Nearly done traduction Turc
199 traduction parallèle
Yes, sir, that pork is nearly done right now.
Domuz eti neredeyse hazır olur.
They've nearly done me in three times!
Üç kere işimi bitirmeye çalıştılar!
The goose is nearly done.
Kaz pişti sayılır.
Your arresting her was a big break. We're nearly done.
Onu tutuklaman hayatiydi ;
We nearly done it that time, didn't we, Rosie?
Bu sefer zor kurtulduk değil mi Rosie?
Two nearly done, and seven makes nine.
- İkisi bitmek üzere, yani dokuzda yedi.
Nearly done, my boy?
Hazır mısın, evladım?
And your cure is nearly done.
Ve tedavin neredeyse tamamlandı.
Yes, your cure is nearly done.
Evet, tedavin neredeyse bitti.
- We're nearly done, Fortune!
- Neredeyse bitti Fortune!
- Nearly done, your mama!
- Neredeyse bitti!
- Is it going to take much longer? - No, nearly done.
- Daha fazla zaman alacak mı?
They're nearly done.
Birazdan olurlar.
- No, nearly done now.
- Hayır, bitirdim sayılır.
- Nearly done?
Daha çok var mi?
The "Bourgeois of Calais" are nearly done.
"Bourgeois of Calais" neredeyse bitmek üzere.
Stephanie, the toys are nearly done.
Stephanie, oyuncaklar neredeyse bitti.
If you say so, our agreement is nearly done.
Madem öyle diyorsun, hemen hemen anlaşmaya vardık denebilir.
We're nearly done.
Neredeyse bitirdik.
I'm nearly done defrosting.
Donunu çözdüm.
- Nearly done.
- Heredeyse bitti.
Tell me you have it nearly done.
Bana nerdeyse bitirdiğini söyle.
I'm nearly done.
Neredeyse bitti.
- Nearly done.
- Neredeyse bitti.
- Sit. We're nearly done.
Bitirdik sayılır.
The Doctor's nearly done working on the weapon.
Doktor'un silah üzerinde ki işi, neredeyse bitti.
I'm nearly done packing. I've just got to get my fly vest and my tackle box and there's one more thing.
Sadece avcı yeleğimi, yem kutumu ve bir şey daha alacaktım ama...
He is nearly done!
- Nerdeyse tamam!
- Anyway, we're nearly done now.
- Neredeyse bitirmek üzereyiz.
Are you nearly done there? - yes.
- Bitiyor mu?
- Hang on. I'm nearly done.
İşim neredeyse bitti.
I'm... nearly done.
Bitirmek üzereyim.
- The place isn't nearly done yet.
- Daha salonun hazırlıkları bitmemiş.
- Nearly done lf your man identifies him, my work is over.
- Neredeyse bitti. Adamınız onu tanımlarsa ben de tamamlarım.
I'm not nearly done... and I haven't even started with the shoes and the jewelry.
Çok işim var... ve daha ayakkabıyla mücevherleri seçmeye bile başlamadım.
- I've nearly done it.
- Neredeyse hallettim.
I'm nearly done, and I'm anxious to see how it ends.
Neredeyse bitirdim, ve nasıl biteceğini görememekten endişeleniyordum.
Are you nearly done, or do you just like touching me?
İşin hâlâ bitmedi mi, yoksa bana dokunmaktan hoşlanıyor musun?
Here I am nearly halfway through life, and what have I done?
Ömrümün yarısında sayılırım ama ne başardım?
Have done for nearly a year.
Neredeyse bir yıl oldu.
But I have done nearly 12 feet, unofficially.
Aslında gayri resmi 3.65 metre.
Not yet 10 : 00 and you've done nearly a day's work.
Saat henüz 10 : 00 bile olmadı ve sen bir günlük iş yaptın bile.
If there was a tribal war and the enemy was nearly surrounded what should be done next?
Eğer bir kabile savaşında düşman neredeyse kuşatılmışsa ne yapılmalı?
- I'm nearly done.
- Neredeyse bitti.
Quinn's done it. And his double's gone through nearly a dozen times.
Quinn, başardı ve onun ikizi neredeyse on kez gitti.
Sshhh, nearly done.
Neredeyse bitti.
The one you're looking at is a copy of a Dutch still life... done nearly 300 years ago.
Şu anda baktığınız, 300 yıl öncesine ait bir Hollanda natürmortunun kopyası.
Now it's very nearly Xmas And we've done the best we could
Neredeyse Xmas oldu Elimizden geleni yaptık
Then he shook his finger and went on, "But I'd have you guys remember, the British have been trying these tactics for nearly four years and they ain't done much damn good!"
Sonra parmağını sallayarak, "Ama siz beylere şunu hatılatmak isterim ki..." ... İngilizler bu taktikleri neredeyse 4 senedir deniyorlar.... " ... ve çok iyi şeyler yapamadıkları da ortada"
Today we're here to right a wrong that was done to one of our native sons nearly 20 years ago.
- Bugün, burada, yaklaşık yirmi yıl önce... -'Ve 1979'da, Georgia Eyalet Başkenti'nde en kıvanç dolu anını yaşadı.'
All done now, nearly.
Bu kadar yeter.
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
nearly 283
nearly there 118
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
nearly 283
nearly there 118