Negotiator traduction Turc
484 traduction parallèle
Jet's a pretty lousy negotiator.
Jet, çok kötü bir müzakereci.
I can see, señor, that you're an honest negotiator.
Dürüst bir tartışmacı olduğunuzu görüyorum Senyor.
If you want a negotiator.
Siz yola çıkın, teğmen.
Send Tokei-Ihto to us as a negotiator.
Tokei-Ihto'yu müzakere etmek için bize gönder.
As a third party interested only in peace and the establishment of normal relations, I shall be glad to offer my services as negotiator between you and Vendikar.
Sadece barışla ve normal ilişki kurulmasını sağlamakla ilgili olan üçüncü parti olarak, ara buluculuk yaparak hizmet sunmaktan mutluluk duyarım.
- What about the negotiator?
- Aracıdan n'aber?
The negotiator plays cards until Mike is back safe.
Aracıyı Mike dönene kadar oyalayacağız.
Another negotiator arrived.
Bir aracı daha geldi.
Brian, I'm no fancy negotiator with a PhD in psychology.
Brian, ben psikoloji mezunu bir arabulucu değilim.
You know, if I had decent negotiator, he'd be asking ten million dollars and you know it.
Biliyor musun? Ben iyi bir müzakereci olsaydım... on milyon olurdu ve sizde bunu biliyorsunuz.
I think we should get a negotiator on the site right away.
Bence en kısa zamanda uzlaşma sağlamak üzere birini oraya göndermeliyiz.
You're not a negotiator, Manny, you know that.
Sen işadamı değilsin Manny, bunu biliyorsun.
The terrorists are demanding a Federation negotiator.
Teröristler bir Federasyon arabulucusu istiyorlar.
I feel there is only one negotiator with the skills to resolve the situation.
Bu durumu çözebilecek beceriye sahip... sadece tek bir arabulucu olduğuna inanıyorum.
You believe that Karnas would not negotiate on that point. And so the terrorists demanded an outside negotiator.
Karnas'ın o noktada pazarlık yapmayacağını, ve bu nedenle de teröristlerin dışarıdan bir arabulucu istediklerini düşünüyorsunuz.
- I am the negotiator, Picard.
Burada arabulucu benim.
And afterwards... I'm the toughest negotiator in the west.
Ve sonra batıdaki en çetin arabulucuyum.
Mendoza, the Federation negotiator.
Mendoza, Federasyon arabulucusu.
My good friend Mendoza means that I'm a negotiator, who serves a variety of clients.
İyi dostum Mendoza,... çok çeşitli müşterilere hitap eden bir arabulucu demek istiyor.
The Federation's top negotiator taken out by a mysterious ailment.
Federasyon'un en iyi arabulucusu bilinmeyen bir hastalığa yakalanıyor.
Is this guy a tough negotiator or what?
Bu adam çok iyi bir pazarlıkçıymış.
- The hostage negotiator's on his way, sir.
- Rehineler için arabulucu yolda efendim.
- Hey, negotiator!
- Hey pazarlıkçı!
You are a tough negotiator, Charles.
Çok sıkı pazarlıkçısın, Charles.
Your Capt Riker is a negotiator even the Ferengi should avoid.
Kaptan Riker'ınız Ferengilerin bile kaçınması gereken bir arabulucu.
He's our hostage negotiator.
Rehine pazarlıkçımız.
Hostage negotiator.
Rehine pazarlıkçısı.
- They made me the hostage negotiator...'cause I knew how the bad guys felt.
- Sen yabancıydın. - Beni rehine pazarlıkçısı yaptılar çünkü kötülerin ne düşündüğünü bilirdim ben.
But if I arrive on Rekag-Seronia on board the Enterprise, the armed flagship of Starfleet, my mission as negotiator of peace will be compromised.
Fakat Rekag-Seronia'ya Yıldız Filosu'nun silahlı bayrak gemisi Atılgan'da ulaşırsam, barış arabulucusu olarak görevim tehlikeye girecektir.
Don't even think it, Slater, you hear me? You're gonna sit and wait for the real hostage negotiator!
Aklına bile getirme Slater.
Well, that depends on who's a better negotiator-
Bu hangimizin daha iyi bir anlaşmacı olduğuna bağlı-
I'd like you to be my chief negotiator. - Me?
Benim baş müzakerecim olmanı istiyorum.
Zek should be nervous with Quark as his chief negotiator.
Gergin olması gereken Zek çünkü Quark baş müzakereci.
Looks like you got your hands full, Mr. Hostage Negotiator.
Görünüşe göre eliniz kolunuz dolu bay rehine müzakerecisi.
I know you think I'm a dick... cheese... burger, or whatever, but you need a negotiator.
Biliyorum benim bir puşt olduğumu düşünüyorsunuz ama size bir arabulucu lazım.
I wouldn't know what to say or where to start, I'm not a negotiator.
Neyi nasıl söylemem gerektiğini bilemiyorum, müzakereci değilim.
Our chief negotiator!
Müzakere şefimiz de geldi!
I'm the great negotiator.
Ben işimde çok iyiyim.
You're a pretty good negotiator, you know that?
Iyi bir müzakerecisin, bunu biliyor muydun?
When it comes to your union situation here, he must be a very good negotiator.
Kaptanla pazarlığa oturacak sendikaların vay haline.
I am merely a negotiator.
Bense sadece bir müzakereci.
Lead negotiator Karen Warren... has officially resigned from her position with the police department.
Arabulucu Karen Warren... polis departmanındaki görevinden resmi olarak istifa etti.
He's a very good negotiator.
Çok da iyi bir pazarlıkçıydı.
I thought I was a good negotiator.
Ben de kendimi iyi arabulucu sanırdım.
So I sent my chief negotiator.
Ben de baş danışmanımı gönderdim.
- I'm Scott Roper, the negotiator.
- Scott Roper, görüşmeye geldim.
If I ever go into a hostile situation and there's an injured party... I'm duty bound by that oath to take the person to safety. Now, you can shoot me if you want, but the next negotiator's
Bir rehine olayına katılırsam ve yaralı olanlar varsa yeminim gereği yaralı kişiyi güvenli bir yere götürmek zorundayım.
You've got a lot of hard work in front of you if you're gonna be a negotiator.
Ama görüşmeci olacaksan... -... çok yoğun çalışman gerekecek.
Okay, I'm a hostage negotiator.
Ben bir rehine görüşmecisiyim.
You're not a very good negotiator, are you?
İyi bir müzakereci değilsin sanırım.
Mr. Emmett Fitz-Hume, chief state department negotiator here at the disarmament talks, re-entering what he has called the "delicately balanced negotiations."
Bay Emmett Fitz-Hume, Hükümetin baş müzakerecisi... Şu an silahsızlanma ile ilgili bir müzakere yapıyor.