Mourn traduction Turc
1,019 traduction parallèle
If he's lucky, he'll have a marker, if he isn't, it won't make a difference because there won't be anybody to mourn him.
Şanslıysa, bir mezar taşı olur. Değilse, pek de fark etmeyecek çünkü yasını tutan kimse olmayacak.
I'll mourn him.
Yasını ben tutacağım.
That don't scare me, so long as there's plenty of Varners to mourn me.
O beni korkutmuyor, bana yas tutacak bolca Varner varken.
We must mourn Ragnar.
Ragnar'ın öcünü almalıyız.
We'll mourn the departed day in good conscience and with goodwill.
İçimiz rahat, iyilikle dolu ağlayacağız, giden günün ardından.
There'll be nothing else for us to do, but mourn the departed day.
Yapacak hiç, hiç bir şeyimiz olmayacak... giden güne ağlamaktan başka.
We're to avenge his death, not mourn over it.
Yasını tutmak değil intikamını almak için buradayız.
We also mourn this little five-year-old girl... who accompanied him in death.
5 yaşındaki kız çocuğunun gidişini de... Onun yanında, onunla beraber gitti.
Or to mourn, if we don't find them.
Ya da matem için içelim eğer bir şey bulamazsak.
Nobody to mourn you, nobody to give a damn.
Ne kimse yas tutacak, ne de beddua okuyacak.
Can't you leave me to mourn in peace?
Huzur içinde yas tutmayı bana bırakamaz mısın?
"Either your famous city goes down in front of the Persians, or, if your city is spared, the land of Sparta must mourn for the death of one of her kings."
"Ya Persliler'in önünde şanlı şehriniz yok olacak, ya da şehriniz kurtulursa Sparta toprakları krallarından birinin ölümüne yas tutacak."
Why could I not mourn?
Neden yas tutamıyordum?
But I'm not going to mourn you, to live as a Yakuza does, you must be ready to die.
Bir yakuza gibi, ölüme hazır yaşaman gerektiği için, yasını tutmayacağım.
Parents lost their children. No one left to mourn them.
Ebeveynler çocuklarını kaybeder, ama kimse onlara dua etmez.
Mourn our land that is no more!
Yasını tut... Yasını tut ki o büyük ülke artık yok...
I'll play with all my soul to mourn those thousands of spirits who burn with bitter hatred.
Bu üzgün ruhların avunmaları ve huzur içinde yatmaları için çalacağım.
I beg you, do not mourn for Juliana.
Rica ediyorum, Juliana için yas tutmayın.
Blessed are those who mourn ;
Onlar teselli edilecekler.
Men want to be heroes and their widows mourn.
Kahraman olmak isterler, sonra da dullar yas tutar.
Blessed are they that mourn for they shall be comforted.
Ne mutlu yas tutanlara, çünkü onlar teselli edilecekler.
Florès is dead. I mourn him.
Flores öldü ve ben de, onun için ağlıyorum.
As a result, we have been wounded in our flesh, and now mourn gallant men.
Bunun sonucunda yara aldık ve yiğit erkeklerimizin yasını tutuyoruz.
May your own mother mourn your birth and pray that you will die!
Annen de kaltak! Kardeşin de! Tüm sülâlen!
But remember, Prince Andrei, should you die on the battlefield, your old father will mourn for you.
Ama unutma, Prens Andrei, eğer savaşta ölecek olursan, ihtiyar baban senin için yas tutacak.
You've left us to mourn for you!
Kadınlarını bırakıp gittin!
Some people - let us say the people who work for Mr Colbert - might reasonably regard you as the person least likely to mourn his passing.
Bazı insanlar, örneğin Bay Colbert için çalışan insanlar onun ölümünden dolayı en az üzülen insanın siz olduğunuzu söyleyebilirler.
Shall I shoot you and mourn?
# Seni vurup yasını mı tutsam?
They can only pause in silence to mourn his passing.
Sadece sessizliğe bürünüp önlerinden geçmesini izleyebiliyorlar.
They're afraid... the Negroes are going to tear up their stores, burn neighborhoods... so they have this nationwide... coast-to-coast network special called "Mourn the Martyr."
İnsanlar zencilerin dükkânlarını yakacaklarından, mahallelerini yakacaklarından korkuyor. Bu yüzden tüm ulusta, ülke çapında "Şehitlere Yas Tutun" isimli program hazırlıyorlar.
On that day, I shall mourn. - Does he know?
O gün yas tutacağım.
"'Blessed are they that mourn, for they shall be comforted.
"'Yas tutanlar kutsanmιştιr, çünkü teselli bulacaklardιr.
You who mourned me to the point I wanted to mourn myself ".
Bu noktada beni kederlendiren sendin. Kendime yas tutmak istedim.
Mourn.
Yasını tut.
- Do you not mourn for your son?
- Oğlun için üzülmüyor musun?
Your gun, captain, the great chalice, and the same thieves have made both of us mourn.
Yüzbaşı ; sizin silahınız, büyük kadeh ve ikimizi de üzenler, aynı hırsızlar.
- He had no one to mourn him.
- Yasını tutacak kimsesi yok.
I'm not gonna... mourn for him.
Onun için yas tutmayacağım.
Almighty God, Father of all mercies and giver of all comfort, deal graciously, we pray thee, with those who mourn, that casting every care on thee, they may know the consolation of thy love,
Babamız Tanrı'nın ve Efendimiz İsa Mesih'in lütfu ve barışı sizinle olsun. Efendimiz İsa Mesih'in Tanrısı ve Babasına şükürler olsun ; O merhamet dolu Babadır, her tesellinin kaynağı olan Tanrı'dır.
Millions upon millions more today mourn their fathers and their mothers, their husbands, their wives and their children.
Milyonlarca kişi bugün, babalarının, annelerinin kocalarının, karılarının, ve çocuklarının yasını tutmaktadır.
What good has it done for me to mourn for you eternally in the secret recesses of my heart?
- Kalbimin derinliklerinde senin için sonsuza dek yas tuttum
Because I'll do everything for you but mourn.
Çünkü senin için her şeyi yaparım, yas tutmaktan başka.
¤ All that's left to me is to mourn... ¤ with such suffering... the pain of my race. ¤
¤ Bana kalan tek şey yas tutmak... ¤ böyle acılarla... irkımın acılarıyla. ¤
But in love, there's only one man, and when he goes to war and is dead five months later, you have to mourn for the rest of your life.
Ama iş aşka gelince, bir kişi vardır ve o da savaşa gidip beş ay sonra ölürse hayatının sonuna kadar yas tutmak zorunda kalırsın.
One can't mourn forever.
İnsan sonsuza dek yas tutamaz.
Do you think I asked you to come here, merely so we could mourn our fate?
Sence seni buraya, sırf kötü kaderimize ağlayıp sızlanalım diye mi çağırdım?
We mourn the deaths of three members of my Cabinet.
Kurulumun üç üyesinin ölümünün yassını tutuyoruz.
Shouldn't mourn the good doctor's death.
İyi doktorun ölümü için üzülme.
You don't mourn him, because you never loved him.
- Onun yasını tutmuyorsun çünkü onu hiç sevmedin.
Mourn!
Ağla...
Don't mourn, Martin.
- Git de geç kalma.