Necessities traduction Turc
209 traduction parallèle
After threatening me to come with the necessities after a fake hospitalization... and she sleeps?
Numara yaparak buraya geldi, istediklerini getirmem için beni tehdit etti. Gerçekten uyuyor mu ki?
It may be the necessities of Raynald's illness.
Raynald'ın hastalığı için gerekli.
- Just the bare necessities. - Uh, look at that!
Sadece temel ihtiyaçlarım.
No, but you know they provide the bare necessities.
Hayır, ama onları arsız ihtiyaçlarını giderdiklerini biliyorsun.
Five hundred and eight dollars'worth of necessities?
580 dolar değerindeki şeylere mi ihtiyacın vardı?
Now, sit we close about this taper here, and call in question our necessities.
Gelin şimdi, yan yana oturup şu ışıkta, görüşelim durumu, bütün sorunlarımızı.
Therefore, it is necessary to procure the necessities somewhere else.
Ama ne yapıp edip bunu bir yerlerden temin etmelisiniz.
Now, we must limit ourselves to necessities.
İhtiyaçlarımızı kısıtlamamız gerekecek.
Please arrange for a suitcase with clothes and necessities.
Bir valiz hazırlansın. Elbise ve tuvalet gereçleri konsun lütfen.
I bought a few bare necessities.
Birkaç ihtiyacı karşıladım da.
Give her all the luxuries and she will manage without the little necessities.
Ona tüm lüksü ver başka birşey istemeden geçinip gidecektir.
But I thought that one of these necessities of yours was in the delightful habit of honoring your debts for you.
Bu keyifli gereksinimlerinin senin için borçlarını onurlandırdığını düşünüyordum.
Look forthe bare necessities The simple bare necessities
Basit ihtiyaçlarla ilgilen sadece. Basit ve sade ihtiyaçlarla.
I mean the bare necessities are Mother Nature's recipes
Yani basit ve sade ihtiyaçlarla ve Tabiat ananın tarifleriyle
That bring the bare necessities of life
Basit ve sade ihtiyaçlarla ilgilen sadece.
- The bare necessities of life will come to you
- Basit ve sade ihtiyaçlar bulur seni.
Look for the bare necessities The simple bare necessities
Basit ihtiyaçlarla ilgilen sadece. Basit ve sade ihtiyaçlarla
I mean the bare necessities
Yani basit ve sade ihtiyaçlarla
With just the bare necessities Of life
Basit ve sade ihtiyaçlarla
- The bare necessities of life will come to you - They'll come to me!
Hayatın basit ihtiyaçları sana gelecektir
The bare necessities Of life will come to you
Hayatın basit ihtiyaçları bulur seni.
Look for the bare necessities The simple bare necessities
Basit ihtiyaçlarla ilgilen sadece Basit ve sade ihtiyaçlarla
With just the bare necessities Of life
Basit ve sade ihtiyaçlarla.
- With just the bare necessities of life
- Basit ve sade ihtiyaçlarla
Here's some bare necessities.
İşte birkaç basit ihtiyaç.
Look for the bare necessities
Basit ihtiyaçlarla ilgilen sadece
Some good old bare necessities
Birkaç eski, basit ihtiyaç
Forget about your worries And your strife I mean the bare necessities
Unut tüm endişe ve tasalarını Yani basit ve sade ihtiyaçlarla
With just the bare necessities of life
Basit ve sade ihtiyaçlarla
The simple bare necessities
Basit ve sade ihtiyaçlarla
Are Mother Nature's recipes That bring the bare necessities of life
Ve tabiat ananın tarifleriyle basit ve sade ihtiyaçlarla ilgilen sadece.
Just enough for the bare necessities.
İhtiyacım olan kadarı yeterli.
- On basic necessities, it's five per cent. And 50 per cent for houses of pleasure?
Temel ihtiyaçlar, yüzde 5, genelev için yüzde 50 mi?
I'll need to get all daily necessities
Tüm günlük ihtiyaçları getirmeliyim oraya
But the courage of the sailors British did not obtain that the convoys of ships supplied the gigantic Russian necessities.
Ama İngiliz denizcilerinin cesareti Rusların devasa ihtiyaçları için konvoylarda yeterince erzak getiremedi.
But Truman took the decision, having in account the military necessities,
Ancak Truman kararı, askerî gereklilikler üzerine verdi.
According to the necessities of the particular stage of poverty... which they believe and maintain, the spectacle exists in a concentrated form, or in a diffused form.
Gösteri, yogunlastirilmis bir biçimde ve reddettigi ve destekledigi belirli safhadaki yoksullugun gereksinimlerine göre yaygin bir biçimde var olur.
All other necessities have been amply provided by my staff.
Diğer bütün gerekli şeyleri ben halledeceğim.
"There, necessities give way to slightness"
"Orada, ihtiyaçlar inceliğin üzerine çıkar..."
One vast and ecumenical holding company for whom all men will work to serve a common profit in which all men will hold a share of stock all necessities provided all anxieties tranquillized all boredom amused.
Öylesine bir evrensel holding düşünün ki oradaki herkes ortak bir amaç uğruna çalışsın herkes eşit hisselere sahip olsun tüm ihtiyaçlar giderilsin bütün kaygılar yatıştırılsın bütün sıkıntılar neşeye dönüşsün.
We will take care of all her necessities.
Onun ihtiyaçlarıyla ilgileneceğiz.
and this allow to face the individual... the force of the work... with the affective necessities.
ve bu durum bireyi işle karşı karşıya bırakıyor.. duygusal ihtiyaçlarla beraber.
and deepens in the necessities of the affectivity.
ve duygusal ihtiyaçlar söz konusu olunca işler derinleşiyor.
Wan has asked for Tavern Boss Fang... to prepare some necessities.
Wan bey han'a gidip... hazırlık yaptırıyor!
The necessities you ordered...
herşey hazır! ...
Just the basic necessities.
Sadece temel gereksinimler.
nothing special. just a few travel necessities.
Özel bir paket değil. Sadece yolculuk için malzemeler.
How'bout, uh, spotting'me a 20 to purchase some necessities?
Koca Dave, bazı şeyler için bana 20 dolar verir misin?
I send you to the store for a few necessities, and you come back with chips and beer instead of talcum powder and diapers.
Seni bir kaç işi bakkala gönderdim ve talk pudrasıyla bebek bezi yerine bira ve cipsle geri döndüm.
They had made the necessities in the carpet.
Halının üzerine boylu boyunca uzandılar.
They told us to bring only the bare necessities.
Yanımıza fazla eşya almamızı söylediler.