My roommate traduction Turc
1,329 traduction parallèle
He's also my roommate.
Aynı zamanda ev arkadaşımdır.
Well, I do wish that my roommate would get a job in Alaska.
Ama ev arkadaşımın Alaska'da bir iş bulmasını çok isterim.
Hey, my roommate, Dr. Robot... busted me taping some college chicks in the shower.
Hey, oda arkadaşım, Dr. Robot... beni duştaki bazı üniversiteli kızları kaydederken bastı.
I caught him cheating on me with my roommate in our apartment after she sent me on a fake business trip out of town.
Onu, beni şehir dışında olmayan bir toplantıya gönderen ev arkadaşımla beni aldatırken dairemizde yakaladım.
Sam, she's my roommate.
O ev arkadaşım Sam.
Because they're not mine, they're my roommate's.
Çünkü para benim değil, oda arkadaşlarımın.
My doggie is licking my roommate more than me.
Köpeğim arkadışımı benden daha çok yalıyor.
My roommate can back that up.
Oda arkadaşım şahit.
I've had a thing for my roommate since day one. And I just can't tell her.
Oda arkadaşıma karşı daha ilk günden beri bir şeyler hissediyorum ama ona söyleyemiyorum.
I've had this thing for my roommate since, like, day one, and I just... I can't tell her.
Oda arkadaşıma ilk günden beri ilgi duyuyorum... ama ona açılamıyorum.
-'Cause I don't think my roommate's home -
Üzgünüm. - Çünkü ev arkadaşımın evini düşünmedim -
Because Shane, my roommate, said that she would be willing to sleep in the main house.
Çünkü Shane, ev-arkadaşım, dedi ki evde uyuyacakmış.
Uh, Jake's my roommate, but he doesn't tell me where he goes.
Hım, Jake benim oda arkadaşım, ama nereye gittiğini bana söylemez.
And my roommate wants to meet everybody.
Ayrıca ev arkadaşım iş arkadaşlarımı tanımak istiyor.
That's because Mark's my roommate.
Evet çünkü Mark benim oda arkadaşım.
You're my roommate.
Hani ev arkadaşımdın?
He used to be my roommate, freshman year at Duke.
Üniversitede ilk senemde oda arkadaşımdı.
Um... no. My roommate's on her way to visit Coop at the hospital.
Hayır, oda arkadaşım hastanede Coop'u ziyaret ediyor.
I'll be at the library researching ways to kill my roommate.
Kütüphaneye gidiyorum, oda arkadaşımı öldürmenin yollarını arayacağım.
My roommate was so freaked out that she transferred to NYU... which means Lana and I are once again under the same roof.
İyi yanı oda arkadaşım çok korktu Newyork Üniversite'sinde transfer oldu, bu da demek ki Lana ve ben yine aynı çatı altındayız.
But we'll have to be really quiet because my roommate is detoxing, so she's kind of a light sleeper.
Tamam ama sessiz olmalıyız. Oda arkadaşım kendini detoksladı.
Then for reasons I never understood you stopped calling me, and started seeing my roommate.
- Ama sonra asla tamamen anlayamadığım sebeplerden dolayı beni aramayı kestin ve oda arkadaşımla buluşmaya başladın.
If I had known you were throwing yourself at my roommate, I'd have raced home. I brought a surprise for you.
Oda arkadaşımın üzerine atladığını bilseydim, koşa koşa gelirdim.
That's my roommate.
- Ev arkadaşımdır.
My roommate gave me the pills just so that I could get a bill paid for tomorrow.
Hapları oda arkadaşım verdi, yarınki faturamı böyle ödeyebileceğim.
Okay maybe he didn't want me but - - I'm obsessing over my roommate.
Tamam, belki beni istemedi fakat ev arkadaşıma karşı takıntılıyım.
This is my roommate.
Bu ev arkadaşım.
My roommate's gone.
Oda arkadaşım gitti.
My roommate's and mine.
Oda arkadaşım ve benim.
Well, I'm going to this black tie thing for my roommate.
Oda arkadaşım için resmi bir geceye gidiyorum.
Well, it's not exactly for my roommate.
Şey, tam olarak oda arkadaşım için değil.
Plus, I miss my roommate.
Ayrıca oda arkadaşımı özledim.
Oh, my roommate's here.
Oh, ev arkadaşım geldi.
So my roommate and I, we go to check the shit out.
Ben ve ev arkadaşım da, gidiyoruz bakalım ne oluyor falan diye.
All I know is, last night, I tried getting tough with my roommate.
Tüm bildiğim, geçen gece, oda arkadaşımla dalaşmaya çalıştım.
I should probably get my roommate home before she hurts somebody.
Sanırım oda arkadaşım birine zarar vermeden onu da alıp, gitmeliyim.
I met her because her daughter was my roommate in the hospital.
Kızı hastanede oda arkadaşımdı.
He's my new roommate.
Yeni oda arkadaşım.
Help me get Ralston out to review my restaurant when he's in a good mood, and I'll set you up with my new roommate.
Tamam, Ralston'u iyi bir anında restoranım hakkında yazması için bana yardımcı ol, ben de sana yeni ev arkadaşımı ayarlayayım.
Don't worry, I'm gonna pay my rent until you find a roommate.
Ayrıca endişelenme, sen yeni bir ev arkadaşı buluncaya kadar kiranın bana düşen kısmını ödeyeceğim.
I hope he's not my father's roommate.
İnşallah babamın oda arkadaşı değildir.
I'm afraid we'd wake my roommate.
Ev arkadaşımı uyandırabiliriz.
Maybe we can avoid my desperate roommate.
Belki, benim şu gariban oda arkadaşımdan sakınabiliriz.
Mark Wayland here, talking to Jenny and Shane, answering the question, "What are you looking for in a place to live?" And hoping that my completely obnoxious, in-your-face video camera entrance doesn't totally prejudice them against considering me as their roommate.
Mark Wayland burada, Jenny ve Shane'le konuşuyor, soruyu cevaplıyor, "Beklentilerin neler yaşayacağın yerden?". Ve umuyor ki tamamen uygunsuz, suratının dibindeki video kamera girişi onları beni ev-arkadaşları seçmekte aksi yönde etkilememiştir.
These, my dear roommate, are hair scrunchies circa 1995, and they are going to make this living arrangement bearable.
Bunlar, benim değerli ev arkadaşım 1995 model saç lastikleri, ve seninle birlikte yaşamamızı katlanabilir hale getirecek.
College was weird. I was so worried about being liked that I let my freshman roommate think we were dating for 3 months.
Üniversite garipti, beğenilmeyi o kadar istiyordum ki, ilk senemde ev arkadaşımın üç ay boyunca çıktığımızı düşünmesine izin verdim.
Uhh. Hey, I... I want you to meet my roommate and my friend, OK?
Arkadaşlarımla tanışmanı istiyorum.
Within 10 minutes, I met my new roommate, Coleman.
10 dakika içinde, yeni oda arkadaşım Coleman'la tanışacağım.
Oh, my God, your roommate's a freak.
Aman Tanrım, oda arkadaşın tam bir kaçık.
- My new roommate.
- Yeni oda arkadaşım.
Uh, my roommate likes it.
Oda arkadaşım beğeniyor.