English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / Move forward

Move forward traduction Turc

1,666 traduction parallèle
Look, I don't want to get involved In a family squabble, but I can't move forward Until you agree on a strategy.
Bakın, aile işlerinize karışmak istemem, ama bir strateji belirlemezseniz yol alamıyoruz.
Move forward!
İlerleyin!
So I guess that I should move forward with my kitchen remodel?
O zaman, sanırım mutfağı yeniden dekore etmeye devam edeceğiz? - Bence de.
Smallville and I can't move forward until he deals with the supersized hole his dad left in his heart.
Smallville ve ben babasının onun kalbinde bıraktığı deliği kapatmadan hayatımıza devam edemeyiz.
Science cannot move forward without heaps.
Bilim, fedakârlık yapmadan ilerleyemez.
We move forward anyway.
Her halükarda ileri hareket ediyoruz.
We have to move forward.
İlerlemeliyiz.
But if we're gonna go for it, we gotta move forward a bit with each visit.
Ama eğer bunu istiyorsak, her buluşmada bir adım ileri gitmeliyiz. Yayına iki dakika.
I wanted you to be able to move forward and focus on your future.
Ben senin ilerleyebilmeni Ve geleceğine odaklanmanı istiyorum.
Gotta try to move forward.
Hayatına devam etmeni istiyorum.
How do you move forward from there? Right.
Tüm bunlardan sonra hayatıma nasıl devam edebilirim?
Can we talk about how... how we move forward from here?
Sonrası hakkında neler olduğunu konuşmaya devam edelim mi?
2-1, can we move forward, or do we wait? Having a nice time?
2-1, ilerliyebilir miyiz, yoksa bekleyelim mi?
Okay, get ready to move forward.
Peki, gitmeye hazir olun.
If we're going to move forward, you better figure out what it is you want.
Eğer daha fazla devam etmesini istiyorsan, ne istediğine karar versen iyi olur.
They just said they had considered all of the comments that we had made and they were still of the belief that in order to calm the markets and move forward, it was necessary for Lehman to go into bankruptcy.
Bütün görüşlerimizi dinlediklerini ve pazarı sakinleştirmek için Lehman'ın iflas etmesi gerektiğini söylediler.
I want to move forward, okay?
İlerleme göstermek istiyorum.
Move forward, stop looking behind us.
İlerle, arkaya bakmayı bırak.
I was thrilled when I got a call from Nick today... telling me he wanted to move forward with our deal.
Bugün Nick'ten telefon alıp da, bana anlaşmamıza katılıp ilerlemek istediğini söylediğinde, heyecanlanmıştım.
How do we move forward?
Nasıl aşama kaydedeceğiz?
We'll move forward after we hear what the forensics and CSI say.
Şimdi iki yerden gelen habere göre devam edeceğiz amirim...
So I think we just need to move forward.
Bence önümüze bakmalıyız.
I do wanna move forward, not backward.
Önüme bakmak istiyorum, geriye değil.
I want to move forward.
İlerlemek istiyorum.
Can help you move forward?
Eğer ileriye taşımak yardımcı olabilir misiniz?
It's not going to help us move forward.
Yardımı dokunsun diye değil.
Figuring out why you both chose to do what you did will allow the relationship to move forward.
Neden ikinizin de bunları yaptığınız ve ilerlemeyi isteyip istemeyeceğinizi çözmek.
Figuring out why you both chose to do what you did will allow the relationship to move forward.
İkinizinde bunları neden yaptığınızı ve ilişkinizi ileriye taşımayı isteyip istemediğinizi çözelim.
Now, if we can come together... "together" being the key word... we can move forward.
simdi birlikte - ki kendisi anahtar sozcuk oluyor - olursak yol alabiliriz.
You not letting me after you found out I was building a practice downstairs, standing like an idiot with a cornbread chicken casserole in your bedroom trying to make up after I tried to force you to elope, fighting over that damn latex jumpsuit after I bought you into the practice. And we can't move forward if that's staring me in the face every day.
Aşağıda bir uygulama odası yaptırıdığı öğrendiğinde... orda bir aptal gibi durmanı... yatak odasındaki mısır ekmekli tavuç güvecini... seni kaçmaya zorladığımda barışmaya çalışmanı... seni işe aldırdıktan sonra şu lateks tulumun üstünde kavga ettiğimizi... eğer her gün yüzüme öyle bakacaksan... birlikte ileriye bakamayız.
If we ever want to move forward blindly, we heading for a disaster.
Eğer körü körüne hareket edersek, felakete gidiyoruz demektir.
In order to move forward, I need you to be open with me.
İlerleyebilmemiz için, bana karşı dürüst olmalısın.
If a man and a woman go into a room together, they should of course move forward, and make marriage preparations!
Eğer bir erkekle bir kadın odaya birlikte giderse elbette evlilik hazırlıklarına doğru yol almalılar!
I'm trying to move forward with my life, and you are exactly the same.
İleri yönelik bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama sen hala yerinde sayıyorsun.
Well, I don't know how to move forward.
Nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum.
Yeah.I'm... I'm ready to move forward, too.
Evet ben de bir adım ilerisine hazırım
What do you say we, um, get that chat going with brier right now, move this thing forward a bit, huh?
Bu olaydan uzaklaşıp sohbetimizi şimdi Brier'le yapmaya ne dersiniz?
How do we move this forward in the time allotted?
Bu ilişkiyi elimizdeki sürede nasıl ilerleteceğiz?
A situation is reported - but they move forward anyway.
Bir durum rapor edildi fakat ilerlemeye devam ediyorlar.
Let's go, move forward.
Hadi gidelim, ilerleyin.
I can move neither forward nor backward.
- Hareket edemiyorum. Ne ileri ne geri.
"together" being the key word... we can move forward.
Sizi taşıyabilirsiniz.
Every minute, you move one minute forward in time.
Geleceğe seyahat, dünyadaki en kolay şeylerden biri.
One thing we can do to change how we move forward in time relative to each other is to actually move at different velocities compared to each other.
Her dakika, geleceğe doğru bir dakika seyrediyorsunuz.
If you're starting to think about a bell shape for flight, the challenge you're facing, I think, is making it aerodynamic when you move around side to side and forward and backward,'cause you're
Çan şeklini uçurmaya çalışsaydınız, yüz yüze kalacağınız problem havada sağdan sola, ileri geri hareket ederken aerodinamik hale getirebilmeniz olacaktı.
My marriage with Yu Kyung, let's please move that forward as quickly as possible, Mom.
Yu Kyung ile evliliğim hakkında mümkün olduğunca, bu işi erken halledelim.
And no matter what direction or how it'd move or what it'd look like, the point according to grandad, was that the river always moved forward.
Hangi yöne, ne şekilde ya da neye benzeyerek giderse gitsin, büyükbabama göre nehir, her zaman ileri doğru hareket etmiştir.
I want every move monitored from this moment forward.
Şu andan itibaren attığı her adam gözetlenecek.
Only think about how you can move our Haeshin forward.
Artık sadece Haeshin'i nasıl geliştirebilirsin, onu düşün.
I knew I was supposed to step forward, but I couldn't move.
Öne çıkmam gerektiğini biliyordum fakat yerimden kımıldayamadım.
- Move forward! - Move forward!
- İleri!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]