English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My men

My men traduction Turc

7,990 traduction parallèle
I'll not force any of my men to go to their deaths. But I'll not stand in the way of any that choose to go.
Ölüme gitmeleri için hiçbir adamımı zorlamayacağım ama içlerinden gitmeyi seçenler olursa yollarına çıkmam.
I should have sent my men in earlier.
Adamlarımı daha erken göndermeliydim.
- Fine. I'm going for my men.
- İyi, adamlarımın yanına gidiyorum.
He can't fire my men.
Bu kovamaz benim adamımı.
And the minute he does, my men will be all over him.
Ve girdiği zaman, adamlarım onun tepesinde olacak.
They killed 12 of my men.
12 adamımı öldürdüler.
Every time I see a ship marked Robertson Shipping, I tell my men to treat it right.
Ne zaman Robertson Nakliye damgası görsem, adamlarına düzgün muamele etmelerini söylerim.
If my men see the King's army approaching, everyone here will be dead by the time they dismount.
Adamlarım Kralın ordusunun yaklaştığını görürse atlarından inene kadar buradaki herkes ölmüş olur.
My men will be stationed outside so do not try to leave.
Adamlarım dışarıda nöbet tutacaklar. Bu yüzden kaçmaya çalışmayın.
This is President Wallace talking to the people who just killed 10 of my men.
Ben Başkan Wallace, az önce on adamımı öldürenlerle konuşuyorum.
Except here are two of my men assaulted just this morning in the appropriation of doughnuts by your oldest... attacked in peacetime, during a period of deliberation, without provocation.
Fakat bu iki adamım bu sabah büyük oğlun tarafından "şerefsiz" şeklinde hakaret işitmiş. Barış zamanında müzakere süresinde saldırı görmüş. Hem de kışkırtma olmaksızın.
Now, if one of my men defies me, puts a deal in jeopardy, I take his arm.
Şimdi, adamlarımdan biri bana karşı koyup anlaşmayı tehlikeye atarsa kolunu koparırım.
You wanna pull my men out the Glades, fine.
Adamlarımı Glades'ten çekmek istiyorsan tamam, sen bilirsin.
In direct communication with my men outside.
Dışarıdaki adamlarımla direkt olarak iletişim halindeyim.
As my men arrive, they'll replace hospital security, okay?
Benim adamlarım gelir gelmez hastane güvenliğiyle yer değiştirecekler Tamam mı?
UN Command sent my men on that patrol, the most dangerous stretch of Route 90 in the entire valley.
Adamlarımı tüm vadinin en tehlikeli bölgesine gönderen BM'in kendisi.
- And you sent my men.
- Bir de sen. - Ben?
You saw my men as expendable.
Adamlarımı harcanabilir görüyorsun.
My men want to sell you back to WICKED.
Adamlarım sizi İSYAN'a geri satmak istiyor.
One of my men gets shot, you better believe I'm on site.
Adamlarımdan biri vuruldu, buraya el atacağımdan emin olabilirsin.
~ MY men?
- Adamlarım mı?
I and my men will go and set up patrols.
Ve ben adamlarımla yola koyulup devriye gezeceğim.
At least let me die with my men.
En azından adamlarımla birlikte ölmeme izin ver!
Men like my great-grandfather, William Edward Preston.
Büyük büyükbabam, William Edward Preston gibi adamlara.
These are my men!
- Onlar benim adamlarım!
Shoshanna, I have four fucking suicide attempts under my belt, men who just couldn't live without me.
Shoshanna, bensiz yaşayamayan erkeklerinin dördü intihara teşebbüs etti.
My father's debts, no land, no dowry, and the taint of what had happened - eligible men found me undesirable.
Babamın borçları var. Ne toprağım, ne de çeyizim yok. Bir de olan o rezil olay var.
Phillip's father found out and since he objects to me doing anything other than my matrimonial duties, he's had men following me whenever I leave the house.
Phillip'in babası öğrendi evlilik görevinden başka bir şeyle uğraşmamı istemediği için evden ne zaman çıkarsam beni takip ettiriyor.
My whole life, these men who were supposed to show us how to live our lives, we are supposed to respect and trust and honor them.
Tüm hayatım.. Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiğini anlatan.. .. ona saygı duyup, güvenmekten..
My firm works with real estate men all over the city.
Firmam şehirdeki bütün emlakçılarla çalışıyor.
Is my uncle taking on men?
- Amcam adam alıyor mu?
Sir, I have my concern about the team of hit men you've assembled.
Efendim, bir araya getirdiğiniz suikast ekibiyle ilgili şüphelerim var.
I assure you, all my employer wants is for you to continue to be ethical, decent men... good lawyers.
Sizi temin ederim işverenimin istediği tek şey etik, düzgün adamlar olmaya devam etmeniz. İyi avukatlar yani.
You turned my sister into a killer and then you put her in the cross hairs of one of the most dangerous men on the planet.
Kardeşimi bir katile çevirdin ve dünyadaki en tehlikeli adamın hedefi yaptın.
My father's posted men at every bus station, train station, and airport.
Babam her terminale, istasyona ve havaalanına insan koydu.
But here's what doesn't- - my daughter has two men who are both amazing, which just means...
Ama olmayan şe- - Kızım... Şahane iki adama sahip. Bu da demek oluyor ki...
My contacts say Shrieve has men everywhere.
Bağlantım olan adam Shrieve'in her yerde adamı olduğunu söylüyor.
Unlike you thousands of honorable men will mourn my death when I leave this Earth.
Senin aksine, ben bu dünyadan ayrıldığımda binlerce adam yasımı tutacak.
I beg Your Majesty not to promote the men in my family.
Ailemin mertebesini yükseltmeyin ne olur.
I did... after the crew... my own men... took the coward's way out, I was the only one left.
Sonra mürettebata... Korkakları ayrıştırdıktan sonra, sadece ben kaldım.
You will tear my heart in pieces going after these dangerous... dangerous men!
O tehlikeli adamların peşinden gidersen kalbim çok kırılacak.
Some men broke into my house.
Birkaç adam evime girdi.
'Stupid men It is not my responsebility.
Ne kadar aptalsa. Neyse, benden günah gitti.
You scare off men, is my experience.
Bu erkekleri kaçıran bir şey. Tecrübe konuşuyor.
Here's the deal, my friend Melanie here has a thing for men of the, uh, Asian persuasion.
Durum şu. Şuradaki arkadaşım Melanie, Asyalı adamlara ilgi duyuyor.
Jack Crawford fisher of men, watching my cork move against the current.
İnsanların balıkçısı, tıpamın akıntıya karşı hareket edişini izleyen Jack Crawford.
The men use their swords, we use our beauty, but the end is the same, my dear :
Erkekler kılıçlarını kullanır. Biz ise güzelliğimizi. Fakat sonuç aynıdır, canım.
I work so hard just trying to get on my feet, so someday men will look up to me and say, " Nice teeth.
Ayaklarımın üstünde durmak için o kadar uğraşıyorum. Sırf günün birinde bütün insanlar bana bakıp "Dişlerin güzelmiş..."
My father's men?
Babamın adamları mı?
I would like to be as other men, able to stand on my own two feet.
Diğer erkekler gibi iki ayağımın üstünde dikilmeyi ben de isterim.
Let my men go.
Adamlarımın gitmesine izin ver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]