My worst nightmare traduction Turc
150 traduction parallèle
It's not my worst nightmare.
En kötü kabusum değil.
- This is my worst nightmare.
- Bu benim en kötü kâbusum.
It was my worst nightmare.
En kötü kabuslarımdan bile kötüydü.
My worst nightmare is a hooker with cold hands.
En kötü kabusum elleri soğuk bir fahişedir.
My worst nightmare's come true.
En kötü kabusum gerçek oldu.
Waking up without my penis is my worst nightmare.
Penisim olmadan uyanmak benim en korkunç kabusum.
I could be my worst nightmare but who'd wanna go around looking like Sally Struthers?
Kendi en kötü kabusum da olabilirim ama kim Sally Struthers gibi görünmek ister ki?
My worst nightmare involved a pack of rabid wolves.
Benim en kötü kabusumda, bir grup tavşan kurdu bulunuyordu.
- This used to be my worst nightmare.
- Kabuslarıma girecek.
It's like somebody wrote down my worst nightmare and then charged me $ 32 to see it.
Sanki birisinin abartısız en kötü kâbusumu yazıp da onu izlemem için bana 32 dolar ödetmesi gibiydi.
I feel I'm trapped in my worst nightmare.
En kötü kabusumda mahsur kalmış gibi hissediyorum.
This is my worst nightmare.
Bu benim en kötü kabusum.
You're my worst nightmare.
En kötü kabusumsun.
- This is my worst nightmare.
- Bu benim en büyük kabusumdur.
Tina shows up here, and I think, " My God, this is my worst nightmare.
Tina buraya geliyor ve bence bu en kötü kabusum.
Enter my worst nightmare.
Benim en kötü kabusumsun.
You're my worst nightmare.
İyilik meleğin mi?
Yeah, stuck in a closet with Alec - you're pretty much describing my worst nightmare.
Alec'le bir dolapta kapalı kalmak... en kötü kabuslarımdan birini tanımladın.
Being a cop like you and Grandpa that's my worst nightmare.
Büyükbabam ve senin gibi bir polis olmak benim en kötü kabusum.
Michael, this is my worst nightmare.
Michael, bu benim en kötü kâbusum.
So you go behind my back and turn into my worst nightmare.
En büyük kâbusuma sebep olup saklanıyorsun.
Look, I'm sorry, but you have to understand, you abandoning me is my worst nightmare.
Bak, özür dilerim, ama anlamalısın, Benim en kötü kabusum, beni terketmen.
You were always my worst nightmare.
Sen her zaman benim en kötü kabusumdun.
Any of those would be my worst nightmare but, if I had to pick one, I guess I hope she gets robbed.
Bunlardan biri benim en kötü kabusum olurdu ama bir tane seçmek zorunda kalsaydım, sanırım soyulmuş olmasını seçerdim.
It's my worst nightmare. It would put me right back in the porn biz.
En kötü kabusum yeniden porno sektörünün ortasına düşmektir.
Well, I'm trapped in the gym with everybody but my only two friends in the school, so other than this being my worst nightmare ever, yeah, I'm okay.
Okuldaki iki arkadaşım hariç herkesin bulunduğu bir spor salonuna hapsedilmiş durumdayım. Bunun en büyük kabusum olmasının dışında, oldukça iyiyim diyebilirim.
Lieutenant, way to survive what I think may be my worst nightmare.
Teğmen, en kötü kâbusum olabilecek şeyden kurtulduğunuz için aferin.
This is my worst nightmare, you know that?
Biliyor musun, bu benim en kötü kabusum?
Well, my worst nightmare has rats in it.
Şey, benim en kötü kabusumda fareler var.
Meet my worst nightmare.
- En büyük kabusumla tanışın.
Right now, my worst nightmare.
Şu andaki en büyük kabusumu.
God, this is my worst nightmare.
Tanrım, bu benim en kötü kabusum.
This was my worst nightmare, when you first came to live with us, that Seth would follow you somewhere and get hurt.
Bize ilk geldiğinde en büyük korkum Seth'in seni takip etmesi ve kendine zarar verebilecek olmasıydı.
Any of those would be my worst nightmare. But if I had to pick one, I guess I hope she gets robbed.
Bunlardan biri benim en kötü kabusum olurdu ama bir tane seçmek zorunda kalsaydım, sanırım soyulmuş olmasını seçerdim.
Colleen, but she'S... holy... that woman was my worst nightmare.
Colleen, ama o... Aman Ta... O kadın benim en kötü kabusumdu.
I was passive, you know, and I think that's my worst nightmare.
Pasif birisiydim, bilirsiniz işte, ve sanırım bu benim en kötü kabusum.
My worst nightmare come true.
Kâbusum gerçek olmuştu.
- This is like my worst nightmare.
- Bu en kötü kabusum.
This isn't a dream, it's my worst nightmare!
Rüya değil bu, en kötü kabusum!
This is... it's always been my... my worst nightmare... what I'm scared of the most, and now it's, it's happened and I feel like...
Bu her zaman en büyük kâbusum beni en çok korkutan şeydi.
My worst nightmare, it's happened, and I feel like this huge weight has been lifted off my shoulders.
Bu en büyük kâbusumdu, artık oldu omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum.
It was my worst nightmare come true :
Bu benim en kötü kâbusumdu :
That's like my worst nightmare.
Tıpkı en kötü kabusum gibi.
- Hey, what's going on? - My worst nightmare!
- Benim en kötü kabusum!
In about a minute, I and my three friends... are gonna unleash on you your worst nightmare.
Bir dakika içinde ben ve üç arkadaşım sana en kötü kâbusunu yaşatacağız.
You've seen those movies where they say, "Make my day" or "I am your worst nightmare".
Filmlerde "Çek silahını!" ya da "En korkulu kabusunum" derler.
That's gotta be my all-time worst nightmare.
Bu herhalde en korktuğum kabusumdur.
Your worst nightmare if you don't get your hands off of my sister. Your sister?
Ellerini kız kardeşimden çekmezsen, karabasanın olacağım.
Oh, my God. This is every mathematician's worst nightmare.
Bu her matematikçinin en kötü kabusu olmalı.
I'm my own worst nightmare.
Ben kendimin en büyük kabusuyum.
This is my father's worst nightmare.
Bu babamın en büyük kâbusuydu.