Nationality traduction Turc
250 traduction parallèle
In terms of nationality and race, they're all over the map.
Ulus ve ırk bakımından, haritanın dört bir yanındalar.
Nationality?
Milliyeti?
I changed my nationality 12 times... my name 14 times and my appearance 20 times.
Milliyetimi 12 kez adımı 14 kez ve görünüşümü de 20 kez değiştirdim.
We do not yet know the nationality of these aircraft... though, of course, there could be little doubt of their place of origin.
Uçağın hangi ulus menşeli olduğunu henüz bilmesek de nereye ait olduğuna dair pek tabii bazı şüpheler olabilir.
- What is your nationality?
- Hangi milliyettensiniz?
- Nationality?
- Uyruğunuz?
The wanderers designated representatives for each nationality and interpreters, who collaborated with combatant officers, suddenly transformed into administrators.
Amaçsız dolaşan insanlar, savaşçı subaylarla beraber çalışan, her ulustan olan insanlar ve tercümanlar için temsilci olarak atanan boşta gezen insanlar aniden yöneticilere dönüştüler.
Nationality :
Milliyet :
Prepare her report : name, nationality, age, parents'names and her profession.
Çok iyi bir yalancı. Hakkında çok şey biliyoruz.
- Somebody who has no nationality.
- Ülkesi olmayan biri.
- Nationality?
- Milliyetin?
Listen, you've got to have a nationality.
- Bir uyruğun olmalı.
What is your nationality?
Hangi millettensiniz?
Do you have a nationality, Diello?
- Bir milliyetin var mı Diello?
Nationality : Chicago
Chicago'luyum.
What nationality are you?
Milliyetiniz ne?
And in our dreams we might find a place where people won't hate us and won't ask our nationality, only if we love each other, and that will be our passport and visa enough.
Rüyamızda, insanların bizden nefret etmediği ırkımızı sormadığı bir yerde yaşarız belki. Birbirimize olan aşkımızın, tek vize ve pasaport olduğu bir yerde.
Loss of Nationality Act :
Vatandaşlıktan Çıkarma Yasası :
And another point, if there is a Loss of Nationality Act it must apply only in wartime.
Vatandaşlıktan Çıkarma Yasası diye bir şey varsa savaşta uygulanır.
Nationality?
- Uyruğunuz?
This place certainly had every nationality and every sex... including some I never heard of.
Bu meydanda her ulustan, her cinsiyetten insanın olduğu kesin. Hiç bilmediğim cinsiyetler dahil.
Where are you from, your background, your nationality?
Nerelisiniz? Geçmişiniz nedir? Hangi millettensiniz?
Well, as to that, sir. I have no nationality.
Milliyete gelince bayım, benim bir milliyetim yok.
No nationality!
Milliyetiniz yok mu?
One hundred marks from every victim, regardless of nationality
Savaşta ölü başına 100 mark alıyorlardı.
Can you deduce the nationality of Control's agent?
Control'un ajanının uyruğunu ortaya çıkartabilir misin?
Well, I've got two positions, straight up or sideways, depending on your nationality.
Ya dik, ya yatay olur. Milliyetinize bağlı.
- Nationality?
- Milliyeti?
By that signed declaration we have renounced nationality itself.
Bu imzalı bildiriyle, milliyetin kendisini reddetmiş bulunuyoruz.
- We have renounced nationality!
- Milliyeti reddettik!
Until this danger is past, we must stand united in the defence of all spies, great or small, regardless of nationality.
Bu tehlike geçinceye kadar bütün casusların savunması için birleşmek zorundayız, büyük veya küçük, ulusunu önemsemeden.
Your destination, your nationality and your full name.
Gideceğiniz yer, milliyetiniz ve tam adınız.
Mr Propp, what nationality are you?
Kasa şifresi, var mıydı onda?
An expert in what makes people change from one nationality to another.
İnsanları bir milliyetten ötekine geçirten nedenler uzmanısın.
Gaining French nationality became harder.
Fransız kimliği almak daha da zorlaştı.
- Nationality.
Uyruğunuz?
By our own accord, we consciously throw away our nationality, and to break through to enforce the border.
Atılım yapmak ve sınırı kurmak için, kendi rızamızla, ulusumuzu bile bile heba ettik.
Mr Mellish... what is your nationality?
Bay Mellish, hangi ülkenin vatandaşısınız?
A woman's heart is more important than her nationality.
Bir kadının kalbi milliyetinden daha önemlidir.
Oh, no. To us nationality means nothing.
Bize göre milliyet hiçbir şey ifade etmez.
I don't care about nationality
Milliyet umurumda bile değil.
I don't know what nationality they are.
Nereli olduklarını bilmiyorum.
After the war the nationality of the island was uncertain.
Savaştan sonra... adanın hangi ülkeye ait olacağı belirlenemedi.
Well, naturally, to be Hungarian is not a nationality.
Ben de gayet doğal olarak öyle yaptım. çünkü macar olmak bir ırk değil,
And one point I like to make is they were homogenous - they were all of one nationality.
Dikkat çekmek istediğim bir nokta da, onlar homojen bir gruptu hepsi tek millettendi.
But after the meeting between Churchill and Roosevelt in September of 1941, U.S.A. had announced that they would protect the ships of any nationality that they sailed between its coasts and of Iceland.
Ancak Churchill'in Roosevelt'le Eylül 1941'de gerçekleştirdiği Atlantik zirvesi sonrası, Amerika, hangi uyruktan olursa olsun, kendi kıyı şeridi ve İzlanda'daki gemileri koruyacağını ilan etti.
I am not interested in its nationality.
Milleti beni ilgilendirmez.
Nationality?
Milliyet?
Your name and nationality, Chinese or Japanese?
Adın ve uyruğun, Çin'li misin japon mu?
His nationality is unknown.
Uyruğu bilinmiyor
Nationality unknown, origin unknown, believed to be a paid assassin.
Milliyet : Bilinmiyor. Köken :