Motivated traduction Turc
1,097 traduction parallèle
Just make sure we're not wasting a bed on somebody who isn't motivated.
Simonson'u, isteksiz biri için boşu boşuna... ... bir yatak harcamayacağına inandır.
I assure you that Mr. Brown is highly motivated to change.
Sizi temin ederim, Bay Brown değişmek için çok istekli.
We don't feel that we're properly motivated.
Yeterince motive olduğumuza inanmıyoruz.
She attacked the victim in response to the same violent thought that motivated the previous beating.
Aynı önceki saldırıda harekete geçiren şiddet düşüncesiyle, kurbanına saldırdı.
What motivated this?
Bunun sebebi nedir?
- Motivated seller.
- Hareketli satıcı.
I know. We're so motivated.
Farkındayım, motivasyonumuz çok iyi.
I'm motivated.
Bir sebebim var.
He says certain acts that seem unrelated to sex are motivated by sexual compulsion, specially intellectual or artistic acts.
Seksle ilgisiz görünen kimi etkinliklerin özellikle entelektüel ya da sanatsal etkinliklerin cinsel dürtüden kaynaklandığını söyler.
How'bout this crack squad of savvy motivated personnel?
Peki ya şu gaza gelmiş tecrübeli çatlak ekibe ne demeli?
We do know that kind of obsession won't come from conscience. It won't be motivated by good will.
Böyle bir takıntı vicdandan kaynaklanmaz, iyi niyetten insanlıktan kaynaklanmaz.
And shoots me groin-motivated looks.
Evet. Ve bana kasıklarının harekete geçirdiği bakışlar atıyor.
So Miss Perky you try growing up in a family atmosphere like that and see if you can stay motivated.
Şimdi Bayan Neşeli böyle bir aile ortamında büyümeyi dene ve bak bakalım motive olmuş olarak kalabiliyor musun.
Now, what we're looking for are motivated hard-working, homeless gentlemen, like yourselves, to pull rickshaws.
Aradığımız şey, çalışmaya istekli sizin gibi evsiz beylerin faytonu çekmesi.
- I'm motivated!
- Hırslıyım.
Don't that prove I'm motivated?
Ne kadar istediğim belli değil mi?
It's that you haven't challenged him enough... to get him really motivated.
Sorun ona motivasyon sağlayacak rekabet duygusunu... sağlayamamanız.
What motivated that choice?
Sizi buna sevk eden şey neydi?
You have to have someone there to keep you motivated.
Sürekli seni hedefe yönlendirip motive edecek birileri olacak.
Now, according to the police, the murders were racially motivated.
Polise göre cinayet nedeni ırkçılıktı.
That motivated my acquisition
Kazanmak için bu beni motive etti.
So I was that much more motivated to prove to the world that "Don't write me off yet."
Tüm dünyaya "Beni unutmanız için çok erken"... demek için çok daha fazla motive oluyordum.
Dawson Leery, the gifted, young, self-motivated auteur Capeside's own Spielbergian wunderkind be nervous? Yeah.
Dawson Leery, yetenekli genç, kendini motive eden, kibirli Capeside'ın Spielberg hayranı mucize çocuğu gergin mi?
It's hard to get motivated these days.
Bu günlerde motive olmak zor.
Er, very motivated campus women, er, pitch in when necessary.
Kampustaki kızlar, gerekli zamanlarda böyle şeyler düzenler..
I believed your interest in my social development was sincere, not motivated by personal gain.
Sosyal gelişmeme ilginizdeki içtenliğine inanmıştım, bunu kişisel çıkarın için kullanmamalıydın.
The Malon are economically motivated.
Malon'u ekonomik çıkar harekete geçirir.
Dogbert, in your own words what motivated you to create Dogbert Day?
Dogbert bize Dogbert Gününü çıkarma fikri nereden aklınıza geldi söyler misiniz?
Could this have been motivated by a desire for retaliation?
Bu, intikam arzusundan kaynaklanmış olabilir mi?
There's something I need you to see so you're properly motivated.
Görmenizi istediğim bir şey var böylece doğru motivasyonunuz olur.
He feels you'll be extremely motivated in resolving this matter despite my urging him to fire your fucking ass and have you fed to the fish.
Kendisi yaşadıklarınızın sizi en üst düzeyde motive ettiğini... düşünüyor. Şu ana kadar başaramadınız. Hatanızı... tamir edecek bir şans vermek istiyor.
They're not motivated by rage or hate.
Nefretle ya da öfkeyle hareket etmezler.
Who could be more motivated to kill former Japanese soldiers?
Kim, eski Japon askerlerini öldürmeye benden daha hevesli olabilir ki?
Yes, I do. It's the first self-motivated act I've seen around here in months.
Evet yaparım. birinci sevki yaptığın gibi davran Ayda Sahip olduğımu görüyorum işte.
Pretty much feeling oddly motivated.
Tuhaf, ama iyi motive olmuş durumdayım.
Look at you. Motivated Buffy.
Ne güzel, motive olmuşsun.
And I knew that it would piss you off so bad that you would be that much more motivated to get out there and kill you some witches, right?
Bunun seni, cadıları öldürmek için çok daha motive edecek kadar kızdıracağını biliyordum. Tamam mı?
And after what they did to Leo, I'm not really all that motivated to go dig up demons for them.
Onların Leo'ya yaptığı şeyden sonra onlar için iblisleri araştırma hevesinde değilim.
But as I look around this evening I'm motivated.
Ama bu akşam etrafıma bakınca heveslendim.
We know this was in no way racially motivated.
Bu suçun ırkçılıkla alakası olmadığını biliyoruz.
You want me to secure a search warrant for the offices of a defense contractor to search classified national security files for evidence in a sexually motivated homicide?
Temelinde cinsellik olan bir cinayette kanıt olması için Savunma Bakanlığı'nın çalıştığı bir şirketteki gizli milli güvenlik dosyalarını aramak üzere emir çıkartmamı mı istiyorsunuz?
Sexually motivated homicide.
Temelinde cinsellik olan cinayet.
But since you seem to be motivated more by losing I'm going to beat you at your own game.
Ama sen kaybettikçe daha motive olduğuna göre seni kendi oyununda yeneceğim.
That wasn't racially motivated.
Irkçı bir hareket değildi.
Now, Donna, I'm not bragging, but... if you're properly motivated, I can actually do it in that amount of time.
Böbürlenmek gibi olmasın ama Donna... Eğer tam anlamıyla motive olursan, o işi bu dar vakitte de yapabilirim.
The copy business takes a motivated person.
Şey, fotokopi işi için motivasyon sorunu olmayan birisini arıyoruz.
And you're thinking that her actions may not be entirely motivated... by concern for her father's eternal soul?
Ve sen de düşünüyorsun ki, onun davranışları sadece babasının ebedi ruhuna duyduğu endişeden olmayabilir?
The strange thing is that I suddenly feel motivated.
Tuhaf şey ise birden motivasyonum arttı.
And I'm motivated.
Artık motive oldum.
He's smart, he's motivated, he's for real.
Akıllı, bir amacı var, gerçekçi.
An inner world of metaphor, of intuition of self-motivated reasoning, of dreams.
Metaforlarla dolu bir iç dünya, içgüdü kendinden motivasyonlu öğrenme. Rüyalar.