Miraculous traduction Turc
698 traduction parallèle
The miraculous Cesare... twenty-three years old... he has slept for twenty-three years...
Uyurgezer Cesare! Doğduğundan beri tam 23 yıldır uyuyor.
Renaulte will work on you, one of his miraculous cures. You will go back a hero.
Rinaldi gizemli güçleriyle seni iyileştirecek.
- What a miraculous aroma.
- Ne mucizevi koku.
All the miracles, that was the most miraculous of miracles.
Bütün mucizeler arasında en mucizevi mucizeydi bu.
I've read of things little short of miraculous by the city police, as well as the FBI, from a piece of cloth or even a button. 1 : 15.
Şehir polisinin ve FBI'ın bir parça bez hatta bir düğmeden mucize işler başardığını okumuştum.
Nothing miraculous about it.
Şaşılacak bir şey yok!
Then she makes a miraculous recovery.
Sonra da birden iyileşiveriyor.
The possibility of arousing unsuspected passion at my age would be not only disturbing... but rather miraculous.
Umulmadık bir tutkuyla uyanma olasılığı, ben yaştaki biri için sadece rahatsız edici değil daha ziyade mucizevi olurdu.
I'm telling you, it's miraculous.
İnan bana, bu bir mucize.
- Absolutely miraculous.
- Kesinlikle bir mucize.
I like not this tale of Temüjin's miraculous escape.
Timuçin'in mucizevi kaçış hikayesini pek sevmedim, efendim.
It sometimes means that there was a man named Napoleon... but that any similarity between what he did in life... and what he's going to do in this movie is strictly miraculous.
"Napolyon adında biri vardı..." falan diye başlar bu sözler ama o kişinin yaşamda yaptığı şeyle bu filmde anlatılan şey arasındaki benzerlik tam anlamıyla hayret vericidir.
Thinking love so miraculous and grand
Aşk mucizevi ve yüce ama
Why, it's miraculous.
Bu bir mucize.
Miraculous, the Blessed Virgin!
Meryem Anamızın mucizesidir!
They have told me about a miraculous man with powers over life and dead.
Yaşama ve ölüme hükmedebilen mucizevi bir adamdan bahsediyorlar.
I would want the beautiful the doll the miraculous
* İsterim... *... güzel... *... taş bebek... *... olağanüstü... *...
Miraculous.
Olağanüstü.
That was the most miraculous thing, to feel, for the first time, that you had always been mine.
Bundan daha mucizevî bir şey olamazdı : Bir ömür boyu benim olduğunu ilk kez olarak hissedebilmiştim.
Oh miraculous vision, oh sublime apparition, into the Vine leaves, here comes Venus the Cypriot.
Oh mucizevi hayal, oh yüce hayalet, asma yaprakları içinde, Venüs buraya geliyor.
But tell me now, tell me something... of your miraculous hand manipulations... of which I've heard such wondrous accounts... and yet have never witnessed.
Bana biraz şu elle yaptığınız inanılmaz büyülerden bahsedin haklarında fevkalade hikayeler duydum ama gelin görün ki hiç şahit olmadım.
I have a miraculous potion to restore your strength.
Bende gücünüzü toparlayacak mucizevi bir iksir var.
No, no, no more miraculous potions!
Hayır, hayır. Daha falza mucizevi iksir istemez!
Not miraculous, but sumptuous.
Mucizevi değil, ama muhteşem.
Some are surprising, I could even say, miraculous.
Bazıları şaşırtıcı, hatta mucizevi diyebilirim.
I have miraculous remedy do not listen to him, this remedy-there,... he use it only for himself.
Bende mucizevi bir şifa var. Onu dinlemeyin, o mucizesini yalnızca kendisi için kullanıyor.
She's miraculous.
Ne kadar müthiş biri.
Miraculous!
Müthiş!
As we know, I'm a bright medic with a miraculous touch.
Bildiğimiz gibi, ben, mucizevi şifa verme gücüne sahip parlak bir doktorum.
Its workings are miraculous.
Olağanüstü bir çalışması var.
Oh, luckily she had some change with her, a miraculous occurrence that she didn't tell me about.
Üstünde bozuk olması büyük şans. Bir mucize. Doğrusu bana hiç söylememişti.
A bulletin has been issued by the Government Police News Bureau that condemned killer, David Webster, has made a miraculous escape from his cell, just hours before his scheduled execution.
Hükümet Polis Haberleri Bürosu'nun yayınladığı bir bültene göre hükümlü katil David Webster idam olmasına saatler kala mucizevi bir şekilde hücresinden kaçtı.
Well, you could use some time in our decompression chamber, but otherwise, I'd say your recovery's just about miraculous.
- Basınç azaltma hücresi gerekli. Yoksa iyileşmen mucizevi olur.
There's a rumor that China has developed a most miraculous enzyme.
Çin'in çok harika bir enzim geliştirdiği söyleniyor.
Take a look at this miraculous ointment.
Bu mucizevi merheme göz atın.
about the miracles of Christ, there is absolutely nothing miraculous, they're commonplace occurrences.
... diyebilirim ki, kesinlikle mucizevî bir yanı olmayan,.. ... sıradan hadiselerdi.
well, mister artiste, are you happy about your miraculous escape?
Peki, bay oyuncu, bu mucizevi kaçışından mutlu musun?
But of all God's miracles, large and small The most miraculous one of all
Fakat, Tanrı'nın hiç şüphesiz mucizelerinden en yücesi
But of all God's miracles, large and small The most miraculous one of all
Fakat Tanrı'nın hiç şüphesiz mucizelerinin en yücesi
Now, although she has seen miraculous cures of countless diseases Theodora promises nothing, only that you will never again have the opportunity to buy this fabulous elixir ridiculously priced at only $ 2 a bottle.
Her ne kadar sayısız hastalığın mucizevî şekillerde iyileştiğini görmüş olsa da Theodora hiçbir söz vermiyor, sadece size bu inanılmaz iksire, şişesi iki dolar gibi komik bir fiyata sahip olma şansı sunuyor.
She received signs and concocted that miraculous nostrum.
İşaretleri aldı, ve bunları karıştırıp mucizevi bir ilaç yaptı.
It's a miraculous nostrum, for all illnesses, and infirmities.
Her türlü hastalık ve güçsüzlüğe çare olan bir mucizevi ilaç.
When at last the chicks reach the hiding place she can consider her own safety and make another miraculous recovery.
Civcivler sonunda saklanacakları yere ulaştıklarında kendi emniyetini düşünebilir ve tekrar mucizevi bir şekilde iyileşir.
When the rain comes at last, a miraculous transformation happens.
Sonunda yağmur yağdığında, mucizevi bir değişim gerçekleşir.
A miraculous image of St. Joseph.
St. Joseph'in inanılmaz bir görüntüsü.
Observe these seeds, Highness. They produce a repulsive red efflurescence, but it has miraculous virtues.
Her iki yılda bir, bu tohumlar kırmızı çiçekler verir iğrenç bir görünümleri vardır ama nitelikleri mucizevi.
IS MIRACULOUS
Tatlım, kurtuldun.
"NOW, ISN'T THAT MIRACULOUS " HOW MUCH 2 CREATURES CAN ACCOMPLISH TOGETHER WHEN THEY CARE ABOUT EACH OTHER. "
Kendini birden yanıma, çimenlerin üzerine attı ve dedi ki, "Bu iki yaratığın birbirlerini önemseyip iş birliği yapmaları ne kadar mucizevi, değil mi?"
Who is this miraculous noble who heals the sick and restores life to the dead?
Hastayı iyileştirip hayata kavuşturan bu asil adam kimdir? Aziz Pafnucio
Miraculous!
Mucizevi!
That is a miraculous card trick.
Mucizevi bir kart numarası.