My mentor traduction Turc
445 traduction parallèle
This was made by my mentor in his younger days.
Bu, ustam tarafından gençlik günlerinde yapılmış.
I'll think of it as a keepsake of my mentor.
Onu ustamın bir yadigarı gibi göreceğim.
People said they were even better than the ones my mentor made.
İnsanlar ustamın yapmış olduklarından daha iyi olduklarını söyledi.
In the end my mentor threw me out, and my family and I drifted like beggars from Tatebayashi to here.
Sonunda ustam beni dışarı attı ve, ailem ve ben dilenciler gibi Tatebayashi'den buraya sürüklendik.
I almost considered him my mentor on the subject.
Kendisini neredeyse akıl hocam olarak görmeye başlamıştım.
He was my mentor.
Benim akıl hocamdı.
I turn to jelly in the presence of my mentor, Dr Ludlow.
Akıl hocam Dr. Bennett Ludlow'un karşısında dizlerimin bağı çözüldü.
My mentor was a physician.
Akıl hocam hekimdi.
And it's like she wants to be my mentor, which is exactly what I needed.
Ve sanki benim akıl hocam olmak istiyor ; yani tam ihtiyacım olan şey.
My mentor.
Benim danışmanım.
I look forward to welcoming aboard my mentor and dear friend, Dr. Dalen Quaice who will be traveling with us to his home planet, Kenda II.
Akıl hocam ve çok sevgili dostum, Dr. Dalen'ın gemiye gelmesini dört gözle bekliyorum. Kendisi, bizimle birlikte Kenda II kadar gelecek.
will was more than a friend. he was my mentor.
Will arkadaştan öteydi, yol gösterenimdi.
For many years, my mentor and teacher.
Yıllarca akıl hocalığımı ve öğretmenliğimi yaptı.
I just found out that the Dean of Seattle radio, my mentor, Fletcher Grey, will be retiring this year.
Biraz önce Seattle radyosunun duayeni, hocam Fletcher Grey'in bu sene emekli olacağını öğrendim.
Because like my mentor, the collector,
Çünkü o bir koruyucu, kol kanat geren...
He looks stronger, more fit, just as he did when he was my mentor.
Daha güçlü ve formda görünüyor. Aynı öğretmenim olduğu günlerdeki gibi.
Ceridian, my mentor, told me how much centaurs fear fire.
Ceridian, benim akıl hocam, sentorların ateşten ne kadar çok korktuğunu anlatmıştı.
I was remembering my mentor's words, Dicky Fox, who said :
Akıl hocam Dicky Fox'un sözlerini hatırlıyordum, demişti ki..
She is my mentor, my teacher, my -
O benim akıl hocam, benim öğretmenim, benim- -
I don't want you as my mentor.
Senin akıl hocam olmanı istemiyorum.
Well, then my mentor suggested that I move into equities.
Eee, sonra akıl hocam net varlıklara yönelmemi tavsiye etti.
My mentor says the duck is outstanding here.
Akıl hocam buranın ördeğinin harika olduğunu söyledi.
Jerry, this is Cynthia Pearlman, my mentor.
Jerry, bu Cynthia Pearlman, akıl hocam.
You were my mentor. That's why.
Çünkü benim danışmanımdın.
My mentor, gone.
Akıl hocam gitti.
He had been my mentor and I was his protege.
Beni himayesine almış, ve bana akıl hocalığı yapmıştı.
It's just that he came up to me one day after class and he's been sort of like my mentor and my family ever since.
Sadece bir gün dersten sonra geldi. O zamandan beri hem öğretmenim, hem ailem oldu.
Kind of, sort of want to emulate you, you being my mentor and all.
Bir çe it, yani seni takIit etmek istiyorum, her şeyde örnek aImak.
Well, considering I've never seen anyone get it right, including my mentor, Dr. Leaky at M.I.T., I guess if anyone here can solve that problem, I'd see to it that none of you ever have to open another math book again... for the rest of your lives.
Şu ana kadar, MIT'deki danışmanım Dr. Leaky de dahil, kimsenin çözemediğini düşünürsem burada onu çözebilen birisi olursa hiçbiriniz hayatınız boyunca, bir daha matematik kitabı açmak zorunda olmayacaksınız.
I lost my mentor today.
Bugün akıl hocamı kaybettim.
You... you are my mentor.
Sen... Sen, benim rehberimsin.
My mentor was an amazing teacher named Benton Mandlebaum.
Benim danışman hocam Benton Mandlebaum adında harika öğretmendi.
My mentor, my teacher.
Akıl hocam, öğretmenim.
To have someone like you as my mentor.
Yani sizin gibi birinin akıl hocam olması.
If I could pick one person to be my mentor...
Eğer akıl hocam olması için birini seçebiliyor olsaydım.
I don't have the patience of Gabrielle, the love of Eli or the serenity of my mentor, Lao Ma.
Bende Gabrielle'in sabrı, Eli'ın sevgisi veya akıl hocam Lao Ma'nın dinginliği yok.
She was my mentor.
Akıl hocamdı.
Once upon a time, he was my mentor.
Bir zamanlar akıl hocamdı.
Hmm. I think I found my mentor.
Sanırım akıl hocamı buldum.
Mentor, where are my people?
Danışman, adamlarım nerede?
One was you my spiritual mentor.
Biri sizdiniz. Benim ruhani liderim.
Tomorrow, Raymond... My friend and mentor, will testify he thinks I'm guilty.
Yarın, Raymond... benim dostum ve akıl hocam suçlu olduğum yolunda ifade verecek.
He's my teacher and mentor.
Hocam ve kılavuzumdur.
My old mentor.
Benim eski akıl hocam.
The mentor saw my act.
Akıl hocası gösterimi izledi.
Mr. Tambini, my teacher and mentor said that I have great potential, potential to be a master tiler.
Bay Tambini, danışmanım ve hocam bende usta mozaikçi olmak için potansiyel olduğunu söylemişti.
oh, my God, forget it. The make-up guy, Dick Smith, he's a mentor to the famous make-up guys. The make-up guy, Dick Smith, he's a mentor to the famous make-up guys.
Filmin makyajını yapan adam, Dick Smith bütün ünlü makyajcıların babasıdır.
You believe that I would betray my own mentor?
Kendi akıl hocama ihanet edeceğim düşüncesinde misiniz?
And that evening, in my first act as a mentor I took my young acolyte to a book party.
Akıl hocası olarak geçirdiğim ilk akşamda genç öğrencimi bir kitap partisine götürdüm.
She's gonna be my mentor.
O benim akıl hocam olacak.
My friends are coming. I told them all about my semi-cool mentor.
Onlara yeni müthiş danışmanımı anlattım.