerinde Copper Zirvesi'nde ters rüzgar olmadan 90 metre atlayışı yapan ilk kişisin ve seni yaşlı bir ayyaş sanıyorlar.
The 90 meter.
90 metre.
I think I'm ready for the 70 meters.
Artık 70 metre için hazırım.
The smallest Olympic jump is 70 meters.
Olimpiyatlarda en az 70 metre atlayabilirsin.
I'm ready for the 70 meters.
70 metre için hazırım.
I plan to try and jump the 70 meters again as soon as possible.
En kısa zamanda yine 70 metre atlamayı planlıyorum.
Edwards, 34 meters.
Edwards, 34 metre.
" set a new British record in ski-jumping last week at Garmisch, Germany...
"... geçen hafta Garmisch, Almanya'da 34 metre atlayarak, kayakla atlamada...
Ten more feet!
3 metre daha!